Hepiniz suçlusunuz!

~ 01.12.2014, Attila AŞUT ~
ATTİLA AŞUT

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, Türkiye’nin ilk “türban mahkûmu” olarak, 27 Kasım günü öğrencileri ve meslektaşları tarafından Foça Açık Cezaevi’ne uğurlandı.

Prof. Pekünlü, dava sürecinde YÖK Denetleme Kurulu’nun başlattığı disiplin soruşturması sonucunda görevden alınmış ve emekliye ayrılmıştı. Soruşturma emrini ise, dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya vermişti.

Rennan Hoca’ya bu ceza, türbanlı bir öğrencinin şikâyeti üzerine, “Öğrenim özgürlüğünü engellediği” gerekçesiyle verildi. Suçlama gerçek dışıydı. Kimsenin öğrenim hakkı engellenmemişti. Yalnızca derslere türbanla girmekte direnen bir öğrenci için mevzuat gereği tutanak düzenlenmişti. Ama gücünü AKP iktidarından alan “F Tipi Yargı”, bu basit işlemi, laikliği savunanlara karşı bir “intikam operasyonu”na dönüştürdü! Yüksek yargı kurumlarının çeşitli tarihlerdeki, “Türban dini bir simgedir, laiklik ilkesine aykırıdır, yükseköğretim kurumlarında serbest bırakılamaz” görüşü yok sayılarak, yasaları uygulayan bir öğretim üyesi, skandal bir kararla 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları ve YÖK’ün “Kıyafet Yönetmeliği” yerli yerinde dururken, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, mevzuatın gereklerini yerine getiren bir öğretim üyesine böyle bir ceza kesmesi, aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değildi. Ama daha da vahimi, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin, bu ideolojik mahkûmiyet kararını hukuk süzgecinden geçirmeden onamış olmasıydı.

Prof. Pekünlü’nün böylesine açık bir hukuksuzluk sonucu cezaevine gönderilmesi, “Balyoz” gibi, “Ergenekon” gibi bir AKP-F Tipi “kumpas”ıdır.

Bugün iktidarda olanlar, dün “Rektörler türbana selam duracak!” diyenlerin ardıllarıdır. Erbakan’ın yapamadığını çömezleri başardı ve ülke adım adım İslamofaşist bir karanlığa sürüklendi. Artık “TC Devleti” yoktur, “RTE Cumhuriyeti” vardır ve tüm devlet kurumları AKP iktidarının işgali altındadır. Hatta adında “Milli” sözcüğü bulunan istihbarat örgütleri bile siyasal iktidarın hizmetine sokulmuştur.

Prof. Rennan Pekünlü’ye intikam amacıyla dava açan savcılar; ceza kesen yargıçlar; hükmü onayan Yargıtay üyeleri; haksızlık karşısında ayağa kalkmayan hukuk kurumları; duruma seyirci kalan siyasal partiler; seslerini yükseltmeyen üniversiteler; olayı görmezden gelen medya… Hepiniz, yaşanan bu hukuk skandalından zincirleme sorumlusunuz! Hepiniz suçlusunuz!

Prof. Rennan Pekünlü bu operasyonda “kurban” seçilmiştir. Asıl amaç, AKP iktidarında her biri medreseye dönüştürülen üniversitelerde laikliği savunan bilim insanlarını yıldırmaktır! Ancak, böylesi tertiplerle namuslu akademisyenleri sindirmek olanaklı değildir. Nitekim Sayın Pekünlü, cezaevine girerken bile gerçek bir aydın tavrı sergilemiş, onurlu duruşundan ödün vermeyeceğini şu mesajıyla kanıtlamıştır:

“Yanmak, gökbilimcilerin yazgısıdır. Üzerinde çalıştıkları yıldızlar, gökadalar en soğuk olanından en sıcağına dek yanar; gözlemevleri yanar; iğrenç bir zorlamayla Engizisyon önünde diz çöküp pişmanlığa davet edilirler, yürekleri yanar; kafaları kazınır zindanlara atılırlar, hem kendileri hem de yakınları yanar. Yazgısı yanmak üzerine çizilmiş olan gökbilimciler, bir anlamda üzerinde çalıştıkları cisimlerin yazgısına öykünürler. Ancak bu, bilinçli, kendini ‘tüketici’ bir öykünmedir. Çevresini aydınlatabilmek için kendisini tüketmesi gerektiğini, üzerinde çalıştığı yıldızdan ve kendisine örnek olan ozanından, Nâzım Hikmet’ten öğrenmiştir: Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…
• • •

Dindar nesiller yetiştirme”yi eğitim felsefesinin temel taşı yapan AKP iktidarı, bilime ve aydınlanmaya düşmandır. Hükümet, karşıdevrimci adımlarla Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarını bir bir yok etmeye çalışıyor.

Direneceğiz, karanlığın üstüne üstüne gideceğiz.

Geri adım atmayacağız, boyun eğmeyeceğiz, bu ülkeyi karanlığın askerlerine teslim etmeyeceğiz!

Attila AŞUT | Tüm Yazıları
Hits: 1108