NEDEN?

~ 14.12.2013, Av. Muazzez ÇÖRTELEK ~

11 Mart 2011’de Japonya’da 9.0 şiddetinde bir deprem oldu; depremin ardından yaşanan felaketlerden biri de Fukişima Nükleer Santralındaki patlama idi. 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen bu felaketin üzerinden neredeyse üç yıl geçti. Üç yılın bitmesine üç aydan az bir süre var. 

Hafızamızı tazeleyelim. Santraldeki patlamadan hemen sonraki bir iki gün içinde Japon hükümeti konu ile ilgili olarak; böyle olaylarda genellikle hükümetlerin benimsedikleri tutumu sergiledi ve olayın ciddiyetini azımsayarak, “radyasyon sızıntısı riskinin az olduğunu, patlama olan nükleer tesisteki reaktörü çevreleyen metal korumanın hasara uğramadığını, tesis çevresinde görülen radyasyon oranında bu birkaç gün içinde artış tespit edilmediğini, hatta santral çevresindeki radyasyon oranının giderek azaldığını, reaktördeki basınç baskısının da gerilediğini” açıkladı. Özetle, hükümet gerçek dışı bir tablo sundu topluma.  Bazı Japon bilim adamları da hükümetin açıklamalarını doğrulayarak tehlikenin korkulacak boyutta olmadığı konusunda güvence verdiler. 

Ama gelecekteki günler hükümet sözcüsünü de bu bilim adamlarını da doğrulamayacaktı. 11 Mart 2011’in üzerinden sadece dört gün geçti, santralde ikinci bir patlama daha oldu. Bir ay sonra aynı hükümet sözcüsü Yukio Edano, tesis etrafında çapı 20 kilometre olarak belirlenmiş olan tahliye alanının 50 km.’ye çıkartılarak genişletilmesine karar verildiğini belirtti. 

 Elli günün sonunda Japonya Başbakanı Naoto Kan, Fukuşima Nükleer Santrali'nde meydana gelen radyasyon sızıntısı nedeniyle Japon halkından özür dilemek zorunda kaldı. 

İlk bir ayın içinde, Japonya’da yapılan nükleer enerji karşıtı gösterilerde Santrali işleten elektrik şirketi TEPCO ile hükümete duyulan güvensizlik dile getirildi. Göstericiler ülkedeki tüm nükleer santrallerin kapatılmasını talep etti. Bu tepkiler üzerine TEPCO, önlerindeki dokuz ayda reaktörlerin soğumuş bir şekilde kapatılacağını öngördüklerini belirterek, Fukuşima Daiiçi nükleer santralindeki krizin tamamen kontrol altına alınacağı dokuz aylık bir yol haritası çıkarttı ve üç ay içinde nükleer radyasyon sızıntısının azalacağını belirtti. Ancak, aradan sadece birkaç gün geçtiği halde santrali işleten TEPCO şirketinin başkanı Masakata Şimizu öfkeli ve tepkili insan topluluğu karşısında eğilerek diz çökerek ve özür dilemekten başka bir şey yapamayacak; kısa süre içinde ise, Tepco’nun sicilinin hiç de parlak olmadığı anlaşılacaktı.

Bu faciadan hemen sonra Türkiye, 19.04.2011 tarihinde düzenlenen, Uluslararası Nükleer Güvenlik ve Çernobil Kazasını Anma Konferansı'na katıldı ve Çernobil nükleer santralinin tamamıyla izole edilebilmesi ve facianın izlerinin silinmesi için 1 milyon dolar bağışta bulundu. 

İki ayın sonunda Japon medyası da Fukuşima'yı sorgulamaya başladı. Dört ay sonra Alman Meclisi, ülkedeki nükleer enerji santrallerinin 2022'ye kadar aşamalı olarak kapatılması planını kabul etti. İsviçre ve Belçika Nükleere rest çekti, 2011’in Ağustos ayında Japonya Başbakanı Naoto Kan görevinden istifa etti.

Birinci yılın sonuna doğru dünya, Çernobil'den sonra meydana gelen en büyük nükleer felaket olan bu olayın Japon hükümeti tarafından 'önemsiz' olarak göstermeye çalıştığını raporladı.  Yine dünya basınında Fukişima’nın,  2011’in sonunda kontrol altına alınmasının mümkün olabileceği belirtildi ve Fukuşima Nükleer Santrali ile çevresinde oluşan “tahribatın tümüyle temizlenmesinin yaklaşık kırk yılı bulabileceği” açıklandı. 

Şimdi hikayenin son aylarda geldiği duruma ve yapılan değerlendirmelerdeki değişikliklere bir göz atalım; çünkü evdeki hesap çarşıda tutmamıştı.


• Bu 2013 yılının ortalarında TEPCO ilk kez, santraldan denize radyoaktif su sızıntısının devam ettiğini kabul etti. Daha sonra ise denize sızan radyasyonun sadece onarım maliyetinin 44 milyar Euro’yu bulmasının beklendiği söylendi. (1-2)

• Japonya Nükleer Enerji Kurumu, Fukuşima Santralinden sızan radyoaktif sızıntının yarattığı tehlike seviyesini uluslararası ölçekte birden üçe çıkardı. (3)

• TEPCO, bu yılın Eylül ayında yüksek derecede radyoaktif 300 ton suyun sızdığını itiraf etti. Japonya'da 2011'de 15 binden fazla kişinin öldüğü deprem ve tsunamide ağır hasar gören Fukuşima Nükleer Santralindeki radyasyon seviyesinin normalden 18 kat daha fazla olduğu açıklandı. Yapılan bu yanlışlığın ölçüm hatasından kaynaklandığı, zira yapılan ölçümde kullanılan cıhazın100 milisevertin üzerini ölçemediği anlaşıldı. Daha hassas ölçüm yapabilen başka bir cihaz, olay yerinde saatte 1800 milisevert ölçüm yaptı.(4)

• Yine 2013 yılının Eylül ayında Japonya’daki 50 nükleer tesisin, yeni güvenlik kurallarına uygun olup olmadıklarının denetlenebilmesi için faaliyetlerini durdurduğu açıklandı. Böylece Japonya, bir süreliğine tamamen nükleersiz kaldı. Dünyanın 3. Nükleer Enerjiye sahip ülkesi şimdi bu enerjiye sahip olmadan enerji ihtiyacını başka kaynaklar ile yürütmekte. Bu ise ayrıca dramatik bir sonuç olarak değerlendirilmektedir. (5)

• Deprem ve tsunaminin ardından üç reaktörünün soğutma sistemlerinin devre dışı kaldığı, reaktörlerin de kısmi olarak eridiği biliniyordu. Bu kez Fukişimanın,  dördüncü reaktöründen de yakıt çubuklarının çıkarılmasına hazırlanıldığı belirtildi. 'Tehlikeli' olarak nitelenen operasyon kapsamında bir yıl süresince 1500 yakıt çubuğunun çıkarılması gerektiği ve milyarlarca dolara mal olacağı belirtiliyor. (6-7)

Sonuç olarak, Fukişima olayı nedeniyle alınması gerekli dersler şu başlıklar altında toplanıyor:  (8) 

~ Öncelikle, Fukuşima kaçıınılmaz bir doğal afetin sonucu değildi:

Japonya dışında yaşayan birçok kişi için deprem ve tsunaminin ard arda yaşanması nedeniyle Fukuşima'nın tekrarlanabilir bir olay olmayacağı, dolayısıyla, bu örnekten bir ders çıkarmanın da mümkün olmadığı sonucuna varılabileceği düşünülebilirdi.  Ancak, artık bu yorumun gerçekçi bulunmadığı belirtiliyor. Zira, 1986 yılında Ukrayna'daki Çernobil nükleer felaketinden sonra da Çernobil’in kötü bir tasarıma sahip olduğu, benzeri bir kazanın Batı'da tasarlanmış reaktörlere sahip olan Japonya'da yaşanmasının söz konusu olmayacağı yolundaki hakim görüşler, bu kaza ve kazanın meydana getirdiği sonuçlar karşısında artık geçerliğini kaybetmişti.

~ Planlama sorunu:

Japonya'nın Nükleer Sanayi Güvenliği Ajansı'ndan pek çok üst düzey bürokratın, kamu görevinden ayrıldıktan sonra nükleer sektörde yüksek ücretli işlere girdikleri, bunun sonucunda kibir, gizlilik ve görmezden gelme kültürü ile aşılanmış bir nükleer sanayinin oluştuğu belirtiliyor.

~ Aşırı güven ve kaza sonrası işlemler:

Halka tesisin güvenli olduğu söylenmişti. Ancak, herhangi bir tahliye planının olmadığı, bir nükleer felaket sonrası temizliğin son derece zor olduğunun kavranmamış olduğu bu olayla bir kez daha anlaşılmıştı.

~ Girilmez bölge sorunu:

Fukuşima vilayetinin büyük bir bölümü sık ormanlık dağlarla kaplı. Çok geniş alanların ise on yıllar boyunca girilmez bölge ilan edilmesi gerekebiliyor. Ne var ki, bu durumlarda bu bölgede yapılabilecekler halen belirsizliğini koruyor.

~  Atıklar ne olacak?

Felaket sonrası temizliğinin büyük miktarlarda atık oluşturduğu biliniyor. Yakındaki dağlarda "geçici" bir atık alanı kurulmuş. Bu alanların gerçekte ne kadar geçici olduğu Japonya hükümetinin cevap veremediği başka bir soru. Atık alanlarındaki radyasyon yavaş yavaş düşecek; 30 yıl içinde bugünkünün yarısı düzeyine ineceği belirtiliyor.

Ama Sezyum 137’nin 90, Stronsiyum’un 300 yıl boyunca tamamen yok olmayacağı herkesin bildiği bir gerçek olarak sırıtıyor.

Bu kısa özet, nükleer teknolojiyi başka ülkelerden alarak değil, doğrudan kendi olanaklarıyla kurma kabiliyetine sahip, ekonomik olarak yıllardır gelişmiş ülkeler arasında konumlanan Japonya gibi bir ülkeden küçük bir kesit.

Akla hemen şu soru geliyor: “Böyle bir felaket Ülkemizde yaşanırsa ne olur, neye mal olur?” Galiba bizden özür bile dilenmez, dilense de ne işe yarar? Kazaların, hem de akla hayale gelmez kazaların her gün yaşandığı ülkemizde Japonya’dan daha iyi önlemleri alacağımızı söylüyoruz öyle mi?

Japonya’nın yaşadığı taptaze bir örnek ortada iken şimdi bu ülke ile bir nükleer santral sözleşmesi imzalama yolunda hızla yürüyoruz. İşin tuhafı, Japon muhalefeti Sinop’a yapılması planlanan nükleer santral projesine henüz onay vermiyor. Muhalefetin onay vermemesinin gerekçeleri arasında ise, nükleer santralin masrafı ve risklerinin olduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre 2011 yılındaki Fukusima felaketinin ardından Japon vekiller ülkelerinin prestijinin benzer bir projede olası felaketlere karşı tekrar zedelenmesini istemiyorlar.(9)

Dünyanın nükleer enerjiden giderek uzaklaştığı ve yeni enerji kaynaklarına yöneldiği bir dönemde, bir kaza sonunda maddi manevi kaybı ve acısı onlarca, hatta yüzlerce yıla kadar uzanacak olan tercihlerde karar kılarken, geleceğimize yatırım yapıldığına inanmak mümkün mü? Kaldı ki, konuya sadece kazalar ve felaketler üzerinden yaklaşmak da doğru değil. Nükleer santrallerin kurulurken ve işletilirken doğurduğu sakıncaları da düşünmek gerekiyor.

İnsanı, doğayı, aslında kısaca insanlığı düşünmek bu kadar mı zor? Peki neden?

Kaynaklar:

(1) Fukuşima'da radyoaktif sızıntı devam ediyor. -  23.07.2013

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7117&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(2) Fukişima Ölüm Saçıyor. Hasarlı Fukuşima nükleer santralinden sızan radyasyon deniz suyuna karıştı. Onarım maliyetinin 44 milyar euroyu bulması bekleniyor. - 31.07.2013

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7125&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(3) Japonya Fukuşima'da tehlike seviyesini yükseltti. - 21.08.2013 

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7143&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(4)  Radyasyon sızıntısı yanlış cihazla ölçülmüş.-  02.09.2013

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7147&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(5) Japonya nükleersiz kaldı. -  15.09.2013

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7153&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(6) Fukuşima'da yakıt çubukları kaldırılıyor. - 07.11.2013

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7193&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(7) Fukuşima'dan yakıt çubukları çıkarılıyor. - 18.11.2013

http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7205&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(8) Fukuşima felaketinden alınacak dersler. - 02.10.2013

 http://www.gezegenimiz.com/NewsDetail.asp?idHaber=7170&KategoriAdi=N%FCkleer%20Santral/Enerji/Kirlilik

(9) Sessiz Kalmak - 28.03.2011- M. Çörtelek

http://yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=564

(10)  Nefes Almak- 25.04.2011- M. Çörtelek

http://yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=692

(11) Aradan Bir Yıl Geçti- 13.03.2012 M.Çörtelek

http://yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=2388

 

Av. Muazzez ÇÖRTELEK | Tüm Yazıları
Hits: 2367