Diyarbakır Rönesansı 3

~ 21.11.2013, Can DÜNDAR ~

Kürtçe kreşte

?Ankara anadilinde eğitimini tartışadursun Diyarbakır dil eğitimini okulöncesine taşımış
Yerel Kürt TV, uyduya çıkıyor
Gün TV, 2001’de kurulmuş.
Türkiye’de Kürtçe yayın yapan ilk kanal olmuşlar.
10 yıl içinde 4 yerel kanal daha kurulmuş. Diğerleri ağırlıkla Türkçe yayın yapıyor. Gün, ağırlıkla Kürtçe...
Yayın Koordinatörü Hasan Alma, “Haber ağırlıklıyız, ama çocuk, kadın, spor programlarına da yer veriyoruz” diyor.
TRT 6 rakip olmamış; izleyici şöyle bir bakıp vazgeçmiş.
“Roj ise, uzaktan stüdyo yayını yapıyor, biz merkezdeyiz” diyorlar.
Diyarbakırlılar genelde haberi yerel kanallardan alıp ulusal kanallardaki dizilere dönüyormuş.
Yerellerin Kürtçe dizi, sitcom vs. çabaları da var ama rekabet gücü zayıf.
Haberde ise RTÜK’ün ağır baskısından şikâyetçiler. 2005’te bir yıl yayın durdurma yemişler. Sürekli yeni davalar açılıyormuş. Ağır para cezaları almışlar.
KCK operasyonunda ilk basılan yer Gün TV bürosu olmuş, Arşivlerine el konmuş. Genel yayın koordinatörleri halen içerde... Lisans başvuruları 8 yıldır reddediliyormuş. Ama bu yıl, “sürecin etkisiyle”, ilk kez kabul görmüş.
Seneye uyduya çıkma hazırlığındalar. Öyle olursa sadece Diyarbakır değil, bütün bölgede, hatta Irak ve Suriye’de de izlenmeyi umuyorlar.
Diyarbakır, hem edebiyatıyla, hem medyasıyla bölgenin çevre ülkelerin antenlerin çevrildiği bir merkez olmayı hedefliyor. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir anlattı:
5.5 yaşına kadar, değil Türkçeyi, Kürtçe dışında bir dil olduğunu bile bilmiyormuş.
5.5 yaşında Diyarbakır’a 11 kilometre uzaklıkta bir köy okuluna başlamış. Türkçeyi orada, biraz da dayak yiye yiye öğrenmiş. Orta sonda, ancak tam yazabilir hale gelmiş.
Yıllar sonra çocukları olunca, anadillerini unutmasınlar diye evde hiç Türkçe konuşmamış onlarla...
Oğlu Mîr Zanyar’la 3.5 yaşına kadar Kürtçe sohbet etmiş. Sonra Zanyar kreşe başlamış ve o günden sonra hiç Kürtçe konuşmaz olmuş. Babasının Kürtçe sorularına Türkçe karşılık veriyormuş.
“Siz olsanız ne hissederdiniz” diye soruyor Baydemir:
“Bizi bölecek denen dil, neredeyse ölecek.”

İki Kürtçe kreş
Şimdi 6.5 yaşında olan Mîr Zanyar’ın yaşadığını Baydemir’in 4 yaşındaki kızı Ranya yaşamamış.
Çünkü Diyarbakır Belediyesi önceki yıl bir “Kürtçe kreş” açtı. Bunu yeni özel kreşler izledi. O kreşlerde Ranya gibi birçok çocuk Kürtçe şarkılar söyleyip oyunlar oynuyor.
Aradaki fark, bu kadar bariz...

10 bin öğrenci
Resmi okullardaki seçmeli Kürtçe dersine ilgi olmamış. Diyarbakır’daki 35 bin öğrenciden sadece 4 bini derse katılmış.
Buna karşın, 2006’da kurulan Diyarbakır Kürt Enstitüsü’nün (Kürdi- Der) açtığı ücretsiz Kürtçe kurslarından 10 bine yakın öğrenci yetişmiş.
Dershane statüsündeki derneğin başkanı Sabahattin Gültekin, 26 yıllık sınıf öğretmeni... Öğleye kadar resmi okulda maaşlı olarak Türkçe dersi veriyor, öğleden sonra dernek binasında gönüllü olarak Kürtçe öğretiyor.
Dernekte 26 sınıf, her sınıfta ortalama 30 öğrenci ve toplamda 140 öğretmen var.
Sınıflar tıka basa dolu. “26 şube de böyle”ymiş. 3 senede sertifika veriyorlarmış. Mezunlar, diğer kurslarda öğretmenlik, panellerde tercümanlık ve film çevirisi gibi işler yapıyor.
“5 arkadaşımız mahkemelerde sırayla tercüme yapıyor. Daha önce devlet para vermiyordu, maaşlarını biz yolluyorduk, artık tercüme paralarını devlet yollayacak” diyor Gültekin...

Çocuklara alfabe
Tabii iş kursla kalmamış, yazı dili materyalleri de oluşmuş.
Yeni başlayanlar için alfabe basılmış.
Kurmançi ve Zaza dillerinde, ilkokul 1’den lise sona kadar tüm branşlar için yardımcı ders kitapları hazırlanıyor.
Ankara, anadilinde eğitimi tartışadursun Diyarbakır, alternatif bir eğitim için epey yol almışa benziyor.

Yayın yönetmeninin odasındaki ibretlik duvar
Diyarbakır’da Kürtçe yayımlanan tek günlük gazete olan Azadiya Welat (“Özgür Ülke”) gazetesinin editörü Çetin Altun’un odasının duvarında Güneydoğu’da öldürülen gazetecilerin fotoğrafları dizili yan yana...
Bu, nasıl bir ortamda gazetecilik yaptıklarını bariz şekilde gösteriyor.
Gazete 1992’de İstanbul’da Musa Anter, Zübeyr Aydar gibi birkaç Kürt aydını tarafından haftalık olarak yayına başlamış.
Kapatıldıkça yeni isimlerle yeniden çıkarılmış.
Azadiya Welat, 1996’da çıkmış. 2003’te merkezini İstanbul’dan Diyarbakır’a taşımış. 9 kez kapatılmış. 2010’da bir gazete çalışanı asılı bulunmuş. Halen 23 çalışanları tutuklu durumda. Bunların ikisi genel yayın yönetmeni... Üç yazıişleri müdürü de 100 yılı aşan ağır cezalar almış. Tablo bu...

Kürtçe mizah dergisi
Son bir yıldır, siyasal yumuşamanın etkisiyle bu tablo değişmeye, ortam rahatlamaya başlamış.
23 ayrı dava ve yeni soruşturmalar sürse de hiç toplatılma kararı çıkmamış.
Eskiden bir yazıişleri müdürü bir ay dayanmazken son müdür, bir yıldır işbaşındaymış.
Gazete 10 bin civarında satıyor.
Bir de haftalık Kürtçe mizah dergisi (“Pine”) denemişler, tirajı gazeteden yüksekmiş ama fazla sürmemiş.
Çetin Altun, “Acılar yüzünden mizah konuşamaz hale geldik” diyor.
Ama barış süreci bunu da değiştirmiş.
5 aydır hapishanedeki siyasi mahkûmlar Golik (“Buzağı”) dergisini çıkarıyor ve mizahın hatırlanacağı yeni dönemi müjdeliyor.

Yasaklı harften doğan dergi
Diyarbakır Eğitim Sen 6 yıldır, Türkçe ve Kürtçe öykü yarışması düzenliyor.
Son yarışmayı kazananların 5’i, cezaevinden öykü gönderenlerdi.
En iyi ilk 3, Gaziantep Cezaevi’nden çıktı.
Nedenini araştırdılar; orada edebiyat üzerine çalışma grupları oluşturulduğunu anladılar.
En iyi öykü konuları, “içerden” sızıyor.
Ve bu durum, 30 yıllık çatışmanın ardından gelecek barışın, edebiyatta yeni bir akım doğuracağını haber veriyor.

Niye W?
Diyarbakır’ın edebiyat dergisi “W”nun bürosundayız.
Derginin sahibi Mehmet Aydın Alökren, dergiyi 2004’te bir grup yazarla birlikte çıkardıklarını anlatıyor.
“W”nun Kürtçe okunuşu “sizin” anlamına geliyor. Kürtçe “Edebiyat” (Weje) sözcüğünün de ilk harfi...
Bir yandan da “W”nun yasak harf olmasına tepki olarak koymuşlar bu ismi...
İlk sayıyı 500 basmışlar.
25. sayıda “Adınız niye W” diye dava açılmış. Tiraj 1500’e çıkmış.
Derginin editörü Ömer Fidan’a göre iki ayda bir çıkan 80 sayfalık “W”, hem kendi okurunu, hem de yazarını, şairini yetiştirmeyi amaçlıyor.
“Yazdıklarınızı yollayın, yayımlayalım” çağrısına 300 eser gönderilmiş.

Baskı kalkınca edebiyat patlayacak
“Yeni Mehmet Uzunlar geliyor mu” sorusunu şöyle cevaplıyor:
“Onu geçen gençler çıkar ama cezaevinden yazdıkları için hâlâ otosansür var. Çatışma bitince, o kuşak cezaevinden çıkınca kendini daha rahat ifade edecek; şiirde, romanda, hikâyede daha fazla sesini duyuracak. Şu ana kadar çatışma ortamı, acıları dile getirmeyi edebi arayışların önüne itiyordu. Yazarlar agresifti. Ortalık durulup da yasak, sansür kalkınca, edebiyat olgunlaşacak; yaşayanlardan damıtılanlar daha soğukkanlılıkla ortaya serilecek. Özellikle öyküde patlama yaşanacak.”

Sürgündekiler hayalperest kaldı
2000’lerde kitap yayıncılığı sıçrama yaşamış. Kürtçe yayın yapan 10’a yakın yayınevi kurulmuş. Daha seçici yayın başlamış.
İlginç bir gözlem de şu:
Son dönemlerde Avrupa’dan gelen edebi eserler azalmış, bu coğrafyanın öyküleri öne çıkmış.
“Sürgündekiler hayalperest kaldılar biraz... Diyarbakır, edebiyatın da merkezi haline geliyor” diyorlar.

Arjen Arî’yi bilen var mı?
Kürt Yazarlar Derneği’nin 135 üyesi var. Uluslararası Kürt-PEN, Almanya’daki merkezini Diyarbakır’a taşımış.
“Peki Türk ve Kürt yazarlar arasında diyalog var mı? Eserler karşılıklı iki dile çevriliyor mu?”
Ne yazık ki Kürtçe eserler, “Türkçe basılırsa o kopyası okunur” diye Türkçede basılmıyormuş.
O yüzden bu coğrafyanın edebiyatının Türk okurla buluşması sorunlu. Bir de psikolojik bariyer var tabii...
Ömer Fidan, Geçen yıl Kürtçenin çok önemli bir şairi olan Arjen Arî’yi kaybettik. Türk basınında küçücük bir haber bile olmadı. Hani kardeştik” diye soruyor.

Yarın: Gündelik hayat: Türkü, tango, yoga   

Can DÜNDAR | Tüm Yazıları
Hits: 1466