Şu TOKİ'nin işleri

~ 31.01.2014, Kadir SEV ~

Bu yazıda Sayıştay raporlarındaki bulgulardan yola çıkarak TOKİ’nin akıl almaz işlerinden söz edeceğim. Önce bir yanlışı düzelterek başlamalıyım: TOKİ, kendisini hâlâ Yüksek Denetleme Kurulu’nun (YDK) denetlediğini sanıyor. Oysa 2010 Yılında yenilenen Sayıştay Yasası ile YDK kaldırıldı, Sayıştay’a bağlandı. Bu nedenle 2009 yılı raporu Sayıştay logosu ile yayımlandı, 2010 yılından bu yana da Sayıştay denetliyor.

TOKİ konut, işyeri, okul, cami yapıyor ama işlevi bunlarla sınırlı değil. Kamu kurumlarının yapım, bakım, onarımını da üslenmeye başladı ve bu uygulaması giderek yaygınlaştırılıyor. Sözgelişi AOÇ topraklarındaki Başbakanlık binası TOKİ aracılığıyla yapılıyor.

Devlet İhale Yasası’nın bütün kuralları TOKİ için geçerli değil. Çeşitli yasalarla öngörülen bağışıklık düzenlemeleri onu, İhale Yasası’nın üzerinde bir yere konumlandırıyor. Söz gelişi, toplu konut projelerinde istim sonradan gelsin deyip, arsa olmadan, zemin etütleri yapılmadan imar ve mülkiyet sorunları çözümlenmeden ihale yapıp işe girişebiliyor; hasılat paylaşımı projelerinde de İhale Yasası kuralları uygulanmıyor. Ayrıca uygulamanın gerektirdiği birçok kuralı kendisi koyabiliyor.

TOKİ’nin bir başka işi daha var: Kendisine bedelsiz olarak verilen Hazine topraklarını satmak. En fazla geliri bu işten elde ediyor. Kendi satsa gene iyi, 2008 yılına değin onu da ihale yoluyla yaptırıyordu. Kendi şirketi olan Emlak Konut Yatırım Ortaklığı’na da Eskidji adlı bir şirket aracılığıyla arsa sattığı ve şirkete 1,7 milyon lira ödenmesi basının diline düşmüştü.

Sayıştay’ın 2012 yılı raporundan öğrendiğimize göre arsa ve arazi satışından, 2007-2012 arasında yaklaşık 9,5 milyar lira gelir elde etmiş, 2013 yılında ise 2,1 milyar hedefliyormuş. Özelleştirme İdaresi ile yarışabilecek bir performansının olduğu anlaşılıyor. Bu sözler abartı değil. Toprak satışından yedi yılda elde ettiği gelir, ülkenin bütün elektrik dağıtım işlerini yürüten 20 TEDAŞ şirketinin toplam satış tutarının yarısına ulaşıyor.

TOKİ harita, proje, kontrollük gibi hizmetleri de doğrudan temin yöntemiyle seçtiği şirketlere yaptırıyor. 2012 yılında bu işler için 67,7 milyon lira ödenmiş. Ama işlerin pek de düzgün yürümediği anlaşılıyor. Raporda çok sayıda örnek yer alıyor. Sözgelişi ilköğretim okulu, hastane ya da konut yapmak üzere ihale yapılıyor. İhaleyi kazanan yüklenici gidip bakıyor ki üzerinde spor salonu, okul inşaatı var ve sağlık meslek lisesi yapılması için çalışmalar yürütülüyor. Dere yatağı, fay hattı, doğal gaz dağıtım merkezi ya da başkalarının arsaları üzerine konut yapmaya kalkışılan örneklerle bile karşılaşıyorsunuz. Böyle durumlarda ya sözleşme iptal edilip yükleniciye tazminat ödeniyor ya da revize edilerek ek süreler ve iş artışı veriliyor. Raporda, “ihale yapılmadan önce şöyle bir bakılsaydı, 2012 yılında onaylanan 167 süre uzatım kararının 106’sına gerek kalmazdı” deniliyor.

Projenin revize edilmesi çoğu kez iş artışına yol açıyor. Kurumun bu konudaki özensizliği de dikkat çekiyor. İş artışının parasal tutarı genellikle iş bittikten sonra hesaplanıyormuş. Böyle olunca da İhale Yasası’nın öngördüğü sınırların aşılıp aşılmadığı anlaşılamıyor.

Süre uzatımı verilmesinin İdareye yükü ise oldukça ağır. Konutlar zamanında teslim edilmediği için aleyhine 20 bin 682 dava açılmış ve Temmuz 2013 ayına değin 117,8 milyon lira tazminat ödemek zorunda kalmış.

Konutların süresinde bitirilememesinin bir nedeni de gecikme cezalarının düşük oluşu. Düşük demek bile hafif kalıyor. Günlük gecikme olarak 6,36 TL, 16 TL, 22 TL gibi tutarlar belirlendiğini görüyorsunuz. Rapordan bir örnek vereyim: Niksar Sevgi evi inşaatı için günlük 36 (otuz altı) kuruş gecikme cezası belirlenmiş. Yüklenicisi 222 gün gecikmiş, 79,92 lira ödeyip kurtulmuş.

Yapıların kontrol hizmetinin de düzenli yürütülemediği anlaşılıyor. Denetçiler, yerinde yaptıkları denetimlerde, yüklenicilerin sözleşmede öngörülen sayı ve yeterlikte personel çalıştırmadığını görmüşler. Kurumun teknik elemanları ise en çok 15 günde bir yapı yerlerine gidebiliyormuş. Böyle olunca da çok basit konularda bile fazla ödeme yapılması önlenemiyor. Sözgelişi Başbakanlık binasında yüklenici çelik boru kullanmış ama daha pahalı olan ahşap kalıp bedeli ödenmiş.

Etkili bir denetim yapılmadığı için yüklenicilerin eksik ve kusurlu işlerinin de ortaya çıkarılıp düzelttirilebilmesi olanaksızlaşıyor. Konutlarda oturanların çoğu bu durumdan rahatsızlığını dile getiriyor. TOKİ’nin 2012 yılında yaptığı memnuniyet anketine, oturanların yüzde 72,3’ü kalitesini beğenmedikleri; yüzde 67,4’ü ise kusurlu işlerin düzeltilmediği yanıtını vermiş.

TOKİ lüks konutlar da yapıyor. Bunların bir bölümünün adını nedense Tarımköy koymuşlar. 2009 yılı denetim raporunda, kimi illerdeki Tarımköy projelerinin amacına uygun olmayan bir anlayışla, kent merkezlerine yakın yerlerde adeta villakent görünümüne büründürüldüğü belirtiliyor.

Bu konuya daha sonra yeniden döneceğim.

Kadir SEV | Tüm Yazıları
Hits: 1408