'Türkiye'nin sorunu yapısal'

~ 05.08.2011, Osman ÇUTSAY ~

M.Ü. öğretim üyesi Şişman’a göre ekonomi çok sert bir küçülme ve resesyon tehlikesiyle karşı karşıya.

© “Uluslararası Paranın Ekonomi Politiği ve Kriz” başlıklı yeni bir kitap yayımlayan Şişman, patlayacak krizin tek çaresinin kamu anlayışının geliştirilmesi ve sosyalizan politikalar olduğunu kaydetti. Krize karşı yeni arayışlara girilmesi gerektiğini savunan Şişman Türkiye’nin yeni bir ekonomik yükselme dönemine girmesi gerektiğini, bunun için “muhtaç olduğu kudreti” de Avrupa’yla bağlantıları yitirmeden Kuzey Afrika, Arap dünyası, Uzak Asya ve Latin Amerika gibi yeni pazarlarda bulabileceğini belirtti.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın teğet bile geçmez iddialarının tam tersine, Türkiye ekonomisinin krizin ve ekonomik bir felaketin eşiğinde olduğu vurgulandı. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Anabilim Dalı öğretim üyesi Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mehmet Şişman, Türkiye ekonomisinin çok sert bir küçülme ve resesyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu hatırlatarak, Kamu anlaşıyını geliştirip yapısal bir büyümeye geçilmezse, hepimizi kötü zamanlar bekliyoruyarısında bulundu.
Doç. Dr. Mehmet Şişman, Türkiye’nin büyümeyi denetlemek istediğini, bununsa zaten gelecek krizi daha da sertleştireceğini belirtti. Şişman şunları söyledi:
Türkiye ekonomisi beklendiği gibi büyüme kanalıyla etkilendi son krizden. Mevcut tablo toplumsal maliyetin yani yoksulluğun artması anlamına gelmektedir. 2011 ilk çeyreği yıllık dünya rekoru gibi gözükse de, yılın tümü için aynışeyi söylemek zor. Kaldı ki, dünya büyümek isterken Türkiye büyümeyi kontrollü hale getirmek istiyor. Biliniyor ki, bu yapılmazsa tüketime dönük büyüme ikinci bir dip kaldırmaz. Dünya ekonomisinde başta ABD olmak üzere İngiltere, Rusya, Macaristan, Brezilya ve Türkiyenin ikinci bir krizi çok sert yaşayacağı öngörülüyor IMF tarafından. IMF bir yana, durumun ciddiyeti açık. 2012de Türkiye ekonomisi çok sert bir küçülme ve resesyon tehlikesi ile karşı karşıya. Bu nedenle cari açığı daha da arttıran borca dayalı büyümeden, yapısal büyüme kulvarına geçmenin zamanıdır.
‘Çare sosyalizan politikalarda’
Türkiye’nin tasarruf oranını yükseltemediğini ve dolayısıyla sıcak para politikalarını da yönlendiremediğinihatırlatan Şişman, Türkiye’nin yaklaşık 65 yıldır dış açık verdiğini, üretimin de hep dışarıya bağlı olduğunu belirtirken, tasarruf açığının neredeyse olağan karşılandığını kaydetti. Şişman şu çözümlemelerde bulundu:
2011de cari açığı 80 milyar dolara yaklaşan Türkiye artık bu sorunun yapısal olduğunu kavramalıdır. Tasarruf oranlarını yükseltmenin yolu, sürdürülebilir büyüme ve adil gelir dağılımı ilişkilerinden geçer. Ancak bunların ikisi de neoliberalizmin uygulamalarına ters... Genç nüfus kaynağı kullanılarak, istihdam politikalarını yeniden ele aldığınızda ücretlerin ve tasarrufların arttığını görebilirsiniz. Türkiye nüfusun 27 yaş ortalamaya sahip olduğu genç bir ülke, yani eğitim çalışması, tasarruf bankalarının geliştirilmesiyle bu sağlanabilir.Yatırımlar da daha sağlam bir yapıya kavuşur o zaman. Ama neoliberalizmin o kadar sabrı yok. Üstelik bu dışarıdan pek de istenmiyor. Tasarrufları yükseltmek için Brezilyanın yaptığı gibi orta kesimi güçlendirici politikalara gereksinim var. Örneğin bir önceki başkan Lula da Silva ev kadınlarına yardım yaparak aslında kadına parayı teslim etti, Böylece evde para ihtiyaçlara harcanıyor sadece. Böylece 40 milyon Brezilyalı gelirin çarpan etkisiyle yoksulluktan kurtuldu. Bu, yollardan bir tanesi. Sosyalizan bir tavırla kamu anlayışını geliştirmek ve genç insanların, kadınların üretimden aldığı payı artırmasını sağlamak, bence çok daha önemli, adeta kurtuluş bu.
Türkiye’de yabancı sermayenin denetlenemediğini, bununsa ağır sonuçlarını yakında yaşayacağımızı ileri süren Doç. Dr. Şişman, şu yöntemleri önerdi: Derhal, giren yabancı sermayenin dolaylı olanı, Tobinin 1978de sistemleştirdiği gibi, küçük ama kontrol edilebilir bir vergiyle karşılanmalıdır. Brezilya bunu uyguluyor. Hem ülkeye giren paranın miktarı tam olarak izlenir, kime ait olduğu anlaşılır, hem de sıcak paranın olumsuz etkileri bertaraf edilebilir.
Kanserojen büyüme uyarısı
Şişman, Türkiye’nin kanserojen bir büyüme ile yüz yüze olup olmadığı sorusunu da şöyle yanıtladı: “2011’in ilk çeyrek büyümesini seçim öncesi iklimden ayrı düşünemeyiz. Umut ve sıcak para birleşince rakamlar büyüdü. Ama herkes bu durumun sürdürülemeyeceğini biliyor. Korkunun nedeni daha önce yaşanan krizler, bu sefer aynı olmasa bile cari açıkla büyümenin uç sınırlarında dolaştı Türkiye, tehlike kapımızda. Zira uluslararası bir borç krizi yaşanıyor. Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve hatta İspanya, İtalya boşuna konuşulmuyor. Sert bir inişten en fazla etkilenecek ülkeler arasında IMF Türkiyeyi de gösteriyor. Ortadoğudan Türkiyeye gelen dolarlar, net hata noksan kaleminden Türkiyenin cari açığını finanse etmesini kolaylaştırdışimdiye kadar. Korkunç bir depresyon yaşayan bir dünya ekonomisiyle karşılaşırsak, Ortadoğunun petrol geliri tasarrufları da kısa sürede eriyebilir. Avrupanın pazar konumu da daralacağından Türkiyenin işi çok zor derim.

(Cumhuriyet 08.05.2011)

Osman ÇUTSAY | Tüm Yazıları
Hits: 1710