Özgürlüğün 'Anlamsızlık' Boyutu!

~ 12.01.2014, Nihat BEHRAM ~

Türban ‘özgürlük simgesi’ oldu da, ‘anlamsızlık’ neden olmasın? Söylerseniz olur, söyleyin olsun!

Anlamsızlığın ‘özgürlük’ ölçüsü olduğunu söyleyenler, sözgelimi, “şiirin anlamsıza kadar özgür olması”nı şiir için aşama” diye niteleyebiliyorlar! Pek anlaşılır olmasa da söylenen bu, yani onlara göre: ‘anlamsızlık’ bir özgürleşme boyutu! Ona ulaşma: özgürleşmede evrim! Ona ulaşma çabası: özgürlük mücadelesi! Onu kazanmak: özgürlük kazanımı!

Şiir, yaşanan bir şey olmayacak! Ya da, anlamadığınız bir şeyi yaşayacak, anlamadığınız bir şeyi hissedecek, anlamadığınız bir şeyi soluyacaksınız! Belki de, bu görüşü dillendirenler, ‘anlamsızı anlamak’ gibi ‘derin bir felsefi güç’e sahipler de biz anlayamıyoruz? Onların, ‘çok etkileyici, çok derin’ diye tanımladıkları şeyin ‘anlamsızlık katına ulaşmış bir söz’ olduğunu düşünün ve bu durumu anlamaya çalışın! Şaşıracak ne var: ‘tanrı katı’da böyle değil mi!

Anlamsızlık diyoruz, anlaşılmazlık değil’ diyen de var! Böyle söyleyenlere, ‘anlamsız’ı ‘saçmalık’ anlamında mı anlayalım diye sorun, ona da karşı çıkarlar. Eh, ben ‘saçma’ anlamına gelmeyen ‘anlamsız’ın ‘anlaşılmazlık’tan başka bir şey olduğunu nasıl anlayayım? Adam zaten, ‘özgürlük boyutu’nun gereği olarak, sözünün anlaşılmasını istemiyor! Tıpkı türbanlının saçı görünmesin isteği gibi! Üstelik bu yolda, yani anlamsızlığa ulaşmak için özel çaba harcamış! Ötesi: anlamsızı anlamaya çalışmanın bir anlamı mı var? ‘Anlamsızlığı’ şiirde ‘özgürlük’ boyutu olarak tanımlarsanız, özgürlük kavramı, sözgelimi daha anlaşılır olan ‘döneklik, ihanet, sahtekârlık, hilebazlık’ı falan neden kapsamasın? “Şiirin anlamsıza kadar özgür olması” sözü, yine sözgelimi zalimlik, işkencecilik ve benzeri ruh hallerine de ‘özgürlük’ içermez mi? ‘Hayır, anlamsızlık ayrı bir şey; kirli, gayri insani bir şey değil!’ diyenler, anlamsızın böyle anlamlar taşımadığını ya da en azından anlamsızın kirli olmadığını nasıl anlayabiliyorlar?

Anlaşılıyorsa eğer, o anlamsızlık ‘sahte anlamsızlık’tır! Çünkü anlaşılır olmakla ‘boyutsal önemi’ de yitmiştir! ‘Gerçek anlamsız’ asla anlam taşımaz; anlamaya çalışan kendine işkence yapar! ‘Peki ne yapayım?’ diye’ sormayın! Anlamadığım şeyi ne yapacağınızı nasıl anlatayım! Bu konuda anlaşılır söz söylemek de pek anlam taşımaz. ‘Şiir şuur işidir’ diyene gülerler! Hele ki, ‘hissedildikçe derinleşir, derinleştikçe anlamı sonsuzlaşır ve can gibi solunur’ gibi tanımların ve ‘merkezde hayat mı olacak şiir mi’ gibi soruların ‘anlamsız şiir’ taraftarlarınca anlaşılması hiç mümkün değildir. ‘Sanat, gerçeğin yaratıcı ruhla yorumudur’ gibi tanımlardan ise, aman Allah korusun! Bunlar, bilginin sınırlı olduğu ilkel dönemden kalma ‘özgürlük öncesi’ yorumlarıdır!

Kurbanlık koyun’luktan kurtulmak için, her zamankinden daha çok anlamaya ve gerçeği görmeye; acıda sesleşmeye, öfkede sertleşmeye, gizlide netleşmeye gereksinim duyulduğu bir dönemde, ısıtıp yine piyasaya sürdüler: “anlamsıza kadar özgürlük”! Dağlarca’nın böyle bir ‘derdi’ yoktu. Yani şiirinde ‘anlamsıza kadar özgürlük’ boyutu aramak gibi. Onun yoktu da, sanki, O. Rıfat’ın, M. Cevdet’in, A. Arif’in, M. Eloğlu’nun, Külebi’nin, A.İlhan’ın var mıydı? Teorinin sahiplerine göre, şiir bu boyuta 2. Yeni ile ulaşmış! Hadi ordan! T. Uyar, en çok da anlaşılır olmanın ateşiyle doludur. C. Süreya anlaşıldıkça derinleşir.

Sığ ve bir şey ifade etmeyen ama derin ve çok şey ifade ediyormuş edasıyla söylenen havalı sözlerin meraklısı çoktur. Derinlik anlamla doğru orantılıdır, anlamsızlıkla değil. ‘Derin anlamsızlık’ derseniz, ‘zincirlenme özgürlüğü’ gibi bir şey söylemiş olursunuz. Ne anlamsızlık ‘derinlikle’ ne de özgürlük ‘zincirli’ olmakla açıklanabilir. Şiirin büyüklüğü, tıpkı okyanuslar gibi, taşıdığı anlamın derinliğiyle ölçülüdür. Ciddi sanatçı, ‘anlaşılmaz’ olmayı, yapıtını anlamayanın algı eksikliğine (halk deyimiyle cehaletine) bağlar. Zaten zor olan da anlaşılır sanata ulaşmaktır, anlaşılmazlık işin kolayı! Ben daha, ‘özgürlüğün anlaşılmazlık boyutuna erdim’ diyen bir sanatçı görmedim. Hiç mi yok? Tam tersi: anlaşılmaz olmak la övünen ermiş sürüsüne bereket! Ama sanatçı değiller. Müsveddeleri.

__________________________________________

Goethe:

İnsan anlamadığı şeye sahip olamaz!”

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1610