İngiliz gazı...

~ 12.08.2011, Melih AŞIK ~

İngiliz basını Türkiye’yi Suriye’ye doğru kışkırtıyor... İşte The Times’ın gazı:
“Esad’ı ancak Türkiye devirebilir.”
Türk kamoyunu savaşa hazırlamak için bir dış organizasyon var gibi...
Bizim basında da Suriye’ye çeki düzen vermenin Türkiye’nin görevi olduğunu telkin eden güzellemeler çıkıyor.
Komşuda olup bitenler bizi ilgilendirmiyor demek elbet yanlış olur...
Nerede bir insan hakları ihlali varsa tüm uygar dünya ilgilenmekle yükümlüdür.
Ancak ilk çözüm silaha sarılmak mı?..
Suriye’de olup bitenler Türkiye’nin iç meselesi değildir.
Uluslararası toplumun ortak sorunudur.
Bu konudaki görüşümüzü BM’de dile getiririz... Uluslararası toplum olarak önlemeye çalışırız...
Olmadı biraz daha ileri gider... Suriye ile yaptığımız anlaşmaları askıya alırız... Askeri müdahaleye başvurmadan önce yapacak o kadar çok şey var ki...
En yapılmaması gereken ise Batı’nın taşeronu durumuna düşmektir...
* * *
Suriye Osmanlı bakiyesi imiş...
O zaman iç işimiz oluyor haliyle!
Kıbrıs oradaki onca soydaşımıza rağmen iç işimiz olmuyor...
Irak’ta 3 milyon Türkmen yaşamasına, Güneydoğu’muzdaki terör Irak’tan beslenmesine rağmen orası da iç meselemiz değil.
Ama Suriye iç meselemiz... Neden?
Büyük devletler öyle istiyor...
Obama Ankara’yı telefonla sıkıştırıyor.
ABD’nin demokrasi ve özgürlük vaadiyle girdiği ülkelerde hangi felaketleri götürdüğünü bilmesek kolaydı. Birlikte güle oynaya Şam’a demokrasi ve özgürlük götürürdük!
Ama artık kendimizi aldatamayacak noktadayız.

 

 

Silivri notları
CHP Milletvekili ve Ergenekon sanığı Mustafa Balbay, son duruşmada meslektaşımız Mustafa Mutlu’ya bir not vermiş. Tabloyu anlatıyor:
- İkinci Ergenekon davasının 3. yargılanma yılına girildi. Temmuz 2009’da 56 sanık, 1900 sayfa iddianame, 248 delil klasörü ile başlayan dava; bugün 118 sanık, 4 bin sayfayı geçen 5 iddianame ve 1 milyon sayfayı geçen 500 delil klasörü ile devam ediyor.
- İki yıllık yargılamada 126 duruşma yapıldı ve sadece 31 sanığın ön sorgusu alındı. Yani dörtte birimizin...
- Bu sorgular tamamlandıktan sonra delillerin değerlendirilmesi aşamasına geçilecek.
- Onu, her sanığın tek tek esas sorgusu izleyecek.
- Ardından karar verilecek.
- Yani... İki yılı geçen sürede; bu üç ana aşamadan birincisinin bile sadece dörtte biri tamamlanmış durumda.
* * *
Nedim Şener ile Ahmet Şık beş ayı aşkın süredir iddianamenin hazırlanmasını bekliyorlar.
Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Barış Pehlivan ve diğerlerinin tutukluluğu 5 ayı geçti.
Balyoz sanıkları her duruşmada “düzmece kanıt”larla tutuklandıklarını savunuyor, kanıtların değerlendirilmesinin öne alınmasını istiyorlar. Daha doğrusu bu konuda CHP’nin bir yasa hazırlamasını öneriyorlar. Gelişme yok.
Rahmetli Uğur Mumcu’nun sık tekrarladığı bir söz vardı:
“Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız...”
Bu sözlerin hâlâ yankılanıyor olması bu ülke adına talihsizlik değil midir?

 

TRT
TRT Cumhuriyet gazetesini anlatan Siyah Beyaz adlı bir belgesel dizi hazırlamış, geçen ocak ve şubat aylarında 6 hafta süreyle göstermişti.
TRT, Cumhuriyet’le ilgili bu diziyi aradan 6 ay geçmeden tekrar yayına koydu. İlk bölümü önceki akşam gösterildi. Belgesel dediğimiz lafın gelişi. Belgesel program somut durumu belgeler. Sözü geçen dizi ise bir karalama denemesi. İçindeki 22 konuşmacının 21’i ya Cumhuriyet’ten ayrılmış dönme ya ömrü Cumhuriyet’e vurmakla geçmiş kifayetsiz muhteris. Baştan sona Cumhuriyet’i eleştiriyorlar. Peki TRT’nin bu porgramı tekrarlamaktaki amacı ne? Cumhuriyet’ten bir meslektaşın saptaması:
- Biz TRT’yi eleştiriyoruz ya, onlar da bize böylece misilleme yapıyorlar...
Devlet Radyo Televizyonu’nun yayın politikasındaki ucuzluğa bakın...

 

Soru: Türkiye, Suriye’ye savaş açar mı?
Yanıt: Açabilir... Çünkü iktidarın içeride savaşacağı kimse kalmadı, dışarıya yönelebilir...
* * *
Erdoğan, AKP’nin 10. yıl kutlamalarında havai fişek atılmamasını istemiş.
Bir zamanlar AB üyesi olmuşuz gibi gündüz vakti patlatılan havai fişekler hatırlanmasın diyedir...
Haldun Ertem


 

CHP!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Merkez Yönetim Kurulu’nda değişim sinyali verdi...
Kimler gidecek, kimler kalacak? İsimler üzerinde spor toto oynanıyor.
Peki kadrolarda sürekli değişim iyi midir? Değildir...
Buna iş dünyasında  “Emek devir oranı” denir...
Emek devir oranı, bir firmadan ya da organizasyondan belli bir zamanda ayrılan işçi sayısının ortalama işçi sayısına oranıdır.
Sürekli boşalan görev ve makama yeni birilerini aramak, bulmak ve yetiştirmek; hem zaman, hem para, hem de motivasyon kaybına bağlı olarak verimliliği düşürecektir.
CHP’deki hastalık kadronun niteliksizliği midir? Yoksa parti programından sapılmış olması ama yeni bir programın da ortaya konmamış olması mı?
CHP’nin Cumhuriyet ve demokrasi ilkelerine bağlı bir programı vardı... 2008 yılında yapıldı... CHP internet sitesinde durup duruyor... Bu programdan sapıldı... Yerine bir başka politik çizgi konmadı.. O yüzden partiyi temsil eden isimler olayları nasıl yorumlayacaklarını, neyi nasıl savunacaklarını bilemiyorlar.
Eski CHP yok.. Yeni CHP’nin ne olduğunu ise bilen yok.  Şaşkınlık o yüzden...

(Milliyet 12.08.2011)

Melih AŞIK | Tüm Yazıları
Hits: 1514