Asıl Örgüt Kim?

~ 30.09.2012, Mine KIRIKKANAT ~

Çok değil, birkaç gün önce dışarıyı içeriden izliyorduk. Şimdi dışarıdayız. İki yıl mahpusluk bize çok şey öğretti. Tecavüze uğramış bir kadının cinselliği öğrendiği gibi, uçurumdan itilenin yerçekimini öğrendiği gibi hukuku öğrendik. Olanlar bize olması gerekenleri gösterdi.

Gelin size nasıl Silivriye gittiğimizin hikâyesini anlatalım

Tarih 20 Ağustos 2010

Muhafazakâr görüşleri ile bilinen emniyet müdürü Hanefi Avcı, poliste cemaat yapılanmasını anlattığı, Haliçte Yaşayan Simonlar, kitabını çıkardı.

Aradan bir ay geçti. Avcı, 28 Eylülde Marksist-Leninist Devrimci Karargâh Örgütüne yardım ve yataklıkla tutuklandı. 2 gün sonra basın önünde kitabını anlatacaktı. Olmadı.

Yetti mi? Yetmedi Hanefi Avcı içerdeydi ama kitabı hâlâ dışarıdaydı. Sıra kitaba geldi.

29 Eylülde polis televizyondaki tartışma programlarını izlemeye, gazeteleri okumaya başladı. Dikkatle dinledikleriözel yetkili gazeteciler, aynı şeyi söylüyordu: Bu kitabı Hanefi Avcı değil, Ergenekon yazmış olmalı.’

***

İstanbul Emniyeti bu basın dökümleri eşliğinde, 20 Ekimde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bir yazı yazdı: Hanefi Avcının bahse konu kitabının iddia olunan Ergenekon Silahlı Örgütü tarafından bir dezenformasyon faaliyeti kapsamında yazdırılmış olabileceğine dair yayınların da yapıldığı tespit edilmiş olup…’Polis medyada konuşulanlarla bir soruşturma izni istiyordu.Olmaz demeyin. Olur.Savcı, aynı gün soruşturma izni verdi:  Şüphelinin yazmış olduğu Haliçte Yaşayan Simonlar isimli kitabının bu kapsamda incelenmesi, varsa iddia olunan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile arasındaki örgütsel irtibatı ortaya koyacak tüm delillerin toplanması…’Farkındaysanız, metinde bir anlatım bozukluğu var ki, Freudun bilinçaltı tezlerini doğruluyor. Savcı, yazarı Avcının değil, yazdığı kitabın örgütsel bağlantısı olduğunu söylüyor.Kitap tutuklanacakdemiştik. İşte film karesine bu sırada Soner Yalçın giriyor.

Kasım ayında bir cemaat gazetesinde Soner Yalçının Halk TVyi satın alma girişiminde olduğu haberleştirildi. Haber kaynağını bilmiyoruz, ama biz belgelerde ilginç bir rastlantıyla karşılaştık. Neredeyse iki yıldır telefonları çeşitli gerekçelerle dinlenen Yalçının iddianameye giren 286 konuşmasından 285i bu tarihten itibaren anbean raporlanmaya başlıyor.

***

2011 yılının ocak ayında senaryoya Yalçın Küçük giriyor. Küçük, Silivri davalarının sanıklarını milletvekili adayı yapma projesi için siyasi partilerle görüşmelere başlıyor. Telekulak Yalçın Küçükü de anlık takibe alıyor. Sonradan öğrendik ki; aynı günlerde Ahmet Şık polis içindeki cemaat yapılanmasını anlattığı kitabını hazırlıyor. Nedim Şener ise Hrant Dink cinayetinde aynı polislerin ihmalini yazdığı kitapları nedeniyle 30 yıl ile yargılanıyor. 20 Ocak 2011 günü biz, iki Barışın telefonları dinlemeye alınıyor. Soner Yalçının televizyon projesinin aynı günlerde ete kemiğe büründüğünü hatırlatalım. 3 Şubatta Odatv bilgisayarlarına özel hedefli sosyal mühendislik saldırısı, yani virüs gönderme başlıyor, başarısız oluyor. 4 Şubat günü biz Barışlar hakkında mahkeme tarafından e-posta izleme kararı alınıyor. 5 Şubatta yeni takip altına alınan maillere virüs saldırısı gerçekleşiyor. Bu kez başarılı oluyor ve bilgisayarlar ele geçiriliyor. Ve içlerine iddianamede yer alacakdelil dosyalarıyükleniyor. Peki bilgisayarları resmen izleyen polislerin bu sırada virüs saldırısına tanık olmuş olması gerekmez mi? Görmediler diyelim

***

14 Şubat günü Odatvye operasyon yapılıyor. Birbirini ilk defa duruşma salonunda gören sanıkların organize bir şekilde kitap yazdığını, haber yazdığını iddia eden o sözde belgeler, binlerce haber kasetinin ve CDnin, onlarca bilgisayarın içinden hemen bulunuyor. Soner Yalçın televizyon anlaşmasını imzalamasına 3 saat kala içeri alınıyor. Yalçın Küçükün milletvekilliği projesi, Hanefi Avcı ve Ahmet Şıkın kitapları, Odatvnin gazeteciliği, Nedim Şenerin araştırmaları örgüt imalatı sayılıyor. Kırılacak yumurtalar aynı sepete atılıyor. Can alıcı soruyu soralımPolis, Odatv baskınını neye dayanarak yaptı? Ya geldiğinde bütün davaya dayanak olan bilgisayarlar tamirde olsaydı? O zaman ne olacaktı? Pardon mu diyecekti? Dijital belgeleribulacağına nasıl böyle emin oldu? Örgüt olmakla yargılandığı sanıklarla duruşmada tanışan bizlerin sanık olma hikâyesi böyle. Sizce biz mi örgütüz? Yoksa…”

BARIŞ PEHLİVAN ve BARIŞ TERKOĞLU*

*Sızıntı/Wikileakste Ünlü Türkler (Kırmızı Kedi, 2012) kitabının yazarları.

 

‘G’ NOKTASI

Yine uyanmıyasıya uyumuyor musun böyle

Benim nefesim kesilir

Ağrılara mı Erciyeslere mi çıksam

Yoksa artık ALAY EDEN seninle

Şu aydan mı şu yıldızdan mı şu güneşten mi

Söyle nereden şu mezarlıklardan mı

Nereden çıksam da bağırsam

Artık yetişir yetişir

Atatürk gelmez ikide bir

Gelmez kırk yılda bir MİLLETİ KENDİNE İŞ EDİNEN ŞAİR

Sen akarsularına kadar durgun

Şarkılarına kadar mahzun memleketim.

 

SELÂHATTİN ALDEMİR

 

Gerçek, zorbaların kendi görüşlerine taktıkları isimdir.

ALPHONSE KARR

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2114