Beş dakikada bir dava...

~ 22.07.2012, Güngör URAS ~

Çağlayan Adalet Sarayı’nda duruşmam vardı. Takım elbisemi giydim. Kravatımı bağladım. Vaktinden önce sarayın önündeki güvenlik kuyruğuna girdim. Cebimdekileri, kemerimi, saatimi, cüzdanımı kutuya koydum. Röntgenden geçtim. Sarayın içi görkemli, danışmadaki genç kızlar güler yüzlü idi. Asansörle 6’ncı kata çıktım. Salonun kapısında o günkü duruşmaların listesi asılı. O da nesi? Listede 27 dava var. Her dava için 5 dakika (gerçekten 5 dakika) ayrılmış. Benim sırama daha çok var.

Avukatım yok. Kendimi savunacağım. Usul adap bilmiyorum. Kapı açık. Arkada 6 sandalye var. Biri boş. Boş sandalyeye iliştim. Salon tertemiz ve aydınlık. Oda buz gibi. Karşıda kürsünün arkasında “Adalet Mülkün Temelidir” yazıyor. Kürsüde hâkim bey oturuyor. Kürsü dosya dolu. Hâkimin önünde zabit katibi hanım, onun da önünde bilgisayar ve de bir yazıcı var. Sağda solda iki masa. Davacı ve davalı için. O masaların üzerlerine bilgisayar ekranları konulmuş. Zabit katibi hanımın yazdıkları ekrana aksediyor.

Hani “sürat felaket” idi?
Beş dakikada bir karar nasıl çıkar? Görmeden insan inanamıyor. Davalı ve davacı vekilleri sırtlarında siyah cübbeleri masaların başında dikiliyor. Hâkim bey dosyayı şöyle bir karıştırıyor. Davalı ve davacı vekillerine bir şey sormadan, zabıt katibesine karar formatının boş kısımlarını dikte ediyor.
Olan biteni hayret ile izliyorum. Ne sürat ne sürat!. Hâkim bey o dosyaları bir dakikada nasıl okuyarak inceliyor? Kafasında kararı nasıl oluşturuyor? Zabıt katibesi kararları yazıcıdan nasıl süratle çıkarıyor? Tam anlamıyla fabrikasyon bir mahkeme düzeni.
Benim o salonda işim ne? Ayşe Hanım Teyzem’e “trafik çekicileri” düzeninin nasıl işlediğini anlatırken, farkında olmadan, birilerinin dalgasını taşlamışım...
Yollarda, sivil plakalı araç çekicileri dolanıyor. Yol kenarlarındaki araçları belli oto parklara çekiyor. Eskiden bu araçlarda trafik polisleri görev yapardı. Şimdilerde araçları kullananlar siviller. Nedir? Ne oluyor diye meraklanırken Hürriyet’te bu işin nasıl tezgahlandığını anlatan bir haber yayımlandı.

İsteyen, ”trafik polisine yardım derneği” ismi ile bir dernek kuruyor. Bu dernek Trafik Vakfı ile ilişkiye geçiyor. Dernek başkanı istediği yerden istediği aracı kiralıyor. İstediği sivilleri görevlendiriyor. Çekicileri kullananlar gözlerine kestirdikleri araçları derneğin uygun gördüğü bir otoparka çekiyor. Çekme ve park ücretinin yarısı derneğin, yarısı vakfın.

Normalde hatalı park eden araca trafik polisinin ceza yazması, sonra bir çekici çağırarak aracı çektirmesi gerekirken, polis devreden çıkmış durumda. Çekiciler uygun gördükleri aracı çekiyorlar. Ceza yok. Otopark ve çekici ücretini paylaşmak var.

Polisin vazifesini siviller üstlenmiş
Ben bu haberi okuyunca: ”Polisin adı öne çıkarılarak polis görev ve salahiyeti belli kişilerce kullanılıyor. Polis devlete gidecek bir ceza yazmadan, araç sahiplerinden çekici ve otopark ücreti tahsil edilerek vakıf ve dernekler arasında paylaşılıyor” diyerek bir yazı yazdım. Bu yazımda anlattıklarımın tamamının doğru olduğunu fakat yazı ile kendilerinin itibarını sarstığımı söyleyen bir dernek başkanı dava açtı.

İşte bunun için hâkimin karşına geçtim. Ayakta dikilmeye başladım. Sanıyordum ki hâkim beni dinleyecek. Hâkim dosyayı karıştırdı. Sayfaları çevirirken neyi okudu, konuyu anlayabildi mi bilemiyorum ama... Zabıt katibi hanıma kararı yazdırmaya başladı... Ben sadece ayakta dikiliyorum.

Söz almaya çalıştım. ”Hâkim bey... Arz edebilir miyim...” diye söze başlarken, hâkim bey beni azarladı. “Burada dosyada her şey var. Size söz vermeye vaktimiz yok” diyerek davayı kasım sonuna erteledi. Sıramı beklerken izlediğim davalarda da davalı ve davacı avukatlarını hâkim konuşturmamıştı. Davaların tümü ertelenmişti.

Mahkeme salonundan çıkarken, “Beşer dakikalık davalar ertelenip duruyor. Acaba sabahtan beri karara bağlanan dava oldu mu?” diye sual eyledim. “Hâkim bey Bursa’ya atandı. Onun için her davayı erteliyor” dediler. Kasım ayında Allah kısmet eder ve sağlık verir ise gene Çağlayan adliyesinde 6’ncı katta olacağım efendim.
 

(Milliyet)

Güngör URAS | Tüm Yazıları
Hits: 1404