Halkın adaleti ve cehennemin dibi

~ 09.11.2012, Bilge Seçkin ÇETİNKAYA ~

İrlanda'da, eski zamanlarda, adaletsizliğe uğrayanlar adaletsizliğin kaynağı olduğunu düşündükleri kişinin kapısının eşiğine giderler orada açlık grevi yaparlarmış. Zira bu kişi için kapısında birinin açlık çekmesi, açlıktan ölmesi, misafirperverliğin norm olduğu bir toplumda, büyük bir onursuzlukmuş. Yine eski zamanlarda, Hindistan’da, insanlar kendilerine yapılan adaletsizliği zalimlerinin yüzüne çalmak ve insanların vicdanına bir çağrı yapmak için zalimin kapısının önüne gider açlıktan ölmeye yatarlarmış. Şah olsanız, mihrace olsanız, lord olsanız, bey olsanız nafile. Nereye kaçsanız sizi bulurmuş işte halkın adaleti. Ezilenler kanunların kendilerine adalet getirmediğini görebilir. Kendilerine haksızlık yapıldığı adaletsizlik edildiği haklarının çiğnendiği düşünebilir yürekleri öfkeyle dolabilir. Hiçbir kanun adalet duygumuzu onarmaz ve hukuk yalnız sizin hâkimiyetinizin üstünü örtmeye yarayabilir. Kanun önünde eşit ama asla ve kat’a ve gerçekten eşit olamıyoruz diye düşünebilir aklı evvelin biri. İşte o vakit gelip kapınıza dayanırlar. Siz şiddet tekelini elinizde tutmaya gayret ettiğinizden, tonlarca bomba onca uçak varken elinizde onların elindeki çatalı bıçağı bile silah saydığınızdan, ellerinde kalan tek silah canları ile. İşte bu yüzden İrlandalı köylülerin geleneği öyle bir hortlar ki zulüm karşısında, üzerinde güneş batmayan imparatorluk bir tarla kuşunun kanatları ile gölgelenir. Boby Sand bir tarla kuşu olup uçar hala başımızın üstünde.(hayır tabii ki süfrajetleri unutmadım!) Ve Hintli köylülerin geleneği Manipur’un demir leydisi olup dikilir karşımıza. Dün, 7 ekim günü, 12 eylülde başlayan ve belki dünyanın en kalabalık açlık grevlerinin 57. gününde iken, dünyanın en uzun açlık grevi tam tamına 12. yılını tamamladı. Irom Chanu Sharmila tam 12 yıldır Özel Timlerin Kuzey Hindistan’da faaliyet göstermesine izin veren yasanın kaldırılması için açlık grevi yapıyor. O özel timler ki, memleketimize hiç de tanıdık olmayan(!) gözaltında kayıplar, yargısız infazlar, işkenceler ve ölümlerden sorumlu.

Velhasıl kaçacak delik yok. İster bedevi ister deve ol. Kapının önünde bir açlık grevi var. İster üzerinden atla geç, ister üzerine bas geç. Ama o bedenler orada. Ve evin dışında olan herkes durumu bütün açıklığı ile görüyor. Açlık grevini inkar etsen, yok desen, sonra çıkıp açlık grevcilerinin taleplerini tartışırsın kürsüden. Roma hukukundan bu yana en temel hak olan savunma hakkını-tecridin kaldırılması da diyebiliriz buna-avukatlarla görüşmeyi tartışırsın. Öyle çıkıp avukatlarla görüşme meselesini bir kenara koyuyorum diyemezsin. Dersin ama hangi köşeye koyuyorsun bakalım diye sorarlar adama. “Koster bozuk koster bozuk” diye dünyanın en aptal gerekçesi ile gezersin. Akdeniz’e yolladığın Piri Reis teknesi rezaletinin üstüne koster yüzdüremeyen memleket mi bölgesel güç olacakmış diye patlatırlar soruyu. Ben sormam. Keyfin bilir. Zaten senin hep keyfin bilir. Bin senedir yaşadıkları topraklarda bin senedir konuştukları dile bilinmeyen dil diyen mahkemeler varmış ne gam.

Önümüzdeki günler açlık grevlerinin ağır haberleri ile dolu olacak. Eğer çözüm gerçekleşmez ise. Bülent Arınc’ın dizayn edilmiş açıklamalarına, Adalet Bakanı ile yapılan görüşmelere, Cumhurbaşkanının çağrılarına bel bağlamak istiyoruz. İstiyoruz ki, sırtımızda soğuk bir ürperti olarak duran şüpheler giderilsin, 1996’dan 2000’lere yaşadığımız süreçte düşürüldüğümüz tuzaklara düşürülmeyelim. Oyalanmayalım. Oyalanarak taammüden öldürülmeyelim. Her şey çözülecek havası yaratılıp, kamuoyu yatıştırılıp arkasından çözümsüzlük sularına itilmeyelim. Zira cezaevlerinde yaşanacak her ölüm yalnız açlık grevcilerinin ölümleri olmayacak. Bu toplumun ölümü olacak. İçinde yaşadığımız toplumun bir kez daha, hem de bu noktada, bunu kaldıracak, bu vicdansızlığa dayanacak gücü yok. Eğer çözüm değil çözümsüzlük olursa, koster bozuk olmaya devam eder Roma hukukundan bu yana tartışılmayan savunma hakkı tartışılır, avukatlar bir kenara konur ve bin senedir bu topraklar üzerinden konuşulan o dil “bilinmeyen bir dil” olmaya devam eder içinde yaşadığımızdan daha başka ve daha büyük başka bir cehennemde yaşamaya hazırlanın. Zira cehennemin dibi yok.

(Birgün)

Bilge Seçkin ÇETİNKAYA | Tüm Yazıları
Hits: 1679