Birliktelik

~ 15.03.2013, Ercan YEŞİLYURT ~

Birliktelik, paylaşmayı gerektirir. İnsanlar da diğer canlılar gibi paylaşacakları bir şeyler varsa birlikte olurlar. Hayvan sürüleri, güvenlikleri ve yaşamları için paylaşacakları şeyler olduğu için doğal olarak birlikte hareket ederler. İnsanlar aynı duygu ve düşünceyi, inancı, mekânı, aynı masayı, sevinci, üzüntüyü paylaşayabiliyorsa birlikte olurlar. Aynı dünya görüşünü paylaşan insanların siyasi birliktelikleri meydana gelir. Bu kuşseverler derneği de olur, siyasi bir parti de olur. Aynı yöne gitmenin bile gerekçesidir birliktelik. Halk deyişiyle “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” de durumun sağlamasıdır.
Aşk da, evlilik de, birliktelik de paylaşma isteğinin sonucudur. Zamanı, hayata dair her şeyi, sevinci, acıyı, gelebilecek şeyleri katlanabilecekleri paylaşma sebebidir birliktelik. Eğitim için okulu, sağlık için hastaneyi, ulaşım için çeşitli araçları paylaşmakta sosyal bir zorunluluktur. Sosyal hayattaki birliktelikler gönüllülük değil bir zorunluluktur. Kimsenin kimseyi sevmesi gerekmez, herkes mevcut durumu olduğu gibi kabullenmek zorundadır.
İş siyasi birliğe gelince, durum değişmektedir. Buradaki birliktelik, toplumun ülkenin geleceği ile ilgilidir. Sol açısından bu yolculukta amaca uygun araçların ve bunu gerçekleştirecek nitelikli insanların bir arada olması gerekir. Sosyal ve siyasi olaylarda da teşhis doğru konulursa doğru sonuca ulaşılabilir. Hayatımda hiç karşılaşmadığım yazılarını okuyarak çok şey öğrendiğim, geçmişte görüşlerinin çoğuna katıldığım, birikimi konusunda hiç şüphem olmayan
Ömer Laçiner’in AKP’nin anayasa değişikliği oylamasında hayır diyenler (bizim) için darkafalı dediğini okuyunca cevap vermek istedim.
Laçiner AKP’yi muhafazakâr ve demokrat diye nitelendiriyor. Laçiner’in AKP’nin varlık sebebi, doğuşu ve referanslarını bildiği halde, demokratlığını neye dayandırdığını anlayamıyorum. Muhafazakârlık işi tamam da Milliyet’teki söyleşinin tümünden AKP iktidarının, orduyu sarsmasını, hırpalamasını, demokratlığına dayanak olarak gösteriyor. Demokrasinin bilinçli, örgütlü, talepleri olan, bu yolda çabalayan toplum yapısından çıkacağını bilmesi gerekenlerdendir Laçiner. Eski bir asker olan Laçiner bu ülke sosyalistlerinin darbe talebi, asker aşkı falan olmadığını bilir. Solcuların her darbe sonrasında nasıl eziyet çektiğini, el alışkanlığı olduğu için yine en büyük eziyeti çekeceklerini yani salak olmadıklarını da bilmesi gerekir.
Ayrıca sosyalist hareketi taşımış kuşaklardan yeteri kadar destek görmediklerini söylüyor ve diyor ki,
“O gerici sosyalistler tarafından sosyalist olmamakla itham edildik”. Sosyalistlere gerici dendiğini ilk defa duydum. Bakın Taha Akyol komünist öldürmeyi, her solcuyu komünist saydıkları için her solcuyu katletmeyi marifet sayan MHP geleneğinden geliyor. Genlerine o kadar işlemiş ki, PKK’yi bile suçlarken Stalinist diye ifade ediyor. Sağın entelektüeli kabul ediliyor ve kendisini Çetin Altan havasında görüyor. Tabii bu arada oğlu da Ahmet Altan pozlarında televizyonda boy gösteriyor. İşte Ömer Laçiner, Taha Akyol’la aynı siyasi duruşa düşüyor. Ben bu durumu anlayamıyorum, bu ikilinin hayatın hiçbir dalında, hiçbir mekânda paylaşacakları bir şeyin olduğuna inanmıyorum. Murat Belge de çok şey öğrendiğim birisiydi. Kimse onlara laf söylemeye cesaret edemezdi, edemezdik. Aramızdan, bizim dünyamızdan ayrılmalarının sebebini anlayamıyorum, cahilliğime verin, çok canım acıyor.

(Cumhuriyet)

Ercan YEŞİLYURT | Tüm Yazıları
Hits: 1405