PKK'yi Şeytanlaştırmak

~ 26.08.2012, Akın OLGUN ~

Gaziantep bombalamasının hemen arkasından teröre dair geliştirilen lanetleme duyarlılığı ucu açık bir şekilde yaygınlaştı. Lanet etmenin bir çözüm olmayacağını söyleyenlerin sesi ise “kucaklaştılar, gülüştüler, sevindiler” propagandası etrafında hiçleştirildi. Barış’a ve barışçıl çözüme dair her ses artık potansiyel olarak yardım ve yatakçı muamelesi görüyor.

İktidar siyasetçilerinin ve ilişiklerinin, bu kanlı eylemi dönüp dolaştırıp KCK operasyonlarının ne kadar isabetli olduğuna dair psikolojik kaynaklama yapmaları ve toplum algısına hücum borusu ile saldırarak nefret dalgasını yaymaları hiç de boşuna değil. İğrenç bir fırsatçılık iştahını kabartmış üstümüze yalan kusuyor. 

Kürt siyasetini, etkin olduğu her alanda susturmak ve etkisiz hale getirerek ezmek için her türlü baskı ve zulmü uygulayanlar kendileri değilmiş gibi yapanlar, demokrasiyi sadece kendi evlerine şenlik bir yönetim biçimi olarak görmeye devam ediyorlar.

Siyaseti tek tip örgütlemenin faturası elbette ki ağır sonuçlar doğuracaktı ve Türkiye bu siyasetin çok ağır bedellerini ödedi. Şimdi yeniden tekrarını yaşıyoruz.

Tüm toplumunu tek tip bir siyasete sıkıştırmak ve bunu yaparken de savaşın tüm korkunç araçlarını devreye sokmak nasıl bir akıldır?

Savaş, herkesi delirtir ve bu delilik kendisine her zaman olağan üstü koşullar adı altında meşruluk yaratır.

Köylüler bombalanır, parçalanmış cesetler katırlara yüklenerek taşınır ve o akıl çıkıp Genelkurmay’ı tebrik eder. Gaz bombalarının hedefine düşen çocuklar can çekişir ve o akıl çıkar, “gazlarımız organiktir” der. Tecavüzcü işkenceciler rütbe ve görev terfisi ile ödüllendirilir buna isyan edenlere o akıl “ Biz bazı medya grupları bunları yazacak diye polisimizi, terörle mücadele etmiş bir arkadaşımızı onlara yedirtmeyiz” diyerek “arkadaş” edindiği işkencecileri korur, kollar. Medya patronlarına açık tehditler savurarak yazarları işinden eder. Komşu ülkelere “ülkemize terör ihraç ediyorlar” diyerek parmak sallar ama öte yandan o akıl, komşu ülkelere özgürlük ve demokrasi götürüyoruz diyerek militanları eğitir, maddi manevi destek sunar ve cepheye sürer. O akıl, Alevileri katillerine tapan sendromlu bir topluluk olarak gösterir ve “cem evleri cümbüş evleri” diyerek mezhepsel zıplamalar yapar. Kürt siyasetin aktörlerinı dinsiz ilan eder ve “terör başını peygamber ilan ettiler” diyerek dini duyguları galeyana getirmekten korkmaz… Liste o kadar uzun ki neresinden tutacağınızı bilemezsiniz. Tuttuğunuz her yer elinizde kalır.

Günlerdir bombalar yağıyor. Bombalanmadık dağ, ova kalmamış. Ölenler omuzlarda taşınıp ailelere teslim ediliyor. Acı metanete sığmıyor, taşıyor. Vatan sağ ya “birkaç Mehmet” teferruat oluveriyor. Akıl yitimi dilleniyor. Herkes savaşçı, herkes komutan olup yüksek perdeden konuşuyor. Mecliste savaş çığırtkanları öldürülen gerillalar için “geberdi diyelim” diyerek teklif sunuyor. Bu arada toprak altına kısa süreli gömülen kara propaganda yeniden hortluyor ve dilleri, teröristlerin Ermeni olduğuna dair bir göndermeyle kılıç, kalkan kuşanıyor. Artık Komünist bir Moskova da yok ama onlar vazgeçmiyor. Örgütün “Stalinist” olduğunu söyleyip siyasetsizliğin gölgesinde Peh Peh leniyorlar.

Entelektüel zekâ yerlerde sürünüyor. Lanetleyelim, tükürelim, vuralım, kıralım, bayrak dikelim tarzı bir fetihçilik ile yağmalanıyor duygular. Kimse ‘‘nereye beyler?’’demiyor, diyemiyor. 30 yıldır savaş uçakları, helikopterler, bomba ve kurşun sesleri altında yaşayan bir halk olduğu ıskalanıyor. Önemsiz bir ayrıntı çünkü…

Onların, evlat acılarına yıllarca “leş” diyen devlet politikası yeniden süzülüyor tepelerinde. “Herkes terörle arasına mesafe koysun” tehdidi bölgenin sosyo kültürel gerçekliğinde tuz buz oluyor, lakin onlar mesafe ile kuşatma yapılacağından pek eminler. Savaş için üretilen bahanelerin yüzde biri barış için üretilse çoktan aşmış olacaktık her şeyi ama olmuyor. Bayramı kana bulayan “caniler, taşeronlar, bebek katilleri” gibi ardı ardına dizilen devlet nakaratları yükseldikçe milli birlik tamam oldu sanılıyor.

“Devlet PKK’yi şeytanlaştırdıkça PKK büyüdü” sözü Abdullah Öcalan’a ait. 30 yıllık sürece baktığınızda bunun sağlamasını görüyorsunuz.

PKK siz bir çözüm modeli üzerinde yürütülen savaş ve çatışmanın bir kazananı olmayacak. Yara derinleşecek. Lanetlemeler milliyetçileşecek ve olan halklara olacak.

Oysa acıyı nereye akıtırsanız oraya yönelir.

(Birgün)

Akın OLGUN | Tüm Yazıları
Hits: 1415