Küçük insan.

~ 22.08.2011, Mustafa ÇEBİ ~
Paranız ne güçlü ama sayın finansör.
“İyi insan”ınıza dönüşüp, düzeneğinizin yaşam akışına katmışız kendimizi biz de; neredeyse herkesin yaptığı!.. 
Şu an içinde olduğumuz dünya savaşı arkasından; istenen, daha uygun, iyi ve küçük insanlar olmaya adayız!…  
Kültür havuzlarınızda biçimlendik! Küresel ısı ortamı buharlaştırdığında, yeni zemine uygun sistem ve insanlar kullanmaya karar verdiniz; anlıyoruz!..  Dükkan sizin!.. Birbirlerine parçalatılacak ve bombalarla öldürülecek bir kaç milyon insanla umalım bitirirsiniz çarçabuk bu işi de!...
Savaşın ateşinde bir dünya halk
Sanatçılar ile RTE birlikte Somali’de gerçekleştirdikleri aktiviteler; turistik bir gezi kadar estetik; “ucubeci olmayan” görünümler sergiledi. “İyi insan” bayrağını; emperyalizmin içini boşalttığı kıtadan dünyanın gözü önünde bu kez küresel bir rolle salladılar. Arka planda “deniz feneri”nden tanıdığımız yardım adı altında paravan şirketler; soygun dizileri gibi!..
  
Pazar kurumları, değişim değeri, eşitsizlik, hiyerarşi, mülkiyet…  Ortamın “kod”larına yeni meşru ilaveler de; özel güvenlikli özerk kent tipi yaşam yönetimi altında, kulandığı kredi kartı ile ölçülü değeri olan birey, sentetik bir din ile yeni bir dünya yurttaşı muştulanıyor dünyaya.  Tektip tüketen ve sorgulamayan, örgütlenemeyen yurttaşa ulaşılıyor insan macerasında… Nazi kampı ölümcülüğünde hayatın ve canlı yaşamın tümden eriyor olmasını umursuyor muyuz sanıyorsunuz; yeni meraklara sunulan iyi insan kimliklerimize çoktan kilitlendik. Kemerlerimizi güvenle bağladık mı…
Beklediğimiz yeni dünya düzen versiyonu hızla hayata geçer ve ortalık durulur. Dileğimiz; eski güzel günleri aramamak!.. Mutfaktan gelen kokular mide sularımızı taşırdı ama! Mutfakta çalışanlardan hiç olmadık şükür!.. Sürpriz ilavelerle şekillenecek yeni insanımızla biran önce tanışıp, bu yabancılıktan ve soğuk ortamdan kurtulmalı. Yeni bir araç kullanıyor heyecanında; onu yönetmeyi, “keyif almayı” sabırsızlıkla bekliyorum… İkon elinizde sayın finansör…  Sihirbazımız sizsiniz. Ve üretmiş olduğunuz yaşama,  hayata dair bir alternatifimiz yok; mutfak kültürümüzü teslim aldınız! Onca çaba; teşekkürler yani! Yeni hayat sunumunuz, özel güvenlik ve terör holdingleri ile çevrili ortam içinde, kışkırtıcı ego salgılar çıkarıp eğlenmek düşer bize; “keyif almak”; mutlu olmak zorundayız biz de ama!
“Sevindirik” dünyalar
Sömürgeci kağıt üzerinde sürekli ortam üretir ve çalışır; hakkını teslim etmeli. Maliyet hesapları, iyileştirme, rekabetmiş gibi marka çatıştırmalı tüm oyunları kontrol eder, cilalar, PR yapar, risk hesaplar, finans ayarlar; raitingi yüksek artistlerle dünya gündemini doldurarak magazinsiz bırakmaz teneke kaplı klübeleri…   Tüm olanaklarıyla dünyayı kontrol edmek, yönetmek ister ve yönetir… Bu baskın haber/öyküler altında inşa olan; umut ve hayallerimizle sistemin kontrol edebileceği, kullanılabilir tektip bir kimlikten bir kimliğe dayatılır, dönüştürülürüz … Sürekli olumsuzlama ve teori; sıradan yoğun hayatlara uygun olmaz. Geniş kitleler nihayetinde inanabildikleri bir düzene teslim olmak ister ve olur!… Böylesi yaşanan acı ve güç yoğunluklu dayatmalara karşı örgütlenebilmek; alternatif bir hayat üretmek hayal değildir kitleler için.
Hayatlarımızı elimize veren sistem karşısında insanın“özgür ritüel”leri savunmasız; cılız ve örgütsüz kalır… Rasyonel bir hayat içinde ise teslimiyetçi ve işlevsiz… Nasıl olsun ki başka…  
Kendi ayarlarını vermenin yolu
İsyanın düzeninden beslenmek zor!.. Saflar net. İnsan düzenli değerlere teslim olma akışında … Yeni tüketilecek bir hedefe özgürmüşçe tasarlanan; küçük insanlar peşinde kendini dönüştürüyor!..
Oyun kurucu aklı ile keşfe çıkılan tüketilebilen yaşamlar... Kendi ritüeli ve ruhunda; özgürlüğü ve toplumsala eğilimi adına başkaldırabilen, bu itaatsiz; topluma gönüllü egosuna tıkanır; hapsolur.   Yapay ve sapkın tüketim psikolojisine, yeni kurgu, işlev ve görevler yüklerken; örgütsüz kendiliğindenlikli içsesi … İnsan, doğa ve bilinç verili çalışma ve toplumsallaşma macerasına yabancılaşan; sömürgeci erkin, tekniğin soyut olanak ve göstergeleri üzerinde giderek etkinliğinin hızlandığı yaşamında; yabancılaşan yabancıyla insan; daha fazla itaat ederek başa çıkabilmekte. “Özgür ritüeli”ve düşleriyle ilişki kuramayarak; sömürücü örgütlü güce boyun eğmeyi beklemekte… 
Büyük resmin evrensele açık yolunun; heyecanı  ve varoluş duygusundan beslenmeden; sınırlı bir hayatla yetiniyor. Güç ve finans odaklarına eklemleniyor; teslim oluyor.   
İnsan, tarih içindeki sürekli akan bu resmini nasıl görebilir. Akışın büyük resmini; özgür geleceğini nasıl görebilir ve tüketim heyecanına değil bu büyük özgürlük heyecanına nasıl kolları sıvayabilir. Bu insanın, insan olma hakkıdır! Sürekli büyük resmin akışında ve içinde olma varoluşunda yeniden yaşamını ve kendini tüm bütünselliği içinde duyumsayabilmelidir insan…   Günlük hayatlarımızda, eğitim kurumlarımızda bunu tartışmalıyız. Pariteler, dış ticaret açıkları, gayri safi milli gelir, Nükleer enerji, HES tahribatı ve yasal baskınları, Tarım emperyalizmi ve yoksul ölümlerin tartışıldığı dünyamız çözümlerini sömürgeci bir düzen üretmez ve üretmeyecektir.  Onun projesi bu değildir!
İnsan toplumsal yaşam içindeki rolünü özgürce seçmelidir oysa;  bu heyecanı üretebilmeli, katılmalı ve yönetebilmelidir; doğayı, toplumu ve bilinci... Sınırsız evrende  özgür olabilmelidir. Çocukluğunda yaşadığı sihirli ortam ve duygularındaki gibi. Dayatılan erişkin rol ve duygular işte önümüzde… İnsanların kendi gibi olabilmesi hak ve gelişimleri desteklenerek; ortam sömürücü kodlardan temizlenmelidir…
Dinle küçük adam
Bu uygarlığı sen kurmadın küçük adam. Sen hiç bir şey değilsin. Aklıbaşında efendilerinden yalnızca birkaçı kurdu bu uygarlığı… V. Reich
Mustafa ÇEBİ | Tüm Yazıları
Hits: 3544