FRANSA?DA YEREL SEÇİMLER

~ 24.03.2010, Aydın CINGI ~

21 Mart 2010 Pazar günü Fransa’da kısmi yerel seçimlerin ikinci turu yapıldı. Seçimlerin ilk turunda %46’da kalan katılım oranı 21 Mart’ta %52 olarak gerçekleşti.

Uç sağdaki FN (Ulusal Cephe) oylarını arttırdı. Bu parti, iktidar partisi merkez sağ UMP (Halk Hareketi Birliği)’ne “ödünç” vermiş olduğu oyları geri alma sürecine girmiş gibi görünüyor. Aslında Sarkozy, cumhurbaşkanlığına seçilmeden önce “güvenlik” ve “yabancı göçü” konusunda çok sert bir söylem benimsemişti. Ulusal Cephe’nin siyasal sermayesini elinden alan bu söylemle oylarını kendine kaydırmış olan Sarkozy ve partisi UMP artık o oyları gerçek sahiplerine iade ediyor.

Öte yandan iktidarın, bir süredir, sağından yeni seçmen kazanma umuduyla yoğun biçimde işlediği “ulusal kimlik” konusu da tepki görmüş görünüyor. Üç yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçiminden kısa süre önceye değin eski PS (Sosyalist Parti) genel sekreteri Royal’in danışmanlığını yapmış olup son dakikada Sarkozy kadrosunda yer almış olan Besson’un yönlendirdiği bu girişim, öyle anlaşılıyor ki, ulusal ve uluslararası çevreleri ürküttü. Sarkozy şimdi kabinesinde ufak tefek değişiklikler yapıp yanına kendi partisinin tüm eğilimlerinden birilerini aldı. Son dönemlerde oportünist politikacıların sıklıkla uyguladıkları bir yöntem olan “rekabetin geldiği yerden politikacı transferi” yine uygulanmış oldu; ama bu kez parti içinde. Nitekim Sarkozy, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde potansiyel parti içi rakibi eski başbakan De Villepin taraftarlarından birilerini de yanına alıp bazı reformlara yönelerek “açılım” yapmaya çalışıyor. “Rakipten transfer” ve “sözde açılım” bizlerde de, kuşkusuz ki, çağrışımlar yaratır.

Sol, yani PS + Çevreciler + Sol Cephe (Komünist Parti ve Sol Parti) toplamı bu seçimde oyların %54’ünü alarak, seçimleri, biri dışında tüm bölgelerde kazandı. Bununla birlikte zafer çığlıkları atılmadı. Çünkü, sol, yerel seçimlerde hep daha başarılı olagelmiştir. Nitekim aynı bölgelerde 2004’te düzenlenen yerel seçimlerde de oyların %50’6 kadarını almış olan sol, üç yıl sonraki cumhurbaşkanlığını seçiminde ve genel seçimde başarısız olmuştu. Bu nedenle, 2002’den bu yana iktidardan uzak kalan solcular gelişmelere ihtiyatla yaklaşıyorlar. Bu sonuçlardan, 2012 cumhurbaşkanlığı seçimi için nasıl bir dinamik devşirilebileceğinin hesabını yapıyorlar.

Seçimler, kamuoyu gözünde pek de parlak bir imgeye sahip olmayan PS Genel Sekreteri Martine Aubry’nin konumunu güçlendirdi. Aslında, 2012 seçimi için, cumhurbaşkanı adayı olarak, ondan çok IMF (Uluslararası Para Fonu)’nu yöneten Dominique Strauss Kahn’a umut bağlanıyordu. Bu durumda, PS’nin cumhurbaşkanı adaylığı için yarış biraz daha sert olacak gibi görünüyor.

Bu çerçevede sol, geçmişe bakarak, “tekleşme” değil “birlik” öneriyor. Gerçekten de, Mitterrand,  solun tek cumhurbaşkanı adayı olarak girdiği 1965 ve 1974 seçimlerinde başarılı olamamıştı. Aynı Mitterrand’ın, sol bileşenlerin ilk tura farklı adaylarla katılıp ikinci turda kendisine oy vermesiyle 1981 ve 1988’de cumhurbaşkanlığını kazanmış olduğu anımsanıyor. Adayına, genellikle 2. turda az fire vererek yönelmesini bilegelmiş olan solun şu anda kamuoyu gözündeki itici gücü “dayanışmacı sol” kavramı. 1980’lerin “solun birliği”, 1990’ların “çoğul sol” kavramlarını şimdi dayanışmacı sol anlayışı almışa benziyor.

Aubry yönetimindeki PS, şimdilik, solun geleneksel değerlerini öne çıkarma çabasında. Bu kadar yıllık neoliberal hegemonyaya karşı böyle bir tepki anlaşılabilir niteliktedir. Ancak seçmenin talebi, daha çok, yenileşmeye ve “projeye” dönük. Gözlemciler, bu alanda ise Strauss Kahn’ı daha şanslı görüyorlar. “TNS-Sofres/Logica” araştırma kurumunun yaptığı çok “taze” bir kamuoyu yoklamasına göre Fransız seçmenlerinin %71’i bir siyaset değişikliği talep ediyor; ancak alternatifin ne olduğunu ise göremiyorlar. Bizler için galiba bu olgu da çağrışım yüklü.

Aydın CINGI | Tüm Yazıları
Hits: 2437