Ulus, millet, milliyet, vatan, yurt ve benzerlerinin zemini hakkında uzuuuun bir yazı

~ 09.02.2013, Ali MERT ~

Eğik düzlemdir.

*

İlk uzun yazı bitti. İkincisini azıcık daha uzun tutalım şimdi. Daha önce de birkaç kez yazmıştık zaten. O kadar yeni kitaplar, makaleler, denemeler, akademik ve akademik olmayan metinler ve benzerleri kaleme alınıyor; bu belirleme ya da benzetmeye, anlamlı ve somut katkısı olacak, ondan daha açıklayıcı yepyeni bir şey göremedik pek: “Eğik düzlemdir. Nokta. Net.”

*

Daha da mı uzatalım? Çok az daha. Birazcık. (1)

Bu “milli mesele/milliyetçilik meselesi” eğik bir düzlemde cereyan eder. Alın boş bir kağıt önünüze, eğik bir düzlem çizin üstüne. Çok dik bir dağ olmasına gerek yok, şöyle hafif eğimli bir tepe olsun, kâfi. Eğik bir düzlem olsun yani. Bunun alt tarafına Sisyphos’u ve aşağıdan yukarıya doğru ittirmeye çalıştığı kayayı koymanıza, sonra Sisyhpos’a kayayı ittirte ittirte tepeye ulaştırmanıza, ardından da kayayla birlikte gerisin geri aşağıya yuvarlamanıza falan da hiç gerek yok hani. Artizliğe lüzum yok. Zaten aşağıdan değil yukarıdan başlayacaksınız işe. Ve her şeyden önemlisi: Orada kalacaksınız!..

Eğik düzlemde, en tepede diyelim anti-emperyalizm diye işe başlarsanız ama orada kalmayıp aşağı doğru yuvarlanırsanız, en aşağıdan, ırkçılıktan çıkarsanız.

Hah işte. Burada (eğik düzlemde), aşağıya (ırkçılığa kadar) doğru kaymamak için taa yukarıdayken sağlam bir çapa, bir demir atıp yahut çok sağlam bir kazığa bağlanıp sabitlenmeniz gerekir.

Çivileyin kendinizi dilerseniz, zımbalayın, Japon falan yapıştırın. Ne yaparsanız yapın, eğik düzlemden aşağı doğru kaymayın: “Hem eğik düzlemdir hem de çok, çok kaygan bir zemindir. Nokta. Ünlem.”

*

Ne oldu; öyle eğri büğrü bir düzlemde kendinizi eğreti bir şekilde tutturmaya çalışırsanız, hele hele pritle, mritle yapıştırmaya kalkışırsanız sökülebileceğini fark ettiniz değil mi? Sonra da hooop aşağıya. Cumburlop, bir de bakmışsınız, diğerlerine karşı husumet beslemeye başladınız, hafiften ulusalcı nağmelere doğru geçtiniz değil mi?

İşte böyle yuvarlanıp gitmemek için yapıştırıcıya pek güvenmeyeceksiniz. Gerçekten sağlam kazığa bağlayacaksınız/ bağlanacaksınız. Literatürde eksen denir genelde. Sınıf eksenidir, biiiiir. Yine sınıf ekseniyle, onun uluslararası tezahürüyle ilgili enternasyonalizm eksenidir, ikiiiii. Üçüncüsüne de tekrardan sınıf ekseniyle ilgili kardeşlik diyelim dilerseniz, (post)modern versiyonları için “ötekileştirmeme” de diyebilirsiniz; ne derseniz diyiniz, içine salt insan olmanın kardeşliğinden başlayan, tüm kimlikleri, etnisite, cinsiyet, dil vb. eşit gören saf ve eşitlikçi bir bilinç yerleştirin. “Yok biri ulusal oldu da, öbürü henüz daha milliyet; bakın ama kitapta da böyle yazıyor” falan filan teorik numaralar çevirmenize gerek yok. Ama ustalar “çevirmiş”, “falancalara kabile bile demiş” diye alıntı yarışına girmenize de. Eksende duramazsanız - “eksen kaymaları”nı, büyük sarsıntıları, savaşları, iktidar oyunlarını/taktikleri, güç dengelerini, reel siyasetin zorunluluklarını vb. de bahane edip - çıkarsınız aşağıdan. Başka yolu yok. Eğiktir bu. Ve de çok kaygandır...

*

Son kez yazalım o halde:

Eğik düzlemdir… Bitti…

[email protected]

(1) “Uzunluk” konusundaki esin kaynağımızı da söyleyelim bari. Birgün’den Tarık Günersel’in yazılarının önemlice bir bölümünün, uzuuuun yazma konusunda gerçekten de “esinleyici” ve “cesaret verici” olduğu söylenebilir. Yine Birgün’den arkadaşları, Twitter’ın da kurucusu ya da fikir babası olduğu kanaatindeler ve bunu tweet atarak dile getiriyorlar. Günersel’in yazılarından bir örnek olsun sadece; arkadaşları, haklı değiller mi sizce de: http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1187091474&news_cod...

(SolHaber)

Ali MERT | Tüm Yazıları
Hits: 1365