İktidarı aklayan bir muhalefet!

~ 08.02.2014, Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU ~



 

İktidarla ilgili yolsuzluk olayları ayyuka çıkmış durumda. Daha da vahimi, iktidar hem mevcut durumunu temizleyebilmek, hem buzdağının görünmeyen tarafını ortaya çıkartmamak, hem de kurduğu çarkları çevirmek için var gücüyle çalışıyor. Muhalefet sadece eleştiriyor ve seyrediyor.

İktidar, bu süreçte ayağına dolanan her yerdeki kamu görevlilerini bir başka göreve gönderiyor. Cemaatçi yani taraflı olmakla suçladığı bu yapı içindeki kişiler hakkında ise, ilginç biçimde taraflı hareket etmek nedeniyle adli ve disiplin soruşturmaları açılması yoluna da gidilmiyor, o yapı niyeyse yine korunuyor... Bu arada her türlü yasa çıkartılarak, yaptıklarına da kılıf oluşturmaya devam ediyor.

Görünen o ki, 10 yıllık AKP iktidarı, muhalefeti iktidardan uzaklaştırmış ve iktidar olma inançlarını kaybettirmiş. Bu nedenle muhalefet, şunlar yanlış ve ben şunları yapacağım diyemiyor, bir proje ortaya koyamıyor, sadece eleştirmekle kalıyor. Aksini yapabildiğini, iktidarı nerede nasıl engellediğini ortaya koyabilse de herkes görebilse.

Olay anında bakan olan kişilerle ilgili yolsuzluk iddialarının TBMM’de soruşturulabilmesi için en az 55 milletvekilinin, atılı iddiaları açık seçik ortaya koyan bir önerge vermesi yeterli. İddia konularının, görevden kaynaklanan yani görev suçu mu, yoksa kişisel suç mu olduğu konuları da TBMM soruşturma komisyonu tarafından yapılacak soruşturma sonucunda ortaya çıkacak bir konu.

Efendim imza öncesi TBMM’ye fezleke gelmesi gerekiyormuş! Ne fezlekesi! Nerede yazıyor bakanlar için fezleke gerektiği! Halkı, iktidar avutuyor ama, bakıyoruz ki artık muhalefet de avutuyor! Halkı avutan bir muhalefet, iktidar olsa ne yazar!

Defalarca ifade ettiğim gibi, Anayasa 100 ve TBMM İçtüzüğü’nün 107’nci maddelerini okuma yazma bilenlerin okuması yeterli. Durum bu kadar açıkken neden bunlar yaşanıyor!

Düşünün ki bir bakan hakkında savcılıkta hiç evrak yok. Hiç fezleke yok. Öte yandan iddialar ayyuka çıkmış. TBMM’de soruşturma açılabilmesi için ille savcılık dosyası mı lazım. Oysa kurallar diyor ki, bakanlar 55 imza sonrasında TBMM’de kurulacak TBMM Soruşturma Komisyonu tarafından soruşturulur, savcılık tarafından değil. Görüldüğü gibi soruşturmayı TBMM açıyor ve yapıyorsa, savcılık dosyası olsa ne olmasa ne! Savcılıklar, eğer bakanlar hakkında tesadüf ederlerse, TBMM Soruşturma Komisyonu kendilerinden istediği zaman bu evrakı gönderirler ya da TBMM’nin bilgisi yoksa özet olarak TBMM’ye bilgi verirler o kadar...

Milletvekilleri ise TBMM tarafından soruşturulmayıp, savcılıktan gelecek dosya ya da fezlekenin TBMM’de sadece oylanması sonucu tekrar dosya veya fezleke savcılığa dönecek ve yerel yargıda soruşturulacak veya yargılanacakları için, TBMM’ye dosyanın mutlaka yargıdan gelmesi bekleniyor! Oysa bakanlarla ilgili süreci doğrudan TBMM başlatıyor ve süreç TBMM’de yürüyor. Konu hakkında yaşanmış nice nice örnekler de ortada! Bakanlar ve milletvekilleri ile ilgili bu konular nedense karıştırılıyor!

55 milletvekili imza verince ne mi olacak? Konu mutlaka bir ay içinde TBMM genel kurulunda görüşülecek. Şu anda önerge verilmeyip lafla oyalama yolu seçilince bu tartışmalar seçimler sonrasına kalıyor! Her bakan için ayrı önerge verilmesi gerektiğine, hakkında iddia olan beş bakan bulunduğuna göre, bu önergeler verilse, TBMM’nin seçimlere kadar tek gündemi yolsuzluk olacakken, hem bu yapılmıyor, hem de iktidarın kaptı kaçtı yasa çıkarması için zaman ve zemin yaratılıyor.

Önergenin kabulü ve soruşturma açılabilmesi için 276 oy gerekiyor. AKP daha olayı TBMM soruşturmadan, ben bu işleri kapatıyorum diyebilir mi. Toplum önünde bunun sorumluluğunu alabilir mi. Derse ne olur! Bırakın desin, şu tabloda kendi kendini aklayan konumuna düşsün! Ama bu imzaların ortaya çıkması uzayınca, kendini aklamanın altyapısını hazırlıyor. Yasalar çıkarılıyor, bu süreçteki her türlü kamu görevlisi hukuka aykırı hareket etti denilerek yerinden ediliyor. Zaman geçip 55 imza bulunsa bile iktidar, ben kumpası engelledim, o nedenle bakın bunları yaptım diyecek ve kendi kendime kumpas mı yapayım neden aleyhe oy vereyim diyeceği için 276 oy çıkmayıp, soruşturulamadan bu olaylar kapatılacak.

Sıcağı sıcağına 55 imza çıksa, iktidar peşinen kendi kendini aklayamayacak ve TBMM’de soruşturma açılması kararı çıkacak. Kurulacak komisyonda her partiden temsilci olacak. Komisyon dosyaları içine girecek evrak karşısında ise, komisyon raporu TBMM’de görülüp oylanınca mecburen yüce divan olsun ve bu iş yargıda tartışılsın yargıdan kaçırılmasın denilecek. Yoksa her şey ortalığa saçılacak! Yüce divana gidilince de iktidar, bu olaylarla partinin ilgisi yok diyebilmek için, o kişileri partisinden ihraç etmek durumunda kalacak.

Olay bu kadar açık iken, neden 55 imza çıkmaz! Muhalefetin elindeki belediyeler veya muhalefetin seçimde gösterdiği adaylar hakkında da iktidar oturup eski defterleri karıştırıp, buldukları karşısında; siz süreci seçimden önce başlatmayın, yani seçimden önce görüşülecek biçimde 55 imza ile çıkmayın, bizde bunları ortaya dökmeyelim, seçimden sonra ise duruma bakarız mı dedi yoksa. Yolsuzluğun karşısında yolsuzluk kozu! Bu olasılık mevcut duruma uygun değil mi.

Böyle bir tabloda iktidar gitse ne olur, muhalefet iktidar olsa ne olur. Artık hele de tüm partilerin kendi çizgi ve siyasetlerini çöpe atıp, torba parti haline geldiklerini de gözetince.

İktidar ve muhalefet unutmasın ki, hiç kimse onlara teslim değil. Onlardan başka da, demokrasi ve hukuk içinde seçenekler yok değil.

Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1245