Demokrasi Müslümanlar için "gâvur azabı"ymış, Cemil Çiçek öyle diyor

~ 14.08.2012, Ünal ÖZMEN ~

Geçen haftaki yazımda geveleyerek de olsa AKP'li bakan, milletvekili ve bürokratlara ait ses ve görüntülü kayıtlardan söz etmiş, MİT bizi dinliyor diyen Emine Ülker Tarhan’ı ve CHP yöneticilerini bu kayıtları kamuoyu ile paylaşmaya davet etmiştim. Birkaç okur dışında kimseden bir tepki gelmedi. İlgisizlik “Özel hayatın gizliliğini ihlâl” başlıklı TCK’nın 134. Maddesinde yapılan değişiklikle ilgili olamaz. Çünkü sözünü ettiğim kayıtlar özel hayatla ilgili değil. Eksik toplanmış bakanlar kurulu diyebileceğimiz sayıda bakan, milletvekili ve bürokrat bir arada. Bu kadar insan, yani devlet, ihaleye fesat karıştıran, adam tehdit eden, kişileri yasadışı yollarla dinleyen kısacası suç örgütü gibi faaliyet gösteren bir şirketin mekânında toplaşıp hepimizi, Türkiye'yi ve hatta dünyayı ilgilendiren konuları konuşup karar alıyorsa bunun özel hayatla ne ilgisi olabilir.

Sözünü ettiğim kayıtların, üçüncü yargı paketinden çok önce birçok gazeteci ve politikacıya dağıtımının yapılmış olduğu anlaşılıyor. Kimse açıp da içinde ne var ne yok diye bakmamış. Bir dönem çekim ekibinde bulunduğu anlaşılan bir kişi tarafından bizzat ulaştırılan Soner Yalçın, zamansızlıktan izleyemediğini, ayrıca gizli çekimleri yayımlamamak gibi bir ilkesi olduğundan söz ediyor (Samizdat, s. 304). Bunun üzerine bir de iktidarla mücadelenin onlarınki ile aynı yöntemle yapılmasının doğru olmadığını belirten bir okur mesajı alınca kendimi birden teşhirci gibi hissettim. Hem bir eğitim yazarı olarak pas geçemeyeceğim bunca sıcak konu önümde dururken böyle bir konuya neden girdiğimi de açıklamam gerek.

Ben gazeteci değilim; kasetle falan uğraşmak işim olmadığı gibi bu sayfanın konseptine de uygun değil. Fakat izlemek için zaman sorunu olan birinin havalesiyle sırf merakımı gidermek için oturup defalarca izledim. Merak işte; devlet “Şirket değil istihbarat örgütü" denen bir yerde ne arıyor? Memleketin yeni elitleri ne yiyor, ne içiyor; nasıl eğleniyor; siyaseti nasıl yapıyorlar göreyim dedim. Açıkçası bu merakımı giderdim; onların bizim gibi yiyip, içip, eğlenip, siyaset yapmadığını; fikir tartışması yerine daha çok dedikodudan hoşlandıklarını; AKP’nin sanıldığı kadar homojen olmadığını öğrendim. Fakat en önemlisi hükümetin ekonomik, siyasi ve hukuki kararlarının hangi ortamlarda şekillendiğini görmek oldu. İşte sözünü ettiğim kayıtları özel olmaktan çıkaran da bu.

Ben bu konuda Şamil Tayyar gibi düşünüyorum. Beni yönetenler, benim hayatımı ilgilendiren politikaları kapalı kapılar ardında hem de kirli ilişkiler için düzenlenmiş bir mekânda alıyorsa bunu bilmek isterim. Halk da bilmeli; adaleti sağlasın diye adalet bakanı (Cemil Çiçek), can ve mal güvenliğini sağlasın diye içişleri bakanı (Abdulkadir Aksu), memleketi imar etsin diye bayındırlık ve imar bakanı (Zeki Ergezen), ticari hayatını düzenlesin diye ticaret bakanı (Ali Coşkun), yurdunu savunsun diye milli savunma bakanı (Vecdi Gönül) yaptığı kişilerin gerçekte kim olduklarını. Mesela, demokrasinin mabedi sayılan TBMM’ye başkanlık yapan Cemil Çiçek’in demokrasinin Müslümanlar için gâvur azabı olarak gördüğünü ben bu kayıtları izleyince öğrendim. Bunu bilmem benim açımdan faydalı olmuştur. Çiçek’in yapacağı anayasa kendisine gâvur azabı çektirmeyeceğine göre yeni anayasanın demokratik olmayacağından eminim şimdi! Daha fazla ayrıntı istiyorsanız söyleyemem, utanırım. Fakat aklımda kalan birkaç anekdotu sizinle paylaşabilirim.

***

Abdulkadir Aksu, dönemin (2007) Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun’dan halen Rekabet Kurulu üyesi olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu eski başkan vekili M. Sıraç Aslan’ın Rekabet Kurulu Başkanı olarak atanmasını istiyor.

 ***

Abdulkadir Aksu (İçişleri Bakanı) – Ali abey, Sıraç (Rekabet Kuruluna) başkan olmak istiyor. Sıraç’ı biliyorsun, aday yapalım dedik, yapamadık. Sıraç bugün… Yargıda bir sürü insanı; Yargıtay başsavcısı olsun, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay üyesi, Danıştay üyesi yaptı.

Ali Coşkun (Ticaret ve Sanayi Bakanı) – Üç kişi içine girecek! Şu an girecek durumu gözükmüyor.

Abdulkadir Aksu – Ali Abey, üçün arasına girmesi için onu seçin. Yarın sıkışacağız…

Cemil Çiçek (Adalet Bakanı) – Israrcı olma, fatura sana çıkar!

Abdulkadir Aksu – Ben ısrarcı olurum! Yarın yargıda başımız belaya girince kimse bana bir şey söyleyemez.

 ***

Cemil Çiçek, Mümtazer Türköne’nin Fethullahçı olduğunu söylüyor

Abdulkadir Aksu – O bir Mümtaz Türk Önü var, profüsör. Karısını almışız, kaymakam. Nasıl o adam.

Cemil Çiçek – Fethullah Hocanın cemaatinden. Şimdi Zaman’da yazıyor, fena yazar!

Abdulkadir Aksu – Onun yerine karısını niye aldık! Kendi gelseydi. Karı genç bir avukat…

 ***

Zeki Ergezen, 2005’te çıkarılan ihale yasasını ve sonuçlarını anlatıyor.

***

Zeki Ergezen (Bayındırlık ve İskan Bakanı) – Biz ihale yasasını çıkarırken Avrupa’yla alakası var mıydı? Yook…! Yutturdular… Kemal Derviş geldi yutturdu. Avrupa’da böyle bir ihale yasası yok ki; yok, yok, yok yok… Bu işin uzmanı geldi; Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Efendim, Avrupa ihale yasasının uzmanı benim, Avrupa’da böyle bir yasa yok. Milleti kandırmasınlar!” dedi.



Bir adama elli tane, altmış tane ihale veriyoruz. Kusura bakmasınlar bizim öbürlerimizden farkımız kalmadı, kınadıklarımızdan.  

 ***

Ali Çoşkun, AVM ve süpermarketlerin şehir merkezlerinde ve mahallelerde açılmasını engelleyen kanun tasarısının neden bir türlü çıkmadığını anlatıyor.  

 ***

Ali Çoşkun (Ticaret ve Sanayi Bakanı) – Onbir tane kanunum Başbakanlıkta bekliyor! Çıkmadı!

BİM mağazaları açılsın diye çıkarmadı. 1680 tane olmuş, hâlâ açıyorlar; mahalle aralarına.

Esnaftan büyük tokat yiyeceğiz! Bir buçuk milyon esnaf oy vermeyecek; bana gelen heyetten biliyorum. Ama kardan zarar edeceğiz, farkında olmayacağız.



Benim kanunumu üç senedir tutuyorlar. Esas bana kızgınlığı, “Bu kanunu geri çek!” dedi, çekmedim.



Kolaturka elinde geziyor. 

***

Vecdi Gönül, 366 oyla meclisten geçmiş ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmüş bir yasanın akibeti hakkında Haşim Kılıç’tan aldığı bilgileri anlatıyor.

Vecdi Gönül (Milli Savunma Bakanı) – Cumhurbaşkanı demiş ki; Haşim beyin anlattığına göre “Dava konusunu görüşün” demiş. Karşı karşıya geldik diyor.

Haşim bey, 366’yla gelen maddelerin yanlış olduğunu söylüyor. Yalnız, “Onun diğer maddeleri nasıl etkilediğini bilemem” diyor.

(Birgün)

Ünal ÖZMEN | Tüm Yazıları
Hits: 2151