Hak Peşinde...

~ 21.11.2011, Hasan PULUR ~

Her vatandaş hakkını aramalıdır, geçenlerde yazdığımız yazıda böyle demiştik, bir köylüden de örnek vermiştik...
Tarla yüzünden mahkemelik olan köylü, “Değer mi? diye kendisini azarlayan hakime “Ben para, pul peşinde değilim, hak peşindeyim!” demişti.
* * *
Dr. Mehmet Özkaya hakkını aradı da ne oldu?
Kendi ağzından dinleyin:
“Otomobilimle Çamlıca tünellerine girmeden önce emniyet şeridinden gelen bir araç arkamdan en sol şeride geçmeye kalkışırken ben de o esnada sol şeride geçmeye çalışıyorum sıkıştırdı. Ben de yanımdaki kamyon ile onun arabası arasında sıkıştım aynalarım onun arabasına ve yandaki kamyonun arasında sıkıştı ve kapandı. Bu arada o arkamdan sol şeride geçmeye çalışırken de benim arabamın sol arka tarafına hafifçe vurdu.
* * *
Ben ve benim yanımdaki arkadaşım iki araç içinde sıkışınca yandaki adam ile göz göze geldik birbirimize el kol hareketleri yaptık. Adam aracından indi ve bizim yanımıza gelerek araçtan inmemizi söyledi küfürle konuşarak ben de arkadaşımı tuttum ve araçtan inmedik adama hadi git işine der gibi bir ifade de bulununca adam daha da azdı ve benim tarafımdaki cama vurdu ardından tükürdü ardından arkadaşımın tarafına geçerek onun da camına vurdu. Sizi ezeceğim dedi. Yol açılınca ben ilerledim. İleride yol sıkışınca arkamızdan gelip bize arkadan hafifçe vurdu. Anlaşılan bizim inmemizi istiyordu. Biz yine inmedik. Ben 155’i arayıp şikâyette bulundum. 155’teki memur bana şikâyeti aldığını ve cumhuriyet savcılığına şikayet etmemi söyledi. Ben adamı nasıl bulup da şikayet edeceğim diye düşünürken Altunizade köprü kavşağındaki polis noktasında durdum ve polise arkamdan gelen araba ile ilgili şikayetim olduğunu söyleyince kenara çekin dedi. O sırada o da geldi ve durdu. Arabasından inip bize orada neden arabadan inmediğimizi sordu. ‘Erkek misiniz lan siz, ben sizin gibi 50 tane it çalıştırıyorum bakın görün sizi nasıl tek ayaklarınızdan zıplattıracağım. İşte plakam istediğinize şikâyette bulunun’ diyerek tehditte bulundu. Hatta biz polis memuruna ‘Bu adam ne diyor’ ve ‘Siz ne yapıyorsunuz’ diye sitem ettik. O adamı arabasına bindirdiler. Sonra şikâyetçi olup olmadığımızı sordular. ‘Şikâyetçi olursanız hiçbir şey olmaz gelip gittiğinizle olur zaman kaybetmiş olursunuz’ dediler. Bizi barıştırmaya çalıştılar. Biz de şikayetçi olacağımızı söyledik.
* * *
Ardından bizi Çengelköy polis karakoluna götürdüler. Orada ifade verdim, karakoldan çıkarken adam peşimizden karakol çıkışına kadar geldi el kol hareketleri ile bize tehditlerini sürdürmeye devam etti.
Yaklaşık bir iki ay içersinde mahkememiz olacakmış. Bakalım sonumuz nasıl olacak. Nasıl bir ülkede yaşadığımızı nasıl bir hukuk sistemi ile yaşadığımızı yine yakinen yaşamış oldum. Bu İstanbul trafiği bir gün beni alacak ya bakalım.”
* * *
Doktor, şimdi mahkeme kararını bekliyor.
Ama onu asıl üzen ne?
Eşinin ve arkadaşlarının onu engellemeye çalışmaları...
“Değer mi, aldırma!” klişesi vardır ya!
Hakmış, hukukmuş, bunlar boş laf, gerçek ortada...
Dr. Mehmet Özkaya bize de soruyor:
“Hak aramaya devam edeceğim ama, eğer sizi rahatsız etmezsem, bilgilendirmeye devam edebilir miyim?”
Bekliyoruz!

(Milliyet)

Hasan PULUR | Tüm Yazıları
Hits: 1459