Sinop bir katliamdan kurtuldu

~ 21.02.2013, Nazım ALPMAN ~

Türkiye’nin Karadeniz sahillerindeki en güzel kenti olarak kabul edilen Sinop, değişik dönemlerde yaşadığı kadersizliklerin etkisiyle “unutulmuş” bir belde özelliği taşır.

Onun akıllarda kalan en ünlü markası ise yıllarca cezaevi olarak kullanılmış kalesidir. Cezaevi ile tanınır olmak az şey midir?

Bu güzel kente 18 Şubat 2013 günü az daha büyük bir kara leke sürülmek üzereydi. Dört milletvekili kışkırtılmış bir kalabalık tarafından az daha katledileceklerdi. Bu katliam sosyal medya sayesinde önlenebildi. Çünkü ünlü ve büyük yayın organları, televizyonlar, gazetelerin internet siteleri bu çılgınlığı uzun süre görmezden geldiler.

SİNOP DEĞİL SALDIRGANLAR

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)listelerinden Meclis’e girmiş olan Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) örgütü adına Karadeniz turuna çıkmışlardı. Hem yerel örgütlerle toplantılar yapacaklar hem de yeni gelişmeye başlayan “Barış Süreci” hakkında bilgi verip görüş alacaklardı. Bir gün önce Çorum’da bunu başarmışlar, 18 Şubat Pazartesi günü Sinop’a varmışlardı.

Sinop’a geldiklerinde kentin havasını gerginleştirmek için gece boyu çalışanlar, bütün meydanları ve yolları Türk bayraklarıyla donatmışlardı. Ayrıca Sinop dışından da kente ücretsiz araçlar temin etmişler reaksiyoner kitle oluşturmak için var güçleriyle çalışmışlardı.

Peki bu kentte güvenlik birimleri yok muydu?

Vardı var olmasına karşın ama onların da fikri yapısı kışkırtılmış kitleden farklı değildi. Örneğin Sinop’un emniyet müdürü, çatışma çıkartmak için yapılan hummalı çalışmaları görememişti!!!

LÜTFENCİ KİBAR POLİSLER

Toplantı için önceden kiralanmış salon son anda sözünden caymıştı! Milletvekilleri Öğretmen Evi’ne geçip, bir basın açıklaması yaptıktan sonra programlarını sonlandıracaklardı.

BDP’lilerin Öğretmen Evi’nde olduklarını nereden (?) öğrenmişlerse, gösterici kitle buraya yöneldi. Tesisin kapısında karakol ve trafik polislerinden oluşturulan bir güvenlik hattı konulmuştu.

Bu polisler hem deneyimsizliklerinden hem de öyle dizayn edildiklerinden göstericilere karşı sadece elleriyle müdahale edebiliyorlar, arada sırada da kibarca uyarılarda bulunuyorlardı:

-Arkadaşlar lütfen!

Sanki İngiltere’den gelmiş gibiydiler… Bilindiği üzere İngiltere’de polisler silah taşımazlar!

Türkiye’nin diğer kentlerinde gösterici gördüler mi, üzerlerine adeta saldırarak kalabalıkları bir anda dağıtan ünlü Türk Polisi gitmiş, yerine kendilerini bile korumaktan aciz bir birim gelmişti.

BIRAKIN LİNÇ EDELİM

Bu sırada içerden gelişmeleri izleyen milletvekilleri polislerle göstericilerin şakalaştıklarına tanık oluyorlardı. Göstericiler polisleri ikna sloganları atmaya başladılar:

-Poliiiis PKK’yı ko-ru-maaa!

Öğretmen Evi’nin damına çıkan göstericiler dev bir Türk bayrağı astılar. Milletvekillerinin araçların camlarını kırarak araçları tahrip ettiler. Sıra içerdekilere gelmişti ki, Sırrı Süreyya Önder twitter hesabından durumun vahametini duyurdu:

-Öğretmen Evi’nde kuşatılmış vaziyette bekliyoruz. Polis göstericileri dağıtmıyor. Toplu halde bekliyorlar. Biz de kendi önlemlerimizi aldık!

Sinoplu bir gazeteci arkadaşım bu önlemlerin ne kadar dayanacağından kuşkuluydu:

-Pencerelerin önüne masa sandalye dizdiler. Ama dışarıdakiler saldırırlarsa bunlar engel olmaz!

Asıl engel olması gerekenler, yani güvenlik güçleri ise olağanüstü sakinlikle oldukları yerde duruyorlardı.

 

SİNOP’UN MADIMAK’I OLACAKTI

Tıpkı 1993 Temmuz’un da Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde bekledikleri gibi… Bu abartılı bir benzetme değil. Çünkü Sinop’ta bu şekilde tam 10 saat geçirildi.

Eğer sosyal medyadaki çığlıklar, isyanlar, uyarılar, çağrılar olmasaydı Türkiye’nin yakın tarihine bir kanlı sayfa daha eklenmesi işten bile değildi.

Gelişmeler neden sonra gazetelerin internet sayfalarında yer almaya başladı. Bunu gören televizyonlar popolarını kaldırıp haber yapmaya başladılar. Canlı telefon bağlantıları kurdular.

Bu sırada Sinop’ta yaşananların görüntüleri çoktan internette izlenmeye başlamıştı… Yani görülmeyecek gibi değildi.

Polis de “artık bu olmaz” diyerek devreye girdi, milletvekillerinin hayatlarını koruyacaklarını açıkladılar. Yetkililer olay yerine gelip milletvekilleriyle görüştüler.

Böylece Sinop kurtuldu!

Yoksa Karadeniz’in bu hüzünlü güzel kenti cezaevinin izlerini silmeye yeni başlamışken bir katliam kenti olarak damgalanacaktı!

(Birgün)

Nazım ALPMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1687