Darbe!

~ 17.08.2015, Enver AYSEVER ~

“İkinci bir emre kadar sokağa çıkmak yasak…”

Bir gün kalkarsınız ve artık yaşadığınız şehir size yabancıdır; gökyüzü başka görünür pencereden, postal kokusu siner soluduğunuz havaya. İşittiğiniz yüksek perdeden gelen sert ve yıkıcı seslerdir sadece. Ne güz, ne bahar fark etmez, özgürlüğün prangalandığı zaman hava hep karanlıktır. Sizin adınıza ağzından kan dökülen, irin akan adamlar; o gürültülü, ürkütücü, vicdanını yitirmiş mahlûklar konuşmaya başlar! Doğrusu ‘söz’ yitik, ‘anlam’ kayıp haldedir. Darbe sabahına uyanmak istemez insan ama… Uyku biter, sanrılı gün başlar…

Darbenin bir tarihi olmaz. Zaman akmaz, öylece durur. Saatler ilerlemek için zembereğini patlatır da, olmaz. Demir parmaklıklar ardında işkenceciler son sigaralarını içip, tutsakları bekler gamsız. Kurulur darağaçları sıra sıra... Radyodan hep aynı ses yükselir, bitmez tükenmez bir tekrar, hep birlikte ahmaklaşır insanlar…

Darbe zamansızdır… Kiminin ilk gençliğini çalar, kiminin evladını toprağa taşır… Kimi çocukluğunu gömer o karanlığa; kimi sessiz, soluksuz kalır, yutar dilini, kör eder gözlerini… Bir elinde bayrak, bir elinde kutsal kitap meydanlara düşer zalim. Ve her diktatörün uyuşmuş, onu alkışlayan halkı mutlaka bulunur… Yoksa yaratılır… Vicdan kurutulur…

Birbirine kuşkuyla bakar önce insanlar; ardından gammazlamaya başlar biri, diğerini… Sonra güzellemeler yazılmaya başlanır zalime ve büyük cinayete ortaklar bulunur… Olmayan, hamaset dolu bir tarih uydurulur… Yazıcıları özel kurgular, özenle; zalimin, katilin düzenine uygun metinleri… Babasına tecavüzü seyreden bir çocuk kanlı gözyaşı döker, idam sehpasına çıkan genç adamın düşünde anası vardır ve o gün vurulmuş kuşlar zamanıdır… Herkes o büyük, korkutucu sağırlık içinde suç ortaklığına rıza gösterir…

Birdenbire oldu sanılır her şey; kalabalıklar yanılgıya hazır, bencillikte mahir, çıkarcı ve korkaktır aslında. O tek adamın, diktatörün ağzından dökülen; küfürdür, emirdir, kandır… Hukukunu koyar kendince. Ne vicdanın terazisi kalır, ne bilimin gösterdiği yön… İnsanın nefes alma hakkı bile emirle verilir, alınır… Yiğit sanılanlar korkak, mert bilinen pusudadır artık. Ve o zalim, eli çocuk kanıyla yıkanmışa boyun eğer milyonlar… Bir kişi için, herkes… Küçülür, kaybolur boylu poslu adamlar…

Çoktan kurgu yapılmıştır, şaşar ahali olan bitene, Önce kardeş kardeşe kuşkuyla bakar; kim namazında niyazında sorguya çekilir; kimin dini imanı vardır pazara çıkar; o güne dek kırk millet birlikte yer içerken, komşu komşunun kuyusunu kazar… Artık kiminin evi işaretli, kiminin banka hesabı şişkindir; yollar ayrılmıştır da, ahali başına geleni aniden oldu sanır.

Yoksulun yazgısı olur, tanrısı, milleti; çorbası kaynasa yeter ona, soru sormak yasaktır zaten ve köle olduğunu bilmesin diye mekteplerde gevezelik edilir sadece; ‘iyi yurttaşlar’ olur herkes… Oysa o tek başına yürüyendir ‘geleceksiz’ olduğunu söyleyen emekçiye/yoksula; taşlanır, vurulur, boğulur sesi… Yarasına kendi merhem olup, ayağa kalkmak ister o yalnız kişi; o sancı bitmez yüreğinde! Ah işte, o halk, nedense zalime kardaş olur da; bir başına yürüyene, iktidar koltuğuna yapışmış padişaha başkaldırana yoldaş olmaz…

Her diktatör, zalimliğini sürdürmek için düşman bulur kendine. Oysa o “umudun düşmanı”dır… Ne insanı sever, ne doğayı, hayvanı… Aynasında kendini görür ve çılgınca, manyakça sever; seçildiğine inanır, kutsal sayar suretini… “Aysız gecelerde olur ne olursa”, karanlık koridorda boynunu ipe uzatan korkaklar görünür ve hepsinin kafasını ezerek o kalın derili ayağıyla yürür diktatör. Aynı ritim tekrarlanır; rap rap rap… Ağaçlardan bir bir çocuk cesetleri dökülür… Ölü çocuklar mevsimi başlar…

İkinci bir emre dek soluk almak yasak; sevdalanmak, gülmek, ağlamak, dostluk… Bu emri ya diktatör verir, ya vicdan… Vicdan verirse bu emri; haykırırsın, dövüşürsün, başını kaldırıp dimdik yürürsün bildiğin yolda ve boyun eğmezsin zalimin zulmüne… Yok, eğer zalimin emri karşısında titrer, kaçarsan adım adım geri; her gün kan kusar, kahrından ölürsün… Kimse bilmese bile, sen bilirsin alçaklık ettiğini…

Bizim buralarda darbe sabahına çok uyandık. Suyumuz çalındı, havamız kirletildi… Ve ayrıldı yollarımız çoktan beri… Kimimiz boyun eğdi, kimimiz direndi…

 

Birgün

 

Enver AYSEVER | Tüm Yazıları
Hits: 1069