BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU?

~ 08.07.2011, Ali ER ~
TBMM Genel Kurulunda, Lübnan'daki BM geçiçi görev gücü (UNIFIL) bünyesindeki TSK unsurlarının görev süresinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin tezkere onaylandı.
 
Tezkerenin görüşülmesi sırasında hükümet adına söz alan Milli Savunma Bakanı Gönül; “Ortadoğu'nun huzuru açısından Lübnan ile ilişkilerin son derece önemli olduğunu” vurgulamış, Lübnan'ın tüm bölgenin istikrarı bakımından kilit mevkiinde olan bir ülke olduğuna dikkati çekmiştir.  Sayın Gönül’e göre; “Bu kapsamda Türkiye, Lübnan'daki insani sorunların hafifletilmesine gerekli katkıda bulunmuş, Lübnan ve Filistin halkına acil insani yardımlarını sürdürmüştür''
 
Sayın Bakanın sözlerine karşılık; İsrail’e hayırlı olsun demekten başka ne diyebiliriz ki? “Kel alaka! Yine münafıklık yapmayın” diyenleri duyar gibi oluyorum; öyleyse nedenini açıklayalım. “Libya; İran için sondan kaç adım öncesi?”[1] başlıklı yazımda daha önce dikkat çekmeye çalışmıştım. “ABD için İran’a yönelik bir harekâtta, bölgede İsrail’e doğrudan tehdit olabilecek askeri oluşum ve politik güç odaklarının kontrol altında tutulması zaruridir.”
 
Olası bir ABD/İsrail-İran çatışmasında, İsrail’e İran dışından doğrudan tehdit olabilecek en yakın ve etkin askeri güce sahip oluşum Gazze’de Hamas, Lübnan’da ise; Hizbullah’tır. Devlet olarak ise Suriye’dir.
 
İsrail 2006’da Lübnan’a yaptığı saldırı ile Hizbullah'ın askeri olanak ve yeteneklerine önemli bir darbe vurmuş ve aynı zamanda Suriye’ye de ilk gözdağını vermiştir.
 
İsrail’in Lübnan’a yaptığı saldırıdan sonra Hizbullah Lübnan’da politik olarak güçlenmiş olsa da, Hizbullah’ın İsrail’e tehdit olabilecek askeri olanak ve yetenekleri Lübnan’da Mehmetçiğin de görev aldığı BM Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından sınırlandırılmış ve kontrol altında tutulmaktadır. Bu görev 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı[2] ve UNIFIL görev talimatında da yer almaktadır.
 
Bu nedenle UNIFIL, hâlihazırda Lübnan halkından çok İsrail’in güvenliğine hizmet etmektedir.
 
Diğer taraftan “Arap Baharı” gün geçtikçe sararmaktadır. Hamas’ın Filistin’de iktidara geldiği gibi, Eylül 2011’deki seçimde Mısır’da iş başına gelme olasılığı yüksek olan Müslüman Kardeşler iktidarı, fiilen Mısır Ordusunun kontrolüne geçmiştir. Ordu kontrolündeki demokratik(!) Mısır’ın İran’a destek verme olasılığı kalmamış görünmektedir.
 
İran’ı desteklemesi en muhtemel Arap Lideri olan Kaddafi de devre dışı bırakılmakta ve olası bir petrol krizini derinleştirebilecek petrol kaynakları kontrol altına alınmaktadır.
 
Suriye’deki gelişmeler de Mısır ile paralellik içindedir. Mısır’da olduğu gibi ehlileştirilmiş Müslüman Kardeşlerin Suriye’de iktidara ortak olması uzak bir olasılık değildir. Doğaldır ki Suriye’nin İran’ı desteklemesi de yakın vadede olası değildir.
 
Bu genel resim içinde “Mavi Marmara” gemisinde yapılan katliamın yüreğimizi dağlayan acıları henüz sönmemişken, Mehmetçiğin UNIFIL’deki görev süresi bir kez daha TBMM tarafından uzatılmıştır. Bu sanki İsrail’e yaptığı katliamın ardından verilmiş özel bir ödüldür. Teklifi yapan kimdir? “one minute” ile isim yapan, Hamas, Hizbullah ve İran üçgenindeki sarsılmaz duruşu ile yeni bir kimlik kazanan Türkiye’nin “ustalaşmış” AKP iktidarıdır. Bunun arkasında mutlaka bizim bilmediğimiz, ama “bir bilenlerin” bildiği “Stratejik derinlik” vardır.
 
Ancak unutmayalım ki İsrail, Lübnan saldırısından sonra 2006-2008 yılları arasında, Hizbullah’tan gelebilecek tehditlere karşı Türkiye’nin de içinde bulunduğu UNIFIL’de görev yapan devletleri ve Birleşmiş Milletleri kullanarak kendisine ikinci büyük tehdit Hamas için güç geliştirmiştir. Bunun sonucu olarak İsrail, tüm insanlığı ayağa kaldıran Gazze saldırısını 2008 yılı sonunda  fütursuzca icra etmiştir.
 
Daha açık bir ifade ile maalesef UNIFIL Gazze saldırısı planlanırken İsrail’in Lübnan sınırında Hamasa karşı kuvvet ayırması ihtiyacını ortadan kaldırmış ve sıklet merkezi ile Gazze’ye saldırı için güç geliştirmesini ve daha fazla kuvvet ayırmasını kolaylaştırmıştır. UNIFIL’in fiilen sağladığı bu yardım sayesinde İsrail, Hamas’ın askeri tehdit olabilme yeteneğine de Gazze’de harp hukukunu dahi askıya aldığı katliam ile en büyük darbeyi vurmuştur.
 
Gazze halen abluka altındadır; Hamas’ın İsrail’e askeri tehdit olabilecek olanak ve yeteneklerini geliştirmesi bu abluka altında mümkün değildir. İsrail bu abluka nedeniyle bütün dünyaya meydan okumaktadır. Yaptığı deniz haydutluğunun arkasında durmakta; bırakın özür dilemeyi, gerekirse yine orantısız güç kullanabileceğini ve masum insanları katledebileceğini alenen beyan etmektedir.
 
İsrail’in bu kararlılığı, İran için saldırı hazırlıklarının geri dönülmez bir şekilde son aşamaya girdiğini göstermektedir.  Bu konuda ikna edici emareleri her gün basından takip etmek mümkündür. İsrail'in en güçlü ve gelişmiş nükleer savaş başlıklı cephaneye de sahip olduğu iddia edilen denizaltılarını İran’a yönelik Basra körfezinde konuşlandırdığı bilinmektedir. Üstüne üstlük İran ile olası bir çatışma durumunda İsrail’in sivil savunma tatbikatları basında yer almaktadır.  ABD armadası ise, kâh Afganistan örtüsü altında kâh açıkça İran’a karşı yıllardan beri bölgededir. Bahreyn’deki deniz üssünün güvenlik riski nedeniyle Bahreyn’in “Arap Baharı” yeşeremeden solmuştur.
 
Artık İran’a saldırı için uygun gerekçe yaratılmaya çalışılmakta ve uygun zaman kollanmaktadır. Aslında Lübnan ve Gazze saldırılarının arasındaki iki yıllık süreye bakarsanız, bu bile İran’a karşı saldırı için geri sayımın sona yaklaştığını göstermektedir.
 
Sonuç olarak;  Mehmetçiğin UNIFIL’de aldığı görev ile İsrail’in “Mavi Marmara” katliamı aynı anda düşünüldüğünde,  İsrail’in “Güvenliği” ve buna dayalı “İran’a Saldırı Hazırlıkları” planına bağlı olarak, hükümetimiz ile ortak bir paydada buluşulduğunun işaretini vermektedir.
 
İşte bu nedenlerle “Ustalaşmış” AKP İktidarı UNIFIL’de görev yapan Türk Birliklerinin görev süresini uzatmak yerine, çekme kararını alabilseydi; işte o zaman “one minute” ile isim yapan, Hamas, Hizbullah ve İran üçgenindeki sarsılmaz duruşu ile yeni bir kimlik kazanan Türkiye’nin duruşu Stratejik bütünlük içinde görülebilirdi.
 
Ancak şimdi UNIFIL’de Mehmetçiğin göreve devam etmesi üzerinde söylenecek tek söz vardır;  bu ne perhiz ,  bu ne lahana turşusu?
Hits: 3138