Çocuk cehennemi ülke

~ 16.12.2013, Nazım ALPMAN ~

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi 14 Aralık 2013 Cumartesi günü SALT GALATA’da “İnsan Hakları Panoraması” başlıklı bir sempozyum düzenledi. Türkiye insan hakları açısından “sabıkalı bir ülke” olduğu için medya toplantıya fazla ilgi göstermedi!

Gazete ve televizyon yöneticileri zaten biliyorlar bu meseleleri… İnsanlara işkence yapılmış oluyor, gözaltında çocuklara ve kadınlara tacizlerde bulunuluyor. Bunu yapar devlet memurları ise gayet güzel korunuyor, yargıdan kaçırılıyor, falan filan!..

Yani bildiğimiz mevzular, onun için yeni şeylere bakalım!

Medyanın “aşırı normal” ölçüleri arasında böylesi şeyler vardır. İnsan Hakları Panoraması’na bu yüzden ilgi göstermemelerini anlayışla karşılamak gerekiyor.

Bu sempozyumda anlatılanlar yarın öbür gün Avrupa ülkelerinde raporlara girip de Türkiye’nin önüne yaptırımlar olarak gelince medyamız var gücüyle haykıracaktır:


-İnsan Hakları Rezaleti!

Biz olana ve olaya değil yankısına bakarız. Batıda yankılanıyorsa o zaman haberdir!

Cumartesi günkü oturumda pek değerli sunum yapıldı. Dinleyici sıralarında oturan İnsan hakları alanının abide ismi Akın Birdal en çok Avukat Tülay Bingöl’ü dinlerken not aldı. Çünkü avukat Bingöl, “Çocuğa Yönelik Şiddet” başlıklı bir çalışma ile gelmişti.

Av. Bingöl 2002 ile 2012 yılları arasını mercek altına almıştı. Yani AKP dönemi içi… Bir başka anlatımla “İleri Demokrasi” yıllarında çocuklara neler yapılmıştı?

*2002’de çocuklar için açılmış dava sayısı 11.747 iken, 2012’de bu sayı 100.121’e ulaşmıştı!

*2002’de çocuklara açılan davalarda 2029 mahkumiyet verilmişti. 2012’de ise 32.294 mahkumiyet kararı çıkmıştı!

2013 yılında 85 çocuk terör suçundan, 1916 çocuk da adli suçlar yüzünden çeşitli cezaevlerinde bulunuyorlar.

İzmir Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Şakran Cezaevinde incelemelerde bulunuyor. Hazırlanan rapora göre, çocuklar hortumla dövülüyorlar, kendini jiletleyen çocukların yaralarına tuz basılıyor! Müşahade odasında 105 gün tutulup 5 gün kalmıştır belgesi imzalatılarak çıkartılıyor, 30 gün hiç havalandırma alanına çıkartılmıyorlar!

Bu bilgiler Türkiye’yi karalamak için falan kenar köşelerden çekip alınmış değil. Hepsi Adalet Bakanlığı’nın sitesinde yer alıyor. İsteyen www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik 2012/77.pdf adresinden ulaşabilir!

Böyle bir ülkeye verilecek isim hiç tartışmasız yazının başlığındaki gibidir:


-Çocukların cehennem ülkesi!


Ceylan kadınlar

İnsan Hakları Panoraması sempozyumunda kadınların durumu da tartışıldı. Ama en zalim koşulları 18 yaş altındaki kadınlar yaşıyordu. Avukat Tülay Bingöl bu alanda devletin resmi verileriyle konuşuyordu:

-2013 itibarıyla Türkiye’de her üç kadından biri 18 yaşından önce anne oluyor!

Bu zalimliği kim yapıyor dersiniz bu küçücük kadınlara?

Avukat Bingöl onu da resmi verilere dayanarak açıkladı:

-2011 yılında 20 bin aile, 16 yaşından küçük kızlarını evlendirebilmek için mahkemelere başvurdu!!!

Türkiye’de 181 bin çocuk gelin bulunuyor!

Küçük kadınlar Afrika savanalarındaki yavru ceylanlar gibi, ne yana dönseler onları parçalamak için bir yırtıcı yollarını gözlüyor!


***

Orhan Bursalı soruyor: Havaryu Türkiye?

Sayılar rakamlar olgular genel olarak “sıkıcı” görünürler. Genel bakış açısıyla böyle görünür her şey. O yüzden de rakamlara hakim olanlar daldan dala uçarlar:

-Türkiye dünyanın en şahane ekonomisi oldu!

Bilmediğiniz alandan gelen bu salvo atış karşısında susup oturursunuz. Ama bilenler bunları katiyen yemezler:

-Rakamlarla yalan söyleme sanatına istatistik denir!

Orhan Bursalı da ikincilerin en parlak isimleri arasında bulunuyor. Hem Cumhuriyet yazarı hem de Cumhuriyet Bilim-Teknik Dergisinin Genel Yayın yönetmeni.

Bursalı pek çok köşe yazarının tersine yazılarını toplayarak değil, her şeyi yeni olan bir ekip çalışmasını tek başına tamamlayarak okurlarının karşına geçip soruyor:


“Hey Türkiye Nasılsın?”

Bursalı uluslararası kuruluşların hazırladığı bilimsel raporları, genel kabul gören verileri, yıl sonu toplamları gibi sayısal ölçüleri tek tek inceledikten sonra Türkiye’nin portresini ortaya koyuyor.

Mesela Türkiye Demokrasi ve Özgürlükler açısından “Melez Rejimler” arasına giriyor. Onun bir üstünde Kusurlu Demokrasiler var. Birinci sırada ise Tam demokrasiler bulunuyor.

Haksızlık etmeyelim Türkiye’nin altında yer alan gruptakilere Otoriter Rejimler deniliyor.

Türkiye’nin içinde bulunduğu gruptaki diğer ülkelerden bazıları şöyle: Ukrayna, Uganda, Kamboçya, Mozambik, Kenya, Kırgızistan, Pakistan, Mısır, Moritanya, Madagaskar!

Bu sıralamalar “kafadan atma” değil tabii… The Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından yapılan Demokrasi Endeksi çalışmasına göre bu sonuçlar ortaya çıkıyor.

Kitap en çok muhalefet yapmak için AKP’nin açıklarını arayıp bulamayanlar için, bulunmaz bir kaynak niteliği taşıyor.


 

Nazım ALPMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1771