Solda vakur ve saygın olmak

~ 07.01.2011, Özdemir İNCE ~

26 Aralık Pazar günü yayımlanan “Dom Helder Camara” başlıklı yazım şöyle bitiyordu:

“Dom Helder Camara’yı merak edenler artık kendileri araştırma yapsın. Benim amacım, Latin Amerika’da solun Kilise’ye sığınmadığını,tam tersine Kilise’nin sol ile buluştuğunu, gidip yoksulları ve solubulduğunu göstermek. Türkiye solu, tespih çekerek, namaz kılıp oruç tutarak, içki içmeyerek ya da ortalıklarda türbanlı kadınlarla dolaşarak avantacı vehurafeci Müslüman kesimi etkileyemez. Tam tersine yozlaşır! Yoksul halk, bir gün, ihtiyacıolduğu zaman Sol’u bulacaktır. Ama o zamana kadar sol vakur ve saygın kalmayıbaşarmalı!”

 

Söz konusu yazımın son cümlesine bir okurdan epeyce alışık olduğumuz bir tepki geldi:
“68 kuşağı ile birlikte ODTÜ’deydim, o günlerden beri yoksul halkın sola gelmesini hepbekledik ama onlar hep Demirel’lere, Özal’lara, Tayyip’lere gittiler ve gidiyorlar.
Bu gidişin yönünü değiştirmenin, ‘vakur ve saygın’ kalmanın dışında da bir yolu olmalı.
Neden diye sorduğunuzda, ‘Başka parti mi var?’ diyorlar, ama götürmüşler, hepsi zenginolmuş dediğinizde, ‘Götürmeyen mi var, hepsi götürüyor’ kolaycılığını ve umursamazlığını gösteriyorlar. Bu düşünceleri oluşturan bir karşı koymanın, belki de kolay amaçözülememiş bir neden(ler)i olmalı ve mutlaka bulunmalı. Yoksa ‘vakur ve saygın’ olarakdaha ne kadar beklenmeli?”

Okurun sorduğu klasik sorunun yanıtı o yazının ve 19 Aralık’tan sonra yayımladığım yazıların içindeydi. Demek ki okur görememiş! Sol tevekkül halinde değil ama “vakur ve saygın” bir sabırla bekleyecek. Ama hazır bekleyecek!
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Meh-met Ali Aybar 1965 yılında yapılan genel seçimler sırasında Aydın’a geldiğinde birkaç kişi ile özel bir görüşme yapmıştı. O birkaç kişinin arasında ben de vardım. 68 Kuşağı’ndan okurun sorduğu gibi biz de Aybar’a “Nezaman? Ne zamana kadar bekleyeceğiz?” diye sormuştuk.
Aybar, “Çocuklar, o günü ben göremeyeceğim, sizler de göremezsiniz, belki çocuklarınızgörebilir, belki!” demişti. İçimin cızz ettiğini anımsıyorum. Aybar, toplumsal yapıyı bilen birbilim adamı siyasetçi olarak bize gerçekleri söylemişti, söylemek zorundaydı. Aybar, bizimumutlarımızı kırmak için söylememişti söylediklerini, amacı bizim umudumuzu bilincedönüştürmekti. Karpuz gibi yatarak değil bilinçle çalışarak beklemek. Ama “Biz göremeyeceğiz, belki çocuklarımız, torunlarımız görür”in bilinçli sabrıyla, sabırlı bilinciyle.

Ötekileri, küçükleri bir yana bırakalım ve CHP’yi “minimum” sol kabul edip düşünelim: CHP,AKP’nin elinden iktidarı nasıl alacak? Kendi cumhuriyetçi, halkçı ve devrimci gelenek veilkelerine bağlı kalarak mı, yoksa AKP’leşerek mi? Şunu kesinlikle söyleyeyim: CHP’ninAKP’leşerek, karşı devrimci cepheye taviz vererek iktidara gelme olanağı yoktur. CHP, “Türbanı biz çözeriz! Fethullah Hoca bir bilgedir, muhterem bir zattır!” diyerek AKP’yiyenemez. Tarikat ve cemaat şeyhlerinin güttüğü yoksul-dindar insan politik insanadönüşünceye kadar beklenecek. Asla ağlamadan ve “Ne kadar beklenecek?” sorusunusormadan.

(Hürriyet 07.01.2011)
Özdemir İNCE | Tüm Yazıları
Hits: 2154