Yeni "Aktivizm" algısı aktifleştirilirken!..

~ 26.04.2013, Atilla AKAR ~

Son zamanlarda don lastiği gibi uzatabileceğimiz, her yöne çekebileceğimiz kelimeler giriyor sözcük dağarcığımıza. Üstelik bunlar doğal akışları içinde değil, gündelik siyasal ihtiyaçlara göre yerleşmekte dilimize. Alıştığımız kavramlar gündemden düşerken sindirmekte zorlandığımız yenileri geliyor yerine. Sahneye uygun yeni tiratlar atılıyor!

Öte yandan “Alt tarafı bir kavram” diye düşünmeyin. Çünkü olaylara bakışımızı, yaklaşımımızı ve “Halet-i ruhiye” mizi o kavramlar belirliyor. Yani bir olguyu nasıl kavramlaştırsanız o şeyi öyle görürsünüz. Aslında kavramlar yön veriyor hayatımıza. Zihnimizle oynamanın bir biçimi yani!

Neyse efendim; son Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ‘nin genel kurulunda kurumun aldığı en önemli kararlardan birisi de PKK ile ilgili “Terörist” değil “Aktivist” denmesi oldu. (Aslında daha önce ilk olarak Paris’te öldürülen PKK’lı Sakine Cansız için “Barış aktivisti” tanımı kullanılmıştı!) İçte de estirilen havanın bu yönde olduğu düşünülürse çok da garip değil!

Tabii, aslında bu “Ismarlama” yaklaşım duruma hiç uymuyor. Çünkü “Aktivizm” (Eylemcilik) denilince ve kavramın genel algılanışı düşünüldüğünde aklımıza başka şeyler geliyor. Aktivizm toplumsal, siyasal, kültürel, çevresel, vb. amaçlarla yapılan her tür barışçı, demokratik ve muhalif eylemin ortak adı oluyor. Bir ürünü boykot etmekten tutun, herhangi bir olaya gösterilen duyarlılık, kentsel bozulmaya karşı çıkma, insan hakları, kadın hakları, işkenceye karşı imza toplama, yürüyüş ve benzeri eylemlerde bulunma vb. türünden geniş bir “Yelpaze”yi kapsıyor.

Aynı şekilde insanları “Vejetaryenliğe” (Etyemezlik), “Nudizm”e (Çıplakçılık) çağırmak ya da bu yönde aktivitede bulunmak da aynı anlama geliyor. Örneğin Hayvan Hakları örgütü PETA ya da muhtelif eylemlerde bulunan FEMEN Grubu aynı içerikte değerlendirilebilir. Hepsi de “Sivil yurttaş inisiyatifi” ya da “Sivil itaatsizlik” kapsamında ele alınabilecek çabalar. Çok çeşitli mahiyetteler ve hemen her konunun bir “Aktivist”i var!

Dolayısıyla “Aktivizm” denilince aklımıza gelen ilk şey silahlar, patlayan bombalar, ölen insanlar olmuyor. Hatta hiç olmuyor. (Dünyada 40 bin insanın ölümüne sebep olmuş bir “Aktivizm” türü gösteremezsiniz!) Bu tür hareketler polis müdahaleleri esnasında ara sıra şiddetli ve çatışmalı eylemlere dönüşse bile sonuçta “Terörist” kategorisinde tanımlanabilir durumlar değil. Şiddet en fazla tamamıyla konjonktürel, tali ve minimal bir unsur olabiliyor.

Demek ki PKK için “Aktivist” tanımının kullanılması “Zorlama” olması bir yana gerçeklerle de uyuşmamaktadır. Bu bir “Makyaj kavram”, bir “Perdeleme operasyonu” olarak gündeme getirilmektedir. (Siz bakmayın AKP’nin karşı çıkıyormuş gibi yapmasına. Yakında kelimeyi en çok onlar benimseyecektir!) Böylelikle fiili bir durum “Yapıştırma” bir kelime uydurularak “Yumuşatılma” yoluna gidiliyor. Bir tür “Zihinsel hokus pokus” yapılıyor!

Unutmayın; Batı her zaman ikiyüzlüdür. Örneğin El Kaide benzeri bir grup batı kentlerinde uçaklar çarptırsa, bombalar patlatsa, insanlar öldürse “Terörist” mi derler ya da “İslami aktivist” mi? Yahut ne bileyim düne kadar İngiltere İRA’ya, İspanya ETA’ya, Fransa Korsika’daki FLNC’ye “Terörist” mi yoksa “Aktivist” mi diyordu?

Bakalım önümüzdeki süreçte kim bilir daha hangi kavramları eğip bükerek aktifleştirecekler?..

(Yurt Gazetesi)

Atilla AKAR | Tüm Yazıları
Hits: 1262