5. Ordu ve Bir Kitap

~ 14.07.2011, Ali SİRMEN ~
Sevgili Okurlar,
Artık işin hesabını da şaşırır olduk. Eğer bu yazı yazılandan siz okuyana kadar geçen süre içerisinde yeni tutuklamalar ve gözaltılar olmaz ise şu anda 43’ü general ve amiral olmak üzere tam 138 komutan Hasdal Cezaevi’nde bulunuyor olacaklar.
Aydınlık gazetesi 04. 07. 2011 günkü manşetinde olayı şöyle veriyordu: İşte 5. Ordu. 5. Ordu’nun komuta kademesi eğer arada yeni eklenmeler olmaz ise şimdilik 138 kişi.
Olayı yalnızca, Ergenekon ve Balyoz çerçevesi içinde ele almak eksik olur.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunması son derecede olası eylemli kalkışma girişimleri, bölgesel gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşmesi olasılığı, Kuzey Irak’taki oluşumlar da göz önünde bulundurulduğunda, TSK’nin içinde bulunduğu durumun ülke açısından nasıl büyük bir tehdit oluşturduğu kendiliğinden anlaşılır.
Geçen hafta Aydınlık’ın, yukarıda belirttiğim manşetiyle aynı günde Tarihçi Kitabevi Yayınları arasında çıkmış bir kitap ulaştı elime.
Söz konusu eser Hüseyin Hüsnü Paşa’nın, 15 yıl (1882-1897) Bahriye Nazırlığı’nın ardından ölümü üzerine aynı makama gelen ve Akdeniz donanmasının da komutanlığını üstlenen Hasan Rahmi Paşa’nın Hatıratı.
Yapıtı günümüz diline çevirerek yayına hazırlayan da Sayın Cahit Kayra.
***
Bilindiği gibi Osmanlı padişahları içinde Abdülaziz donanmayı güçlendirmeye özel bir önem vermişti. Bu olayda III. Selim döneminde, Napoleon Seferleri sırasında, İngiliz donanmasının, bir kısım askerin cuma namazına gitmek üzere mevzilerini terk etmelerinden de yararlanarak Çanakkale Boğazı’nı ellerini kollarını sallayarak aşıp, İstanbul önlerine dayanmış olmasının da çok büyük etkisi vardır.
İngiliz donanmasını sarayın bir iki mil açığında topları üzerine çevrilmiş bulan Osmanlı, o tarihte, o güne kadar karşılaştığı en vahim tehlike ile burun buruna gelmişti.
Buradan hareketle, büyük ihmale uğramış olan Osmanlı donanmasının eski, donanımsız yeni silahlardan yoksun gemilerden talimsiz kara askerlerinden oluşan yapısı ile devam edemeyeceği görüşü yöneticilerde yaygınlaştı.
Donanmaya büyük ilgi duyan Abdülaziz de saltanatı sırasında İngiltere’de ve Haliç’te yaptırdığı savaş gemileriyle büyük bir armada oluşturmuştur. Abdülaziz’in donanması o tarihlerde, Kırım Savaşı’ndan sonra denenmeye başlanmış olan buharlı gemilerdi. Bazılarında da yelken takımları bile vardı. Bununla birlikte Aziziye, Osmaniye, Mesudiye gibi adlar verilen gemiler zamanlarına göre büyük tonajlı gemilerdir.
Ne var ki, II. Abdülhamid, Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde donanmanın yer almış olmasından duyduğu tedirginlikle onları cezalandırmış ve etkisiz kılmıştır.
***
Böylelikle, Osmanlı donanması Hüseyin Hüsnü Paşa bakanlığı altında, Haliç’te çürümeye, donanmanın askerleri de eğitimsiz bırakılmıştır.
1897’den itibaren üç yıl süreyle Bahriye Nâzırlığı ve aynı zamanda Akdeniz Filosu’nun Başamirali olan Hasan Rami Paşa büyük faciayı anlatan Hatırat’ında, karada büyük başarılar kazanmış olan Osmanlı donanmasının 1897’de üç Yunan gemisi karşısında nasıl Çanakkale Boğazı içinde hapis kaldığını, aczinden düşmandan kaçtığını çok çarpıcı biçimde sürekli yakınmalarla dile getirmektedir.
Olay, o denli vahim boyutlara varmıştır ki donanmanın gemileri yatmakta oldukları Haliç’ten bile zorlukla çıkarılmış, halkın büyük alkışlarla uğurladığı heybetli gemiler, Ayastefanos (Yeşilköy) önlerine kadar zar zor gidebilmiş, bir tanesi rüzgâra kapılarak İmralı Adası önünde karaya oturmuştur.
İkinci Meşrutiyet döneminde kendisi de büyük eleştirilere ve aşağılamalara muhatap olan Hasan Rami Paşa’nın anlattıkları ordusundan intikam almaya kalkan bir despotun ülkesini nasıl tehlikelerle karşı karşıya bıraktığını acıklı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bütün ilgililere hararetle tavsiye ederim.
Konu, Tarihçi Kitabevi ve değerli yazar, eski Bakan Cahit Kayra’dan açılınca, Sayın Kayra’nın aynı yayınevinden bu yılın şubat ayında çıkmış olan Savaş, Türkiye, Varlık Vergisiadlı yapıtına da değinmek, kesinlikle okumak gerekirdemek isterim.
Varlık Vergisi uygulamasında bizzat yer almış olan Sayın Kayra’nın kitabından çok şey öğrendim ve çoğunluğun kulaktan duyma işittiği bu konuda yeni görüşler edindim.
Her iki çalışması dolayısıyla da değerli üstada teşekkürlerimi sunarım.

(Cumhuriyet 14.07.2011)

Ali SİRMEN | Tüm Yazıları
Hits: 2671