Uzaklaşılan AB Üyeliği mi?

~ 17.10.2011, Yakup KEPENEK ~
Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye-AB ilişkilerinin son bir yıldaki gelişmelerini içeren Türkiye 2011 İlerleme Raporu’nu 12 Ekim günü yayımladı. Raporu, TBMM Başkanı, tek taraflı aşk olmuyor; AB Bakanı ve Baş Müzakereci de belgeyi övgüsü az, eleştirisi çok diye eleştiriyor!
Aynı günlerde küresel sermayenin etkili sözcülerinden Financial Times gazetesi, daha çok güncel olaylardan hareketle Türkiye-AB ilişkileri öldü yorumunu yapıyor!
***
Türkiye’nin gelişmesi sürecinde Avrupa’nın yeri ve önemi, 1950’lerde doğan Ortak Pazar ve onun devamı olan Avrupa Birliği’nin oluşturulmasından çok daha öncelere gider.
Avrupa’da gelişen temel insan hak ve özgürlükleri; bunları tamamlayan ekonomik ve sosyal haklar; yalnızca bilimin yol göstericiliğinde gelişme anlayışı, Türkiye’de Cumhuriyetin kurulmasından sonra büyük ivme kazanan çağdaşlaşma sürecinin ana dayanaklarıdır.
Bunlara daha somut düzeyde, kadın-erkek eşitliği; hukukun üstünlüğü; yargının bağımsızlığı; basın özgürlüğü; üniversitelerin ve bilim kurumlarının özerkliği; çağdaş eğitim; kültürel ve sanatsal yaratıcılığın güçlendirilmesi; sendikal hakların işlerliği; gerçek anlamda halkın egemenliğini yansıtan parlamenter demokrasi düzeni eklenmelidir.
İnsanlığın yüzyıllar boyunca verdiği büyük uğraşların bir sonucu olarak ulaşılan bu değerler, birbirini tamamlayan bir bütün oluşturur.
AKP iktidarının bu değerlerin hiçbirini sahiplenmediği, on yıla yakın bir süredir, her gün yeniden kanıtlanıyor.
Türkiye-AB ilişkileri bugünkü kopma noktasına bir günde gelmedi. Kuşkusuz bu noktaya gelinmesinde kimi AB sağcı hükümetlerinin Türkiye karşıtı tutumlarının da büyük katkısı vardır. Ancak Kıbrıs, Ege gibi dış sorunlar bir yana, AKP iktidarı ülke içinde kolayca yapabileceği birçok konuya el atmadı. AB’nin, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi ve ekonomik ve sosyal hakların geliştirilmesi yönündeki önerileri hiçe sayıldı. Yargının, eğitimin ve üniversitelerin acıklı durumu, milletvekili adaylarının saptanması sürecinin demokratik katılımdan çok uzak olması; bilimsel olanlar başta olmak üzere kurumların ve bunların kadrolarının, giderek daha hızlı bir biçimde bu değerlerden uzaklaşması da eklenebilir.
Kısaca, ülke bu noktaya, AKP iktidarının yıllardır uyguladığı hesaplı ve bilinçli politikaların kaçınılmaz bir sonucu olarak getirildi.
AKP düşüncesinin simgesi Başbakan’ın, kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum dediği; bir anıtı ucube diye betimlediği; medyayı içinden biçimlendirdiği bir ortamda evrensel değer mi kalır?
Çok daha yakın ve somut bir örnek var: yeni anayasa yapılması. AKP, yeni anayasa çalışmaları daha başlarken, sanki olabilirmiş gibi, tümüyle ideolojisiz, mühürsüz bir yaklaşımın gerektiğini vurguluyor.
Aslında AKP, anayasaya bu bakışıyla, insanlığın evrensel değerlerini ve kazanımlarını tamamıyla göz ardı eden bir tutum sergiliyor. Anayasa yaklaşımının dış boyutu AB’nin tümüyle gündemden çıkarılmasıyla tamamlanıyor.
Gerçekte Türkiye’nin uzaklaştığı AB üyeliği değildir; onun çok ötesindedir. Ekonomide sözde başarıların ve ABD destekli Arap açılımlarının sarhoşluğu içinde Türkiye, AKP’nin elinde, evrensel değerler sisteminden, sistemli bir biçimde uzaklaştırılıyor!
AKP’ye, hemen her konuda yardımcı olanların bir türlü görmek istemedikleri acı gerçek budur!

(Cumhuriyet)

Yakup KEPENEK | Tüm Yazıları
Hits: 1378