Kennedy suikastı: "Derin Kırılma" noktası!..

~ 23.11.2012, Atilla AKAR ~

Bugün 22 Kasım 2012.  ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy (JFK)’nin 22 Kasım 1963’te Dallas’ta öldürülmesinin yıldönümü. Böylelikle Kennedy o güne dek öldürülen 4. başkan olarak tarihe geçti.

Suikastın “Tetikçisi” olarak, önce “Komünist” diye yutturulmaya çalışılan, tutmayınca “Deli” denen Lee Harvey Oswald ilan edildi. Onu da striptiz kulübü işleten, mafya mensubu Jack Ruby Emniyet Müdürlüğü çıkışında, kameralar önünde vuracaktı. Ruby de hapiste “Kanserden” öldü. Zaten bu suikastla bir şekilde ilişkili, tanık olmuş tam 47 kişi daha sonra garip kazalar, intiharlar, ani kalp krizleri, vb. sonucu öleceklerdi.

İlk bakışta siyasilere yönelik suikastlardan biri daha işlenmişti. Peki ama bu suikastı diğerlerinden ayıran temel özellik neydi? Öncelikle bir “Devlet içi darbe” idi. Kennedy’nin öldürülmesiyle birlikte yerine gelen eski Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson Kennedy’nin politikalarının tam aksine politikalar izleyecekti. Kennedy, anlaşamadığı Johnson’ı ilk seçimde uzaklaştırmak istiyordu.

Özellikle askeri-sanayi kompleksin, Kennedy’ye kabul ettiremediği ne varsa hepsini imzaladı. Vietnam’a dair Kennedy’nin aksine “Savaşçı” bir çizgi izledi. Onun kurdurduğu “Warren Komisyonu” suikastı araştırmak yerine adeta “Suikastı ve kanıtları örtbas komisyonu” gibi çalıştı. “Üzgün mesai arkadaşı” rolünü de iyi oynadı doğrusu!

Kennedy’nin öldürülmesiyle birlikte “Amerikan derin devleti” kendi içinde bir “Mutasyon” geçirdi. Gücünün sınırlarını seçilmiş bir ABD Başkanı’nı öldürerek sınadı. “Derin yapı” tüm ipleri “Dizginsizce” ele aldı. (O göz dönmesi ile birlikte başkanlığına kesin gözüyle bakılan Senatör Robert Kennedy’yi ve siyahi lider Martin Luther King’i de öldürttü. ) “Önünün açık” ve “Direniş” olmadığını anladı. Zaten genlerinde mevcut bulunan azgınlığı iyice arttı.

Aynı zamanda Kennedy’ye “Domuzlar Körfezi”ndeki tutumunun, kontrgerillacı çeteyi dağıtmasının, Pentagon’a diklenmesinin, General Lemnitzer’in “Northwoods Operasyonu” planını reddetmesinin, CIA Başkanı Allen Dulles’ı görevden almasının, FBI Başkanı Edgar Hoower ile sürtüşmesinin, askeri harcamaları kısmaya, denizaşırı üslerin bazılarını kapatmaya kalkmasının, Vietnam’daki “Danışmanları” geri çekmek istemesinin, silah sanayisine yüz vermemesinin, SSCB ile nükleer dengelerin sınırlandığı bir ortamı arzu etmesinin, siyahi haklarını desteklemesinin, Teksas petrolcülerine vergi indirimini engellemesinin, anti-tekel yasaları gündeme getirmesinin, mafyayı soruşturmasının, İsrail’in “Seçim rüşveti”ni reddetmesinin, “Bedelini” ödetmişlerdi.  Tekrar seçilmesi halinde bu “Çıbanbaşı” kim bilir daha neler yapardı?

Kennedy dosyasına yasak halen yürürlüktedir. Soru şudur; Eğer suikastı Oswald işlediyse bu yasak niyedir ki? Kısaca Kennedy setinin yıkılması ile birlikte ABD’deki “Klik”in hiçbir fren tertibatı kalmadı. Bugün dünyada yaşanan ne varsa Kennedy suikastının 50 yıllık yankısıdır…

NOT 1: Amerikan aydınları o sıra çok kötü bir sınav verdiler. Adı güya “Solcu muhalif”e çıkmış anlı şanlı çoğu isim “Aman komplo teorisi yapmayalım” fobisiyle resmi tezi hemen hiç sorgulamadılar. “Dünya salaklık tarihi”ne altın harflerle geçtiler!

NOT 2: Yönetmenliğini Oliver Stone’un yaptığı ve savcı Jim Garrison’un gözünden (Kevin Costner) suikastın anlatıldığı 1991 yapımı “JFK” filmini halen izlemediyseniz mutlaka izleyin!

(Yurt Gazetesi)

Atilla AKAR | Tüm Yazıları
Hits: 2302