Geniş aile

~ 31.07.2011, Can DÜNDAR ~

Eskiden en sevdiğim saat dilimiydi cuma akşamı... Mesainin bittiği, tatilin başladığı anlar...
Bir süredir cuma 17.30 oldu mu paniğim atağa kalkıyor.
Çünkü borsa o saatte kapanıyor ve darbe yapan da, nutuk atan da “Aman cebimize halel gelmesin” diye harekete geçmek için para tanrısının uykuya çekilmesini bekliyor.
* * *
12 Mart 1971 bir cumaydı.
12 Eylül 1980 de öyle...
29 Temmuz 2011’de komutanların istifası da yine bir cuma günü, borsa kapandıktan sonra yaşandı. Bu sayede -çok şükür- paralar zarar görmedi.
Üstelik olay, diğer “yıldızlı Cuma”lardan hayli farklı gelişti. Komutanların istifa resti, çabuk görüldü ve hızla bertaraf edildi.
Hep kılıçla çözülen düğüm, bu kez makasla kesildi.
* * *
Maalesef ne muhaliflerin “Komutanlar tarih yazdı” sevincine ortak olabiliyorum, ne de iktidar yanlılarının “büyük demokrasi bayramı” şenliklerine katılabiliyorum.
Tarih bilenler biliyor:
Asırlık bir iktidar savaşı bu...
Son cenkte asker, “Zulme sessiz kalıyorlar” yakınmasına karşı cesur bir çıkış yaptığı halde, süngü düşürerek meydanı terk etmiş ve hükümetin işini kolaylaştırmış gibi görünüyorsa, bunun nedenini iyi düşünmesi lazım.
* * *
Müstafi Genelkurmay Başkanı veda mesajında haklı olarak uzun tutukluluk sürelerinden yakınıyor.
Oysa iyi hatırlıyoruz ki “Erken salıvermeler, terörle mücadeleyi zorlaştırıyor” diye örgütlü suçlarda tutukluluğun uzatılması için bastıran, hep güvenlik güçleriydi.
Bu talep yüzünden tutukluluk süresi 10 yıla kadar çıkarıldı. Türkiye, koca bir tutuklular hapishanesi olarak AİHM’nde mahkûm edildi.
Sonra güçler dengesi değişti. Darbe girişimi de terör gibi “devlete karşı suç” sayıldı. 200 rütbeli asker darbecilikten tutuklanınca Genelkurmay, “Bu süreler de amma uzunmuş” diye yakınmaya başladı.
Kulak tıkama sırası Hükümet’e geldi.
* * *
Yüksek Askeri Şûra’da da aynı “kendi kurduğu tuzağa düşme” durumu var.
12 Mart darbesinden sonra YAŞ kararları askerin isteğiyle yargı denetimi dışında tutuldu.
“Ordudan mürtecileri temizleyeceğiz” diye yıllarca kapıya, “Buradan içeri hukuk giremez” tabelası asıldı.
Ne oldu?
Şimdi terfi beklerken tutuklanan ve suçları sabit olmadığı halde emekli edilen askerlere de hukuk lazım oldu.
Genelkurmay Başkanı, “Girişimlerim dikkate alınmadı. Personelimin hak ve hukukunu koruyamadım” diyor.
Hukuk, şahsi ricayla değil, adil yasayla korunur oysa...
* * *
Şimdi, “Terörle mücadeleyi tamamen hukuk kuralları içinde yürütmekle”, “hukuk dışı hiçbir faaliyete izin vermemekle” övünen bir Komutan orduyu devralıyor.
Hükümet, istifaları yorumlarken ısrarla hukuk vurgusu yapıyor.
Sanık askerlerin aileleri uzun tutukluluk sürelerine, usulsüz dinlemelere, yargısız infazlara karşı, tutuklu gazetecilerin, siyasetçilerin, akademisyenlerin yakınlarıyla birlikte yürüyor.
Futbol kulüplerinin yöneticileri, taraftarları bile bugüne dek hiç ilgilenmedikleri “soruşturmanın gizliliği”, “adil yargılanma” gibi haklar için ayaklanıyorlar.
Giderek hukuk peşinde, geniş bir aile oluyoruz.
Bu uyanış sonunda hukuk, borsa kadar özen gösterilen bir değer olabilirse hepimiz birden kazanırız.
Ve cuma akşamları, rahat yatarız.

(Milliyet 31.07.2011)

Can DÜNDAR | Tüm Yazıları
Hits: 1978