Hukuksuzlukta Gözü Kara...

~ 08.12.2011, Şükran Soner ~

Sevgi, aile, dostluk ilişkilerinde de en geçerli terazi, insanlık sınavı, işlerin iyi gittiği, çıkarların çakıştığı, balayı günleriyle değil, sarpa sardığı zor günlerde, kırılma noktalarında yaşananlarla ölçülür... Söz konusu siyasi iktidar gücünün nasıl kullanıldığı olunca da tehdit, iktidar gücünün insan hakları, demokrasi sınırları içinde gönüllü tutulması yerine, fren tutmayacak biçimde kullanılmaya kalkışılması ile başlar... AKP iktidarının sandık çoğunluğu, iktidar gücünü, kurumların, yönetim güçlerinin bağımsızlığı, insan hakları, hukuk devleti, laiklik ilkelerini ayaklar altına alarak, artan diktatoryal, başıbozuk, sınır tanımaz eğilimlerle kullanması yeni bir durum değil. Farklı kurumların ele geçirilmesi, iktidar gücünün genişletilmesi bağlantılı, tehdit boyutu ile diktatoryal eğilimlerin, insan hakları, hukuk ihlalerinin tırmanışında...

Güdümlü medya eliyle, gerçek yaşananların boyutlarını toplum algılamakta zorlansa da insan hakları, hukuk devleti düzeni, basın özgürlüğü ihlallerindeki tırmanış artık saklanamaz boyutlarda. 12 Mart, 12 Eylül darbe dönemlerindeki olumsuz uygulamaları bile aşan somut gelişmeler bilinçli, örgütlü caydırıcı toplumsal tepkilere dönüşemese bile, saklanamıyor...

En çok gazetecisi yargısız infaz olarak tutuklanan ülke olduk ya... Rejimi kâğıt üstünde de olsa demokrasi olup gazetecilik etiği, özlük, sendikal haklar örgütlülüğü en geride kalmış gazeteciler olarak, yaşadığımız tehdit, baskıların yeni boyutları karşısında, var olan bütün meslek örgütlerimizi birleştirerekGazetecilere Özgürlük Platformuoluşturmak gibi bir noktaya geldik... Meslek örgütlerimizin siyasal ayrımcılık yapmaksızın yargısız infaz olarak tutuklanan tüm gazeteci arkadaşlarımıza sahip çıkma refleksinde, düzenlenen duruşma izleme, basın toplantısı, tepki yürüyüşleri düzenleme; eylemlerimizde, gazeteci arkadaşlarımız önceleri, doğal bir refleks olarak, kendi düşüncelerine yakın arkadaşlarının başlarına gelenlere ilişkin hak-hukuk ihlaline isyan ediyor, dayanışma refleksi veriyorlardı...

***

Gazeteciler üzerinden özgürlüklerin katledilmesinde tırmanış, hukuksuzlukta şiddet, gazeteci arkadaşlarımızı daha bilinçli olarak, tek başına kendi arkadaşlarını kurtaramayacakları noktasına getirdi. Giderek daha çarpıcı, düşünce ve değerlerinde bir araya gelemeyecek gazetecilerin, insan hakları, demokrasi, hukuk, basın özgürlüğü ihlalleri çerçevesinde ortak ilkeler için, AKP adaletsizlikle-rine karşı buluştuklarını gözlemliyoruz... İktidarın işler sarpa sardıkça medya patronlarına yönelik baskıyı katlayan müdahalelerinin aynası, marka olmuş gazetecilerin işlerini kaybetmeleri olgusu... Aslında çok sıradan, masum, bir o kadar insancıl, meslek sınırları içinde kalmış, Balbaya, Şenere, Zarakoluna.. özgürlüksloganı altında izlenen tutuklu arkadaşlarımızın duruşmalarına, dayanışma etkinliklerine katılan arkadaşlar bir bir işlerini, köşelerini, programlarını kaybediyorlar...

Eski diktatörlüklerin çıplak sansür örnekleri, otosansür örnekleri böylece galiba da daha olumsuz sonuçları ile katlanmış oluyor... Yine de hukuksuzluk öylesine ağır tırmanışta ki... Kendi susturulmuşluğu üzerinden tepkisini veremeyen, gazeteci gibi gazetecilik yapamayan gazeteci, haberin rengi üzerinden bir başka olayda, bilinçli de olmasa bir biçimde gazeteciliğin set çekilemez işlevine katkıda bulunmuş oluyor... Sanırım aynı hukuksuzluk, özel yargı kapsamında, aynı polisiye yöntemlerle şike üzerinden sporda yaşanan büyük kirli oyunda, böylesine büyük medyatik ilgi, sonuçta kaosa, AKP içinde bile içinden çıkılamaz çelişkilere geliş hukuksuzlukta gözü kara gidişin yamuk, öngörülemeyen, önlem alınamayan bir patlaması...

Suçun kanıtlanması, mahkûmiyeti unutun, ortada daha mahkemece kabul edilmiş bir iddianame bile yokken, kimi futbol yöneticileri şike üzerinden silahlı çete örgütü üyesi olarak kamuoyunda mahkûm edilmekle kalmadı. Aynı isimsiz tanık üzerinden gizli darbenin terör örgütü Ergenekon ile bağlantılandılar. Bizim birinin ak dediğine ötekisinin kara dediği farklı inanç ve düşüncelerdeki gazeteci arkadaşlarımızın, birbiri ile bağlantılandırılamayacak haber, yorum ve kitapları ile aynı darbeci terör örgütünün üyesi olmaları akıl-mantık-hukuk olmazlığına futbol da katılmış olarak, siyaset oyunlarının odağına oturtuldu... Şimdilerde siyasetin ssinden bihaber spor otoriteleri, futbolun kirli siyasi çıkarlar, cemaatler adına kullanılmasının boyutlarını algılayamadan, futbolcusuz şike yapan kulüp yöneticisinin nasıl olabileceğinin, futbolcuya sahaya girme yasağının akılcı yanıtını bulamadan yaşananların altında kalakalıyorlar...

En ağır insan hakları ihlalleri yaşanan, demokrasilerde en doğal muhalefet hakkının kullanılmasına bağlısiyasiilan edilmiş dava dosyalarında yer alan adaletsizlikler ise tümüyle sansürlü... En masum demokratik hak istemede öğrenciler, Halkevleri, TKP, İşçi Partisi üyelerinin hemen her gün başlarına yeni gelenlerin hukuksuzluk dosyaları baştan yoka sayılıyor...

(Cumhuriyet)

Şükran Soner | Tüm Yazıları
Hits: 1616