Tüm yurtta, KKTC'de ve dış temsilciliklerde...

~ 20.03.2013, L. Doğan TILIÇ ~

Nevruz bayramı yüz binlerce Kürt yurttaşımızın katılımıyla, yakılan ateşler, halk dansları ve konserler eşliğinde, tüm yurtta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve dış temsilciliklerde kutlanmaya başlandı. Bir hafta sürecek etkinlikler 21 Mart’ta Diyarbakır’da düzenlenecek görkemli bir mitingle noktalanacak.

Yurdun dört bir yanından yükselen coşkuya, bazı yörelerde gölge düşürmeye çalışan Türk milliyetçisi gruplar bu girişimlerinde başarıya ulaşamadılar. Polisimizin yerinde ve başarılı müdahaleleri sayesinde, İstanbul Kazlıçeşme’de toplanan coşkulu kalabalığın meydandan ayrılması sırasında ırkçı bir grubun bıçaklı saldırısında 5 kişinin yaralanması talihsiz olayı dışında, provokatörlerin tüm girişimleri boşa çıkarıldı. 

Erzurum’da birkaç semtte toplanan aşırılıkçı Türkler, Nevruz alanına girmeye çalıştı. Polis, barikatı aşan gruba biber gazıyla müdahale etti. Polisin müdahalesine inanamayan gruptakiler şaşkınlıkla sağa sola kaçıştılar. 

Aşırılıkçı Türkler, polisin kararlı tutumu karşısında, sosyal medya üzerinden kendilerini futbol kulüplerinin taraftarları olarak kamufle ederek, Nevruz kutlamalarına saldırmaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar.

Polis, Sakarya’da biber gazı kullanarak dağıttığı gruptan 50 kişiyi; Kocaeli’de 30 kişiyi gözaltına alırken; Antep’te Gaziantepspor formalı grubu “Vallahi biz siyasi değiliz, taraftarız” yakarmaları üzerine nasihatte bulunarak serbest bıraktı. 

Bu, beceriksizce yazılmış bir Zaytung haberi değil! Hafta sonunda, tam olmasa da, aşağı yukarı bunlar yaşandı. PKK’nin 8 “kamu görevlisi”ni serbest bırakması nasıl yaşanan sürece dönük bir jestse, polisin eski Nevruzlardakinin tam tersi bir çevreyi zapt etmeye çalışması da iktidarın bir jesti olsa gerek.

Aslında, abartılacak bir durum değil. Olması gereken bu! En vasat demokrasilerde bile, polisin bir görevi de yasal mitinglerin, hatta protesto hakkını kullanan toplulukların dışarıdan gelecek saldırılara karşı korunmasıdır. 

 O en vasat demokrasi standardından bile uzak olunduğundan, onlarca insanın öldüğü, yüzlercesinin yaralandığı, binlercesinin tutuklandığı Nevruzları oldu memleketin. Şimdi meydanlarda yüzlercesi görülen bayraklardan birinin görünmesi, bir tek Öcalan posteri ya da Kazlıçeşme’de görünen “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere statü” türünden bir pankart, “Ne özgürlüğü, ne statüsü, lan” söylemli resmi saldırılara yol açıyordu.

Hep böyle olur, inşallah! Polis demokratik protesto hakkını kullananları, yasal mitinglerde toplananları hasım olarak görmekten vazgeçer ve asıl görevinin onları  saldırılardan korumak olduğunu kavrar.

Bu yazı yazılırken, henüz İmralı’dan yeni bir mesaj gelmiş değildi. Ama eli kulağındadır. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de açıkladı zaten; 21 Mart’ta en azından bir eylemsizlik çağrısı olacak. Sonra ya da aynı anda, bir de çekilme çağrısı. Ellerinde silahlarla dağlarla dolaşan PKK’liler, zamanı tartışmalı olsa da, belki yılsonuna kadar sınır dışına çekilmiş olacaklar. 

Bakan’ın şu sözü çok doğru: “Sürecin garantisi yok, ama süreç olmazsa ne olacağının garantisi var.” Daha çok kan, daha çok ölüm!

Daha fazla kan dökülmemesi ve daha fazla ölüm olmaması için atılan her adımı destekleyeceğiz tabii. Bunun başka niyet ve amaçlara bağlanmasına da karşı çıkacağız. Kan sömürüsü üzerine kurulan düzenlere karşı çıkarken, ter sömürüsü üzerine kurulu düzenlere karşı çıkmaktan da vazgeçmeyeceğiz. 

(Birgün)

L. Doğan TILIÇ | Tüm Yazıları
Hits: 1148