Batı Demokrasileri '007 Demokrasisi' Oldu

~ 26.10.2013, Nilgün CERRAHOĞLU ~

Prodi’ yi hatırlarsınız…
Sol ittifak “
Zeytin Ağacı” liderliğinde İtalya’da başbakanlık yapmış; 2000’ler başında AB’nin komisyon başkanı olmuştu.
Romano P
rodi komisyon başkanlığı dönemine ilişkin şimdi özetle şu anısını aktarıyor:
Kudüsün King David otelinde bir sabah kahvaltı ediyorum. (İtalyan enerji devi) EnI’nin başkanı Gian Maria Gros-Pietro’dan bir telefon aldım. Gros-Pietro, ENI adına petrol üreticisi bir ülkenin hükümetinden alınacak bir izin için benden girişimde bulunmamı istedi. Söz konusu ülkede ENI istediği izin için bir ABD şirketi ile yarış halindeydi. (ENI Başkanına) Brüksel’e dönünce gerekeni yapmak için söz verdim. Ancak benim bir şey yapmama gerek kalmadan ENI istediği izni çıkardı. Buraya kadar olanlar normal. Bir kaç hafta sonra ENİ Başkanıyla yaptığımız konuşma büyük tirajlı bir dergide yayınlanınca affaladım. Harfi harfine yayınlanan konuşmamızın yanına ‘Amerikan kaynaklarından aldığımız bilgilerden’ notu konmuştu...”
Prodi; “
AB Komisyon Başkanı” olarak kendisini İsrail’de Mossad’ın izlemiş olduğunu filan ima etmiyor. O dönemin en ileri telekulek sistemi olan “Echelon”a yakalandığını belirtiyor.
Sesim büyük olasılıkla İngiliz ve Amerikalıların ortaklaşa işlettikleri Echelon sisteminde çok önceden kayıtlara geçmişti. Nerede olursam olayım ve hangi telefondan konuşursam konuşayım; burnuma mandal koyup sesimi değiştirerek konuşmaya çalışssam dahi; telekulak anında beni kayda almaktaydı!
Prodi’nin
“AB Komisyon Başkanı” olarak yaklaşık on yıl önce tuzağına düştüğü İngiliz-Amerikan “Echelon” sistemi zamanla işte, internete de uzanarak dal budak sarıp büyüdü ve bugün dünyanın konuştuğu “NSA skandalına” dönüştü.
Skandalın kapsamına girmeyen hiçbir faaliyet yok…
Ağına düşmeyen hiçbir dünya lideri yok…
Tüm önemli ekonomik-finans işlemleri, teknolojik gelişmeler, ticari görüşmeler, siyasi pazarlıklar NSA’nın
“algoritmalara” dönüştürdüğü verilerle telekulak ve internet üzerinden izleniyor; bilgiler NSA olarak bilinen ABD’nin “Ulusal Güvenlik Ajansı” gözetiminde tutuluyor, ABD dışişleri bakanlığı ve Pentagon’un yanı sıra… dünyanın her tarafına yayılmış özel şirketler NSA hesabına taşeronluk yapıyor, yerküreyi Amerikan çıkarları başta olmak üzere “Batı” çıkarlarını koruyan bir “BBG” evine çeviriyordu.
İngiltere’den MI6 ile birlikte Batı’nın önde gelen haberalma şirketleri de NSA’nın bu “
BBG sistemi” ile işbirliği yapıyordu.

Merkel ‘münferit’ değil

NSA skandalı dendiğinde, bunları anlıyoruz.
Skandal yaz başın
da Orwell romanlarına parmak ısırttıran bu dehşetengiz “küresel casusluk programını” ifşa eden Edward Snowden öyküsüyle patlak verdi.
NSA’nın bir taşeron şirketinde çalışan 27 yaşındaki genç Snowden “
BBG sisteminin”, sıradan insanların sıradan bilgilerini de topladığını görünce her sınırın aşıldığını düşünmüş, anayasal haklar ve demokratik özgürlüklerin ihlal edildiğine uyanmış ve Hong Kong’dan Moskova’ya uzanan uzun iltica serüveni sırasında, küresel casusluğu faş etmişti.
Yaz rehavetiyle sönen ve Snowden’ın Rusya’ya yerleşmesiyle unutulmaya yüz tutan NSA skandalı, birdenbire şimdi Merkel’in Amerikan kaynakları tarafından dinlendiğini açıklamasıyla tekrar daha alevlendi.
Bunu “
Guardian” gazetesinde, 35 dünya liderinin de NSA tarafından dinlediği haberi izledi.
Merkel’in dinlenmesi diğer deyişle “
münferit” değildi.
NSA listesindeki tüm liderler, Merkel’e ve vaktiyle Prodi’ye yapıldığı gibi, “
sistemli biçimde” dinlemeye alınmıştı.
Hiç dost düşman ayrımı yapmaksızın, ABD ilgilendiği liderlerin cümlesini birden “
BBG ağına” almıştı.
Brezilya liderleri, İran’a yaptırımlar konusunda ABD’ye meydan okuya
n tavırları nedeniyle BBG’ye takılmışlar…
Fransa’nın zirvesi, ülkenin sahip olduğu yüksek tekonoloji şirketleri yüzünden izleme altına alınmış…
Yıllarca telefonu dinlenen Merkel, Avrupa’nın en güçlü lideri olmak hasebiyle “
büyük gözaltı”ya girmişti…

Köklü ve çok sistemli…

Skandalın ortaya koyduğu en önemli noktalardan biri, “çok köklü ve sistemli olmasının” yanı sıra; yapılan izlemelerin hiçbirinin “11 Eylül tehdidi” ile ilgisinin bulunmamasıydı.
ABD, terörizm bahanesiyle elindeki yüksek teknoloji enformasyon silahını başka deyişle yakın müttefiklerin
e çevirmiş; kendi hegemonyasını pekiştirmek için en yakın müttefiklerinin hükümet ve devlet başkanlarını faka bastırmaktan çekinmemiş, onlara yalan söylemişti.
NSA skandalının son faslının ortaya çıkardığı gerçekler bunlar…
En katı ve kesin gerçek de, Batı demokrasilerinin casus demokrasilerine dönüşmüş olması…
Edward Snowden’ı, Western filmlerinin şe
rifleri gibi avlıyabilmek adına dünyanın altını üstüne getiren ABD’nin neden bu kadar büyük telaşa kapılmış olduğunu şimdi anlıyoruz.

26 Ekim 2013 - Cumhuriyet

Nilgün CERRAHOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1494