Laiklik Yasaklandı

~ 19.11.2014, Kadir SEV ~

Biri savcılığa dilekçe verdi: Şu adam suç işlememi ısrarla önlemeye çalışıyor dedi. Peki, ne yapıyor diye sordular. Tutanak tutuyor, sınıfın kapısının önünde duruyor, fotoğrafımı çekiyor, bunlar beni huzursuz ediyor diye yanıtladı.

O Adama bunu neden yaptığını sordular: Yasalara uyması gerekiyor dedi. Yetkililer dururken sana mı düştü dediler. Onlar yapmıyor diye yanıtladı. Yetkililere görevini neden yapmadıkları sorulmadı. Suç işleyene mağdur denildi. Adama ise 2 yıl 1 ay ceza verdiler.

O Adam gibi Adama Rennan Pekünlü diyorlar.

Hiç abartım yok. Her şey aynen böyle gerçekleşti. Bakın nasıl.

Tayyip Erdoğan Anayasa’da türbanı yasaklayan bir kural olmadığını söylüyor olsa da bu doğru değil. Laiklik ilkesi Anayasa’da durdukça aykırı olduğunda hiç kuşku yok. İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi Rennan Pekünlü ile ilgili kararında Tayyip Erdoğan gibi düşündüğünü gösterdi: Ben laiklik filan tanımam kişinin eğitim öğretim hakkının engellenip engellenmediğine bakarım dedi, cezayı bastı. Mahkeme, türbanlı kızımıza inandı ve derslere girip girmediğini araştırma gereği bile duymadı. Rennan Pekünlü’nün devam çizelgesine ulaşma çabaları ise Üniversite yönetimince görmezden gelindi. Çizelgeye ulaşıldığında derslere girdiği ortaya çıktı. Üstelik Anayasa Mahkemesi kararları; Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına göre, o kişi derslere zaten alınamazdı. Ama Avrupa’nın burjuva hukuku bir tek paralellerin savaşında işe yarıyor.

İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında daha garip şeyler de yazıyor. Sözgelişi Dünya aleme “yetkisiz tutanak tutmak” diye bir suç armağan ettiler. Bunun da ötesine geçip; “… üniversitede doğrudan mevzuatı uygulama ve disiplini sağlama yönünden herhangi bir şekilde rektör, rektör yardımcılığı gibi…” idari görevlerin yokken nasıl bu işlere karışabilirsin dediler. Ama en önemlisi, Anayasa Mahkemesi Kararlarının geçersizliğini ilan etmeleriydi.

Mahkemenin kararında, Anayasa Mahkemesinin türbanla ilgili kararları zaten doğru değildi deniliyor. Kanun koyucu gibi davranıp özgürlükleri sınırlandıracak kararlar veremezmiş. Madem Anayasa’da yasaklanmıyordu da neden 1989 ve 1991 yıllarında yasada; 2008 yılında ise Anayasada değişiklik yapıldı? Anayasa Mahkemesi bunların hepsini, başta laiklik ilkesi olmak üzere Anayasanın birçok maddesine aykırı bularak iptal etmemiş miydi? Refah ve Fazilet Partileri, türbanın kamuda serbest bırakılması için yaptığı eylemleri nedeniyle kapatılmamış mıydı? Laiklik karşıtı eylemleri nedeniyle 2008 yılında AKP’nin suçlu olduğuna karar verilmemiş miydi?

Yargıtay, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin mahkûmiyet kararını onadı: Yargılama süreci yasaya uygun yürütülmüş, bütün olaylar özleri değiştirilmeksizin sergilenmiş ve tartışılmış. Ortada bozmayı gerektirecek bir durum yokmuş.

Rennan Pekünlü Anayasa Mahkemesine başvurdu. Dedi ki; senin kararlarını uygulamaya çalışmaktan başka ne suçum var? Hiç olmazsa yeniden yargılasınlar. Anayasa Mahkemesi hiç oralı olmadı. Önceki kararlarımın senin yaptıklarınla hiç ilgisi yok, sen eğitim öğretim hakkını engellemişsin, Mahkeme de bu yaptıklarını görev nedeniyle gerçekleştirilen hukuka uygun eylemler olarak değerlendirmemiş dedi.

Anayasada, Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme, yargı organlarını, idari makamları ve herkesi bağlar deniliyor. Anayasa Mahkemesi üyeleri de bireysel başvurulara bakarken bu kararlara uymak zorunda ama onları da bağlamadı. Zaten o kararları da yakında değiştirirler.

Aydınlanmaya savaş açtılar. Karanlık savaşçıları laikliği yasakladı. Bütün bunlar gözümüzün önünde gerçekleşiyor. İzliyoruz. İzlemek, ne de olsa bir eylemdir. Çoğu kişi onu da yapmıyor. Memlekette neler olduğunun farkında bile değiller.

Gün gelip “suçlu ayağa kalk” denildiğinde bir tek O Adam kalkmayacak.

Kadir SEV | Tüm Yazıları
Hits: 1254