Bozdağ'dan 'Yargıtay' Mazereti!

~ 05.05.2014, Utku ÇAKIRÖZER ~

Kumpas’ Sözde Kalıyor 

Mamak Askeri Cezaevi’nde açık görüş sırasında vefat eden Balyoz Davası hükümlüsü Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’in cenaze töreni sırasında, davanın tek sivil sanığı konumundaki eski Havelsan Genel Müdürü Faruk Yarman ile karşılaştık.
Yarman, Silivri’de 26 ay tutuklu kaldıktan sonra, Yargıtay’ın bozma kararı ile tahliye olan isimler arasındaydı.

ABD davet edip dinledi
Özgür kaldıktan sonra, zamanının büyük bölümünü kendisi gibi masum olduklarına inandığı Balyoz sanıklarının yeniden yargılanması çalışmalarına adamış. Hem içeride hem de ABD’de çeşitli konferanslar vererek “davadaki dijital delillerin sahteliği konusunu” kamuoyuna anlatma çabasında. Türkiye’de 30 Mart seçim kampanyası sürerken, Yarman davet üzerine ABD’ye giderek Harvard ve MIT gibi üniversitelerde Balyoz’daki hukuksuzlukları anlattı. ABD resmi makamlarından da ilgi gören Yarman, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na da bir brifing verdi. Önümüzdeki günlerde yeni bir görüşmeler dizisi için tekrar ABD’ye davetli.

Bozdağ ile görüştü
Yarman’ın ABD’deki temasları sonrasında Türkiye’ye dönüşünde temas ettiği isimlerden biri de Adalet Bakanı Bekir Bozdağ oldu. Görüşme 22 Nisan’da gerçekleşti.
Tarih önemli çünkü, Meclis’te Özel Yetkili Mahkemeleri tamamen lağveden kanun değişikliğinin şubat ayındaki görüşmeleri sırasında Balyoz sanıklarının aileleri Bozdağ ile bir görüşme daha yapmıştı. Adalet Bakanı o görüşmede, “Yerel seçim öncesinde Balyoz’da bir gelişme beklemeyin” diyerek yeniden yargılama umutlarını seçim sonrasına bırakmıştı. Yarman’ın görüşmesi, hükümetin seçim sonrasındaki bakışını göstermesi açısından önemliydi.
Başbakan ve kurmayları, hedefe Gülen Cemaati’ni koydukları seçim kampanyası sırasında, Balyoz ve Ergenekon davalarında “kumpas” kurulduğunu açıklamışlar, ancak bu sözlerinin gereğini yerine getirecek şekilde yeniden yargılamanın önünü açmamışlardı. Yeni dönemde hükümetten bir adım gelebilir mi? İşte bu sorunun yanıtı Yarman-Bozdağ görüşmesinde yatıyordu.

‘İtiraz yetkinizi kullanın’
Yarman, 22 Nisan’da Adalet Bakanlığı’nda gerçekleşen görüşmeyle ilgili bize şunları söyledi: “Adalet Bakanı’na özellikle 5 No’lu CD’ye ilişkin son gelişmeler ışığında, Balyoz sanıklarının yeniden yargılanması gerektiğini ilettim. İnsanların suçsuz yere içeride yatırılmasının çok büyük haksızlık olduğunu söyledim. Bakanın ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın ellerinde bozma yetkisi bulunuyor. Bugüne kadar kullanmadıkları bu yetkiyi daha fazla geç kalmadan kullanmaları gerektiğini söyledim.”

Gerekçe hazır: Paralel yapı
Bozdağ, kendisine ait bu yetkiyi neden kullanmadığını da Yarman’a anlatmış. Yarman görüşmenin o bölümünü de şöyle aktardı:
“Adalet Bakanı da aslında içinde bulunduğumuz durumdan rahatsız. Ama kaygıları var. Cemaatin Yargıtay’daki yapılanmasından kaygılılar. En azından bana anlatılan gerekçe o. Bakan bana şöyle dedi: ‘Böyle bir talepte bulunursak dosyanın gideceği yer Yargıtay Dava Daireleri Genel Kurulu. Orada paralel yapı hâkim. Çıkacak karar tamamen siyasi olacaktır. Yani hangi karar hükümetin aleyhine ise o yönde karar çıkacak. Mahkûmiyetlerin onanması hükümete zarar verecekse orada da onarlar. Eğer yargılamayı yenileme kararının hükümete daha çok zarar vereceğini düşünürlerse o zaman da yeniden yargılama derler. Sonucunu kestiremediğimiz bir durum var ortada.’ ”

Son umut Anayasa Mahkemesi
Bozdağ’ın gerekçesine rağmen Yarman talebinde ısrarcı olmuş:
“Ben kendisine davadaki delillerin sahteliği konusunun Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ya da sonrasında bir şekilde Anayasa Mahkemesi’nden döneceğini; bu yüzden o adımı hükümetin atmasının hükümete avantaj sağlayacağını söyledim. Bizi dinleyip dinlemeyeceklerini göreceğiz...”
Bozdağ’ın Faruk Yarman’a aktardığı sözlerinden, hükümetin “Yargıtay’daki cemaat yapılanmasını” gerekçe göstererek yeniden yargılamanın kilidini açmayacağı anlaşılıyor.
Geriye tek yol kalıyor: Anayasa Mahkemesi.
Balyoz hükümlülerinin bireysel başvuruları aylardır yüksek mahkemenin önünde. Artık kararın bir an önce açıklanması için avukatlar ve aileler bugünden itibaren Anayasa Mahkemesi önünde “adalet nöbetine” başlıyor. Başkentte nefesler Balyoz için tutulmuş durumda.

Fişlemenin Kitabı  
CHP Tunceli Milletvekili
ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Hüseyin Aygün Türkiye’de fişle(n)me sorununu tarihsel süreçte ve her yönüyle ele alan çok değerli bir çalışmaya imza attı: “Fişlemenin Kısa Tarihi (Ayrıntı)”. Elimize ulaşan diğer yeni kitaplar ise şunlar:

Yalnız Kitap (um:ag): Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’ndan dostumuz Orhan Tüleylioğlu tarih boyunca kitap düşmanlığına ışık tuttuğu eserinde, her defasında kitabın küllerinden yeniden doğuşunu anlatıyor.
Tanıkların Anılarıyla İsmet İnönü (Doğan): İnönü Ailesi’nden Mustafa Bilgehan’ın derlediği kitapta İsmet Paşa’nın daha önce hiç duymadığımız ders alınacak söz ve davranışları onu tanıyanların ağzından anlatılıyor.
Bir Propaganda Silahı Olarak Basın (Remzi): Eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, dünyada ve tabii ki Türkiye’de halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek için basına uygulanan sansür, baskı ve yönlendirmeleri yazdı.

Erdoğan’a Balyoz Mektubu
Yarman tahliye olduktan sonra Başbakan Erdoğan’a yazdığı bir mektup ile de Balyoz sanıklarının durumunu gündeme getirdi.
Mektubunda şu ifadeler yer alıyor: “Dijital iftiralarla mahkeme eliyle hayatının iki yılı çalınmış, ailesi tarumar olmuş bir masum yurttaş olarak ben tahliye edildim. Adalet benim için 26 ay geç de olsa tecelli etti. Ama sevinemem! Çünkü haklarında adaletin tecelli etmesi gereken, hüküm kararı kesinleşmiş de olsa yüzlerce mahkûmun içinde yok yere hapis yatan daha birçok masum insan olduğu artık gün gibi aşikâr. O mağdurları nasıl unutabiliriz? Bu durumun vahametini haksız yere mahkûm olmuş bir siyasi lider olarak siz iyi bilirsiniz.” 

cumhuriyet

Utku ÇAKIRÖZER | Tüm Yazıları
Hits: 1341