Emir Hazretleri

~ 22.12.2014, Hüsnü MAHALLİ ~

Katar'ın genç Emiri Temim Cuma günü Ankara'daydı.
Sonra Çukurova Grubu'nun sahibi olduğu ancak TMSF'nin iki yıl önce el koyduğu Digi-Türk'ün Emir Hazretlerine satılacağı söylendi.
Emir ve öncesinde babası gittikleri her yerde bir şeyleri ve birilerini satın almaya çok meraklılar. Arap medyasına bakılırsa Katarlıların Türkiye'de milyarlarca dolarlık yatırım ve işleri var.
Bazıları kara bazıları ise ak.
Sabah gazetesi TMSF'den alındığında Katarlılar para vermişti.
Ama her ne hikmetse AKP iktidarı 7 yıldır El-Cezire'nin Türkçe yayınına izin vermiyor.
Katar Emiri 2022 Dünya Kupası'nı ülkesinde düzenlemek için FİFA yöneticilerine bile rüşvet  vermişti. Emir Hazretleri ülkede çalışan yabancılara para dağıtarak lig maçlarına seyirci taşıyormuş. FİFA'ya 'Bakın bizim insanlarımız spora çok meraklı' palavrasını yutturmak için. Çünkü nüfusu 300 bin civarında olan ülkede 700 bin yabancı var.
Ülke dünyanın en zengin doğal gaz kaynaklarına sahip ve Emir Hazretlerinin yıllık geliri yaklaşık 160 milyar dolar. Ülkenin en büyük silahı bir milyar dolar bütçesi ile El-Cezire televizyonu. 'Arap Baharı' sürecinde kanal tam olarak bir CİA-Mossad operasyon merkezi gibi çalıştı, çalışıyor.
Bu süreç içinde Katar ; Tunus, Libya, Mısır, Yemen, Irak, Lübnan, Somali ve en çok Suriye'deki kanlı oyunların baş oyuncusu idi.
Türkiye ve Suudi Arabistan ile birlikte.
Emperyalist ülkeleri hatırlatmaya gerek yok.
3 Temmuz 2013'te Müslüman Kardeş Mursi devrilince Suudiler darbeci Sisi'den yana oldu.
Ama bir hafta öncesinde Genç Temim Amerikalıların de 'yeşil ışığı' ile babası Hamed'e sessiz darbe yaparak evine göndermişti. Nasıl olsa o da babasının oğlu idi. Çünkü Hamed 1995'te babasına darbe yaparak emir olmuş ve Amerikalılar tarafından kutsanmıştı. Bu da normal çünkü Hamed'in babası da 1972'de kral olan amca oğlunu devirmiş ve ülke yönetimini ele geçirmişti.
Ama olsun şimdi genç Emir ve öncesinde babası 'Arap Baharı' sürecinde 'demokrasi ve özgürlük' kahramanlığına soyunmuşlardı. Üstelik 11 bin kilometre karelik ülkelerinde anayasa, parlamento, seçim, özgür basın, sivil toplum örgütleri , kadın-erkek eşitliği ve benzeri tüm kurum ve kavramlar adına hiç bir şey yok iken.
Tabi iki Amerikan askeri üssünü unutmazsak. ABD başta Irak olmak üzere tüm bölge savaşlarını bu üslerden yönetti, yönetiyor.
Bu da yetmiyor. Çünkü Emir Hazretleri Amerikalı dostlarından aldığı telkin, onay ve talimatlar ile Kâide, Taliban, IŞİD, Nusra, El-Şabab, Boko-Haram, Müslüman Kardeşler ve benzeri tüm İslamcı örgütler ile harika ilişkiler kurmuş ve öyle devam ediyor.
Emir Hazretlerinin asla vaz geçmeyeceği dostları da var : İsrailli yöneticiler ve ABD'deki Yahudi lobileri. Emir Hazretleri Katar'ı 6 milyon nüfusu ile dünyaya kafa tutan İsrail gibi bir ülke yapabileceğini hesaplıyor.
Ona göre 'İsrail'in arkasında ABD varsa kendisinin arkasında Osmanlı Türkiye'si var'.
Yanına Türkiye'yi alırsa 'rakip' Suudi Arabistan'ı bile yenebileceğini hesaplıyor.
Rakip çünkü İslam aleminde Vahabi mezhebi ile yönetilen iki ülke var ve bunlar Katar ve Suudi Arabistan.
Tabi IŞİD ve Taliban'ı saymazsak.
Yukarda anlattıklarımla ilgili olarak Arap medyasında her gün bir çok hikaye anlatılıyor.
1740'lı yıllarda kurulan ve Osmanlıya karşı ayaklanan Vahabi mezhebi bugün İslam alemindeki tüm belaların baş ve belki de tek sorumlusudur.
Vahabiliği Katarlı genç Emir'in mi yoksa doksanına merdiven dayamış Suudi Kral Abdullah'ın mı temsil ettiği artık hiç önemli değil. Çünkü Vahabilik İslam dinine verebileceği maksimum zararı verdi, veriyor.
En somut olarak : İslamın siyasallaştırılması ve CİA'nin  emrine verilmesi.
Bu da yetmedi İslam tüm yüce değerlerinden uzaklaştırıldı ve içi boşaltıldı.
İslamın 'yapmayın' dediği her kötülüğü yapanlar 'En hakiki Müslüman biziz' dedi, diyor.
Örneğin Katar Emiri, Suudi Kral, IŞİD lideri Bağdadi, Kaide lideri Zavahiri ve benzer kafa yapısına sahip sevgili dostları.
Böylesi karmaşık bir yapı içinde kendince önemli roller üstlenmeye çalışan 'genç ve yakışıklı' bir Emir'in Papa ve Putin'den sonra Ak Saray'da misafir edilmesi çok ilginç.
Çünkü Emir Hazretleri sıkıntıda.
Çünkü Körfez ülkeleri liderleri iki hafta önce ona' Ya Erdoğan ve Müslüman Kardeşlerden uzaklaşır ve Sisi ile dost olursun ya da bizi düşman bellersin' dedi.
Karanlıkların Prensi Emir Hazretleri için çok zor ve acilen çare bulunmasi gereken bir durum.
Öyle olmazsaydı havaalanında MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından karşılanmaz ve aynı araç ile otele gidilmezdi.

 

 

yurtgazetesi

Hüsnü MAHALLİ | Tüm Yazıları
Hits: 1080