YALANLAR

~ 23.12.2011, Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU ~
“Aşk kendini kandırmakla başlar,
başkasını kandırmakla biter.”
Oscar Wilde
 
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerinden biri de yalan söyleyebilme yeteneğidir sanırım. Üstelik oldukça gelişmiş bir özellik…
 
Birçok türü var yalanların. Nedenine ve sonucuna göre, zararına ya da yararına göre, büyüklü küçüklü birçok ayrımın yanında, yalanları; söylediklerimiz ve dinlediklerimiz diye de sınıflandırabiliriz.
 
Kısacası, yalanlar göreli olarak birçok bakımdan farklılıklar gösterirler. Ama en önemlisi; insanın kendine söylediği yalanlarla, başkalarına söylediği yalanlar ayrımı olsa gerek.
 
“Kendini kandırmak” diye de tanımlayabileceğimiz bu ilk kategori, diğerine göre daha ilkel bir tür diye düşünüyorum. Çünkü, başkasını kandırmak eylemi daha kompleks bir tasarım gerektirirken, diğeri neredeyse içgüdüsel bir eylem.
 
Bu bağlamda, “gelişmiş” toplumlarının, daha çok, ikinci kategori yalanı kullanarak, başkalarını kandırdıklarını; “geri kalmış” toplumların ise çoğunlukla kendini kandırma yolunu seçtiklerini söyleyebiliriz.
 
Geleceğe dönük projeler üretemeyen edilgen toplumlar, ancak abarttıkları geçmişe dair öyküleriyle övünürken, insanlığın geleceğine yön veren muktedir toplumlar, tüm insanlık değerlerini kendi çıkarlarına göre yeniden tanımlamaktan geri kalmazlar. Örneğin; Amerikalılar “Türkiye bizim en önemli müttefikimizdir.” yalanıyla, Türkleri kandırarak, kendi çıkarlarına uygun olanı yaparken, Türkler ise, “Biz Amerika’nın en önemli müttefikiyiz.” yalanıyla kendilerini kandırarak diğer tarafın çıkarlarına uygun davranmayı tercih ederler.
 
Ya da, daha güncel bir yalanda olduğu gibi; İsrail Türkiye’den, “diz çöküp özür dilerken”, bizler “İsrail’e diz çöktürdük.” diye böbürlenme yolunu seçeriz, şanımız yürüsün diye…
 
Kim kimi kandırıyor, ya da kim hangi tür yalan söylüyor? Karar sizin.
***
Pembe yalanlar…
“Çok güzelsin…”
“Çok güzelim...”
Ya da;
“Muhteşemsin…”
“Hala güçlüyüm…”
Kadın-erkek ilişkilerinin, sık başvurulan yalanları bunlar.
 
Bir taraf, herhangi bir beklentiyle karşısındakini kandırırken, diğer taraf, biraz da yalanı söyleyenin becerisinden kaynaklı olarak, kendini kandırma, bir bakıma acısını dindirme yolunu seçer…
 
Acı dindirmek…
 
Yalanın en önemli fonksiyonlarından biri de bu… Özellikle, kendine söylenen yalanların, böyle bir tedavi işlevinin olduğunu kabul etmek gerek.
***
“Yalan söyleyen kendini kandırır.” türünden efsane yalanlar da var…
 
Tıpkı, “Zenginlik başa bela…” gibi bir kısım doğruları içermekle birlikte, özü itibariyle mistik (toplumsal uyuşturucu) yalanlardır bunlar. Çünkü, iktidar sahipleri pek ala yalanlarıyla toplumları yönetebilmekte ve yönlendirebilmektedirler. Üstelik sonucundan da kendileri kazançlı çıkmaktadırlar.
 
Sözgelimi, ABD önceki hafta, tarihin en büyük yalanıyla başlattığı Irak işgalini, törenle sona erdirdi.
 
Ya, petrole el koyup, yüzmilyarlarca dolar savaş harcamasıyla kasalarını dolduran, muzaffer işgalcilerin geride bıraktığı, yoksul Irak..?
 
Yüzbinlerce sivil ölü, yersiz yurtsuz, aç, sefil milyonlarca insan… Uluslararası güçlerin, emir ve talimatları dışına çıkamayan bir yerel yönetim…
 
Durumu şu söz gayet net anlatıyor;
“İstikrar var ama içecek su yok.”
“Demokrasi güçleri” Irak’ta işlerini bitirmiş, evlerine dönüyorlar.
Demokrasi mi? Bir dahaki sefere inşallah…
***
Ve cesaret hapı yalanlar…
“Bir Türk Dünya’ya bedeldir.”
 
Yalanını sevsinler…
 
Kimi kandırıyorsun? Türk’ü elbette.
Bunu ondan başkası yutmaz… Türk’ün de yuttuğu söylenemez ya…
Acısını dindiriyor…
Uluslararası insani gelişmişlik endeksinde ilk yüze zor giriyorsun…
Kişi başına düşen ulusal gelir sıralamasında ancak güney yarıküredeki yoksul uluslardan öndesin…
Toplama kamplarının 21.yüzyıl versiyonu, cezaevlerindeki Türk’lerin yarıdan fazlası tutuklu…
 
Bilim ve sanat yasak…
 
İnsanlığa armağan edebildiğin tek bilimsel eserin yok. Dünya sanat kataloglarında adın geçmiyor.
Kitap yasaklayan damgası yememek için, kitap taslaklarını toplatıyorsun…
Yıllık bütçen, Amerikalının ısırılmış elmasını satın almaya yetmiyor.
 
“Bir Türk Dünya’ya bedeldir.”
İnanmayan Türk’ün hakkı kötektir.
Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 2807