'Yetmez ama yüzleşelim'

~ 26.11.2011, Alper BİRDAL ~

Erdoğan’ın “Dersim yüzleşmesi”nin ardından bunun geleceğini beklemeliydik. Solda birileri çıktı ve yeniden “sonuna kadar gidilsin” demeye başladı. “Yetmez ama”cı, iliştirilmiş sol, bilmem kaçıncı kez kendisine yine gün doğduğunu düşünüyor. Erdoğan’ın, Arınç’ın, Metiner’in yüzlerindeki ve dillerindeki rahatlığa bakmak da onları ne uyandırıyor, ne de utandırıyor. Görmek için bakmak yetmiyormuş; bunu biliyorduk, ama demek ki görmek için yaşamak da yetmiyor bazılarına…

Bu “yetmez ama”cı, “sonuna kadar gidilsin”ci solun, örneğin iki gün önce yine bu köşeden “Dersim yüzleşmesi”nin nereye bağlanması gerektiğini anlatan Hüseyin Gülerce’nin en yakın dostları olduklarını söylemek durumundayız. Üstelik CHP’yle kol kola…

Gülerce alevi toplumuna sesleniyor ve mealen “Ergenekon meselesinde kıpırdanır gibi oldunuz, ama sizden beklediğimizi veremediniz” diyordu. Bekledikleri neydi? “Eski cumhuriyetin vesayetçi iktidarının bize yaptığı zulümler aydınlatılsın, sonuna kadar gidilsin” demeleri… Alevi toplumu cemaatin ve AKP’nin bu çağrısına nasıl yanıt verecek, daha bunu görmeye fırsat kalmadan “sol”dan birileri çıktı ve başbakanı tebrik ediverdi. “Sonuna kadar gidilsin” dedikten sonra “hakikat komisyonları kurulsun, şunlar şunlar araştırılsın” deyiverdi Doğan’ın Radikal’inde… Sermaye egemenliğine “çağ atlatan” bir iktidara, yüzleşecek yüzünüz mü var diye soracakları yerde…

CHP yönsüzlüğüyle, tam da bir düzen partisi olmasından kaynaklanan “krizi” ve verdiği acizlik görüntüsüyle, II. Cumhuriyet’in Alevilerin üzerine çökmesine, dahası eski cumhuriyetin “resmi tarihi”nin sayfalarını istediği gibi karıştırıp yeni bir “resmi tarih” yazmasına çanak tutuyor. Başka türlüsünü yapamazlardı ve AKP takımı bunu bildiği için bu denli rahat, “İstiklal Mahkemeleri de var ha” diyebiliyor.

“Yetmez ama”cı, “sonuna kadar”cı pespayelik ise bir kez daha bu sürece bir kenarından ilişmenin derdinde...

Yöntem, düşünce silsilesi, hep aynı: “İktidar geçmişle yüzleşeceğim diyorsa bu iyi bir şeydir. Hem zaten iktidarın her dediğine karşı çıkmamak bizi olgun gösterir.” Bu birinci adım… “Madem iktidar geçmişle yüzleşeceğim diyor, biz de onu şu şu başlıklarla yüzleşmeye zorlamalıyız. Sol siyaset böyle yapılır.” Bu da ikinci adım…

Yetmeye yetmeye yettirecekler.

Çıkarın şu “Dersim yüzleşmesi” fasaryasını ve yerine Ergenekon’u koyun, “yeni anayasayı” koyun, Odatv’yi koyun. Bir şey değişir mi? Bu nasıl bir düşünce silsilesidir, bu nasıl bir siyaset anlayışıdır ki son on yılda memleketi hallaç pamuğu gibi savuran bir dizi başlıkta hiç değişmeden kalır. Bu nasıl bir solculuktur ki mütemadiyen ülkeyi bir çeşit faşizme doğru götürdüğü kabul edilen bir iktidardan hep “sonuna kadar gitmesi” istenebilir?

Bugünkü köşe yazısında Merdan Yanardağ’ın söylediklerinin altını kalın kalın çizmek gerekiyor: Odatv davasını Nedim Şener, Ahmet Şık davası olarak gören, iki gazetecinin “kazara” tutuklandığını ve AKP-Cemaat iktidarının bu hatadan er ya da geç döneceğini düşünen liberal kafa, Şık ve Şener’in içeride tutulmasını kolaylaştırıyor. İktidara, onun eseri II. Cumhuriyet’e, iliştirilmiş “solculuk” işte bunu yapıyor. Anayasa referandumunda milyonlarca emekçinin haklarının göz göre göre gasp edilmesini; hukuku bırakın, adalet kavramının katledilmesini “yetmez ama” diye karşılayan kafadan da bu beklenir.

Bu kadarına artık akılsızlık denmez. Buna, yetmez ama, hainlik denir.

(SolHaber)

Alper BİRDAL | Tüm Yazıları
Hits: 1565