Halvetten Helale, Araftakiler

~ 26.06.2011, Mine KIRIKKANAT ~
Başbakan Erdoğan, balkon konuşmasında Helalleşme zamanıdediğinden beri milleti bir helalleşme telaşı sardı, helalleşen helalleşene.
Sayın Erdoğanın sunduğu fırsata ilk atlayan SP BaşkanıKamalak oldu, Başbakanla helalleşti.
Ardından Başbakan bazı davalılarıyla; işadamıİnan Kıraç Başbakanla; gazeteci Ahmet Hakan gazeteciyken demediğini bırakmadığı çiçeği burnunda milletvekili Oktay Ekşiyle; gazeteci Ertuğrul Özkök Vay şerefsiz!manşetiyle yaşarken gömdüğü Ahmet Kayanın mezarıyla; basın patronu Aydın Doğan kimi basın patronu, politikacı ve gazeteci davalılarıyla helalleşti.
Her şey bir yana, yalnız başlattığıhelalleşme akımıbile Başbakan Erdoğanın rakipsiz liderlik kalibresini, kimlerin yüreğine dehşet salıp, kimleri ağzına baktırdığını gösteriyor
Zaten kafalar da yüreklere salınıp ağza baktıran bu dehşetin helalliği kapsamında karışıyor.
Helalleşmenedir, kimler helalleşir diye sözlüğe baktım: Yağlı güreşlerde peşrev bitince, rakip pehlivanlar karşı karşıya gelip ağır tempolu bir yürüyüşle, avuçlarını kıspetlerine vurarak birbirlerini güreşe davet eder ve el sıkışırlarmış... Sonracığıma, arkalarını dönüp karşıt yönlere gider, derken yeniden yüzyüze gelip birbirlerinin elini öpüp başlarına koyduktan sonra güreşe tutuşurlarmış...
***
Helalleşme tanımındaki bu gidişler ve gelişler, arkalı önlü dönüşler, el öpüp temenna çakışlar her ne kadar pek uysa da duruma; Başbakan hariç diğer helalleşenleri, kıspetlerini çekip avuçlarıyla baldırlarına vura vura güreşe girerken hayal edemedim.
Güreşmeye ne hevesli, ne de niyetli oldukları besbelli.
Dolayısıyla sözlükteki yegâne helalleşmeyi güreşçilere bırakıp helalleşmekeylemine baktım ve ne göreyim?
Bir anlamı, uzun süreli bir ayrılık öncesinde, ölüm tehlikesi anında ya da alışverişte, karşılıklı hakların birbirine helal edilmesiymiş. Diğer anlamı ise Bir kimseyle arasındaki hesabı kapatmak, ona emeğinin ya da malının karşılığını ödemek”...
Haydaa...
***
Helalleşme yarışındakilere baktım, sağlıkları da servetleri de yerinde. Hiçbirinde dünya işlerinden elini eteğini çekmiş, ölmeye yatmış göz yok.
Meğer alışveriş, meğer emekmiş, malmış kul hakkıyla hesap kapatmak, ayrılık ve ölüm kadar tehlikeli bir iş olup, helallik gerekçesiymiş, sayın seyirciler!
Demek ki şimdilerde Başbakan Erdoğanla helalleşenlerin kendisiyle bir alışverişleri vardı. Hangi hak, hangi emek, hangi mal için helallik istiyor, hangi hesabı kapatıyorlar acaba? Başbakan Erdoğan rakipleriyle helalleşti diye rakipleriyle, rakip bulamayınca davalıları, davalısı yoksa aşağılayıp karaladıklarıyla helalleşmeye kalkanlar? Neyin hesabını kapatıyor, yedikleri hak, emek ve malın mı karşılığını veriyor, yoksa yedirdiklerini mi bağışlıyorlar?
***
Belli ki ne biri, ne öteki. Çünkü bu zevat, hak, emek, mal karşılığı vermekten çok almaya alışıktır. Zaten helalleşmeden de bağışlanmayıanlıyor, kendilerini Başbakana bağışlatmaya çalışıyorlar.
Şu işin adını doğru koyup Biz ettik, sen etme!deseler de yaşamlarında hiç olmazsa bir kez, bir küçüklüğü de büyüklük diye yutturmaya kalkmasalar.
Onursuzluk helalse, haram ne?
‘G’ NOKTASI
9 üyeli YÖK Genel Kurulu, 1 milyon 750 bin çocuğun geleceğini çizecek bir sınavda, kiminin hakkını yiyen, kimine hakkından fazlasını veren, ama gerçek hakkını veremeyen Ali Demir’i oy çokluğuyla aklayıp ÖSYM Başkanı olarak devamına karar verdi.
7 üyeli YSK, önce adaylığını ret, ardından kabul edip seçimlere girmesini sağladığı Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürürken Dicle’ye oy veren 85 bin seçmenin geçerli oyunu da iptal etmiş oldu.
Balyoz davasında 3 üyeli mahkeme heyeti, MHP’den milletvekili seçilen Engin Alan’ın tahliyesini oybirliğiyle reddederek yüzbinlerce seçmenin oyunu hiçe saydı.
Zaten Ergenekon davasına bakan mahkeme heyetinin 3 üyesinden 2’si de CHP’den milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’a oy veren yüzbinlerce seçmeni saymadı.
Hani demokrasi seçimdi, sandıktı, oydu, halkın iradesiydi?
Milletin oyunu hiçe sayıp seçtiği vekili Meclis’e göndermeyen bu kurumsal hegemonya, üç beş kişinin sübjektif takdiri neyin nesi?
Zaten yüzde 10 seçim barajı da demokrasi değil. AKP iktidarının dokuz yıldır indirmediği bu barajı, hiçbir partinin gösteremediği bir özveri ve inançla çalışıp bağımsız adaylarla aşan BDP, davasına hak verir ya da vermezsiniz, ama bence şu anda en tutarlı partidir. Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin iptali sonucu TBMM’yi boykot kararı hem haklı, hem de saygındır.
Türkiye’de halen gerçekten muhalefet yapan tek bir parti var, o da BDP.
Girme şu alçakların hizmetine, konma sinek gibi pislik üstüne. İki günde bir somun ye, ne olur! Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
ÖMER HAYYAM

(Cumhuriyet 26.06.2011)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2599