HSYK'NIN TELEKULAK MERAKI

~ 15.06.2012, Av. Ali Musa SARIÇİMEN ~

1- Ömer Faruk Eminağaoğlu, 2009 yılında, hakkında birçok dinlemenin yapıldığını ve bu dinlemelerin basına servis edildiğini, basında çıkan, aleyhine yapılan yayınlardan, haberlerden öğrenir. Bu dinleme kararlarına gerekçe yapılan hakkında açılan soruşturmayı ise çok geçmeden 16.4.2009 tarihinde tebellüğ ettiği Adalet Bakanlığının resmi yazısıyla öğrenecektir.

 
2- Adalet Bakanlığı'nın gönderdiği yazıyla, Eminağaoğlu’ndan Yarsav Başkanı olarak “demokrasi, laiklik, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesi, yakalama, arama, gözaltı, tutuklama, ÖGM’lerin iş ve işlemleri, adil yargılama konularında” yaptığı açıklamalarından, konuşmalarından ve yazdığı yazılarından dolayı savunması istenmiştir. Böylece Eminağaoğlu’nun “açık-gizli” bütün konuşmaları, açıklamaları, yazıları Adalet Bakanlığı’nca soruşturma konusu edilmiştir.
 
3- Eminağaoğlu, basına servis edilen bu “gizli dinleme kayıtlarının”, hakkındaki soruşturma nedeniyle yapıldığını düşünerek Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin talebiyle mahkemelerce telefonlarının dinlenilmesine karar verilmiş olabileceğinden kuşkulanmıştır. Bu sebeple konuyu araştırmaya koyulmuştur. Böylece, yasadışı dinlemeleri ortaya çıkararak, sorumluların cezalandırılacağını ve bu kayıtların basına servis edilip aleyhine kullanılmasının önüne geçeceğini ummuştur.
 
4- Hakkındaki soruşturmayı bu şekliyle, resmi bir yazıyla öğrenen Eminağaoğlu, 19.4.2009 tarihinde katıldığı TV programlarında ve 17.4.2009 tarihinde Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı basın açıklamasında, Adalet Bakanlığının hangi konularda savunmasını istediğini ve hakkında hangi nedenle soruşturma açıldığını, kamuoyuna açıklar ve yaptığı savunma yazısını da basınla paylaşır. Bu basın açıklaması ve savunması 19.4.2009 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde ve 20.4.2009 tarihli Zaman Gazetesi'nde yayımlanır…
 
5- Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ve aynı zamanda Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı sıfatıyla kendisinin ve Yargıtay’ın telefonlarının dinlendiği iddiasıyla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunur…
 
6- Eminağaoğlu’nun suç başvurusunu değerlendiren Ankara C.Savcısı, TİB hakkında herhangi bir soruşturma yapmadan “mahkeme kararıyla yapılan dinlemeler nedeniyle hiçbir kamu görevlisine dava açılamayacağı" gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verir…
 
7- Bunun üzerine, Eminağaoğlu, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararının usul ve yasaya aykırı verildiğini öne sürüp karara itiraz eder ve itiraz mercii olan Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na başvurur…
 
8- Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Ankara C.Savcısının “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin kararını “eksik inceleme yapıldığı” gerekçesiyle soruşturmanın genişletilmesine karar verir ve gereğinin yapılması için dosyayı Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine gönderir…
 
9- Bunun üzerine, Nöbetçi Ankara 1. Sulh Ceza Yargıcı, üç bilirkişi ile birlikte, Eminağaoğlu’nun ve Yargıtay santralinin gerçekten dinlenip dinlenmediğini araştırmak için TİB’e giderler. Ancak bir daire başkanı ve bazı yetkililer buna engel olurlar ve öngörülen inceleme yapılamaz.
 
10- Bu fiili engellemeyi, Yargıç tutanağa geçirir ve kararı neden uygulayamadıklarını tutanakla Sincan 1. Ağır ceza Mahkemesi Başkanlığı’na gönderir, bildirir...
 
11- Bunun üzerine, Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, “soruşturmanın genişletilmesini”, hâkim ve bilirkişileri baskı altına alan ve ilgili evrakların verilmesini engelleyenler hakkında yasal işlemin yapılmasına ve engellemenin devam etmesi halinde ilgililerin tutuklanmasına karar verir…
 
12- Bu karar üzerine Ankara 1. Sulh Ceza Yargıcı ve 3 bilirkişi yeniden TİB’e giderler… Bu sefer hiçbir engellemeyle karşılaşmaksızın bilgisayarlar üzerinde bilirkişiler gereken incelemeyi yaparlar ve raporlarını düzenlerler…
 
13- Ömer Faruk Eminağaoğlu şikâyetinde haklı çıkmıştır.
 
Kendisinin kullandığı 3 telefonun dinlendiği bilirkişiler tarafından tespit edilmiş, belirlenmiştir. Yalnız O’nun değil, Yargıtay’ın da santral telefonları dâhil bazı daire telefonlarının ve de birçok hakim-savcının telefonlarının dinlendiği ortaya çıkarılmıştır.
 
14- Bunun üzerine Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Ankara C.Savcılığı’nın “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin kararını kaldırır ve ayrıca TİB Başkanı, Teknik Daire Başkanı ve MİT temsilcisi hakkında, soruşturmayı engelledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunur…
 
15- Bu kararla, Ankara C.Savcılığı’nın Eminağaoğlu’nun şikayeti hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin kararı kaldırıldığından TİB görevlileri hakkında iddianame hazırlanıp, dava açılması beklenirken ve de ayrıca TİB Başkanı, Teknik Daire Başkanı ve MİT temsilcisi hakkında, soruşturmayı engelledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmuşken tam da bu aşamada;
 
Adalet Bakanlığı devreye girer ve Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının kararının “kanun yararına bozulması” talebiyle Yargıtay’a başvurur…
 
16- Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Adalet Bakanlığının bu başvurusunu görüşerek karara bağlar ve Bakanlığın talebini kısmen kabul kısmen reddeder. Daire, Bakanlığın, mahkeme kararlarını uygulayan kamu görevlilerine dava açılamayacağına ilişkin itirazını yerinde bulur, ancak Eminağaoğlu ile ilgili mahkeme kararıyla yapılan gizli dinlemelerin basına sızdırılması ve internet sitelerinde yayımlanması konusunda soruşturma yapılması gerektiğine karar verir…
 
Yargıtay 4. Ceza Dairesi kararında, dinleme ve izlemelere ilişkin mahkeme kararlarının gizlilik nedeniyle denetlenemediği, bu nedenle TİB, MİT ve polisin eliyle yürütülen soruşturmada Eminağaoğlu’na ait telefon dinlemelerinin ve yapılan konuşmaların basına nasıl sızdığı, internete nasıl düştüğünün araştırılmadan, bu konudaki sorumlular belirlenmeden “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verilmesini usul ve yasaya aykırı bulur ve kararının kaldırılmasının doğru olduğuna karar verir. Daire, kararında gizliliğe riayet etmeyenler ve yasadışı dinleme kayıtlarını imha etmeyenler hakkında doğrudan soruşturma yürütülmesi gerektiğini de belirtilerek, bu nedenle, MİT, Emniyet ve TİB yetkilileri hakkında soruşturma izni istenmesinin de hukuka aykırı olduğunu vurgular… Daire bu gerekçelerle dosyayı Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermeye karar verir. Sonuç olarak Yargıtay, telefon konuşmalarının basına sızdırılması ve internet sitelerine konulması ile ilgili doğrudan soruşturma yürütülmesi gerektiğine karar verir… Buna göre savcılıklar, MİT, TİB ve emniyet görevlileri hakkında izin almadan soruşturma açabilecektir…
 
17- Bunun üzerine “dinlemeleri basına sızdıran” ilgililer hakkında Ankara C.Başsavcı vekili Nuri Yiğit tarafından soruşturma başlatılır ancak gene “mahkeme kararıyla yapılan dinlemeler nedeniyle hiçbir kamu görevlisine dava açılamayacağı gerekçesiyle” ikinci kez “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilir…
 
18- Bu karara karşı da Eminağaoğlu bir kez daha itiraz eder… Eminağaoğlu’nun bu itirazı her nedense bu sefer dağıtım dışı olarak doğrudan Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanına gönderilir. Bu sefer Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı itirazı inceler ve Eminağaoğlu’nun itirazını reddeder... Böylece “gizli dinlemeleri basına servis edenler hakkındaki” soruşturma kapatılır. Haklarında hiçbir işlem yapılmaz.
 
19- TİB’de yapılan inceleme sonucu, Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin, değişik tarihlerde İstanbul Mahkemelerinden Eminağaoğlu ve Yargıtay santrali ile birçok hakim-savcı hakkında telefon dinleme kararları almış oldukları ve ayrıca İstanbul Özel Görevli Mahkemelerinden soruşturmanın kısıtlanması konusunda gizlilik kararları aldıkları görülür.
 
20- Yargıtay başta olmak üzere birçok Yargıç ve savcılar hakkında iletişim tespiti ve dinleme kararları alındığını bu şekliyle öğrenen Eminağaoğlu, YARSAV Başkanı olarak “Yargıç ve savcılar hakkında bu tür kararlar alınamayacağını, bunun Anayasaya, yasalara, hukuka aykırı olduğundan" bahisle, bu konuda müfettişlere bu yetkiyi sağladığı “öne sürülen” Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği hükümlerinin iptali için Danıştay'a başvurur, dava açar…
 
21- Eminağaoğlu, Danıştay’da açtığı davada ve daha önce savcılıklara yaptığı bütün suç duyurularında söz konusu “hukuka aykırı” gizli dinleme kararlarını da (bunun daha sonra başına dert olacağını bilmeden) dilekçe ekinde sunar.
 
22- Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği hükümlerinin iptali ile ilgili açılan davada, Danıştay 5. Dairesi, Yönetmeliğin Müfettişlere “mahkemelerden dinleme talep etme yetkisini” veren ilgili hükümlerini yasaya, hukuka aykırı bulur ve iptal eder.
 
23- Böylece iptal edilen yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan bütün gizli dinlemelerin hukuk dışı olduğu, mevcut dinlemelerin yasadışı elde edilmiş olduğu, bu nedenle derhal imha edilmesi gerektiği Danıştay kararıyla bir kez daha kabul edilir.
 
24- Tam bu sırada Adalet Bakanlığı tekrar atağa geçer. Eminağaoğlu, “Yargıç ve savcılarla ilgili olarak alınan ve gizli kalması gerektiği belirtilen İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 19.7.2006 tarih ve 1111 değişik iş sayılı, Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.5.2008 tarih ve 367 değişik iş sayılı, Sincan 3. Sulh Ceza mahkemesinin 11.7.2008 tarih ve 118 değişik iş sayılı kararlarını, itiraz ve şikayet dilekçelerinin ekinde sunmak ve basın yolu ile kamuoyuna aktarmakla suçlanır… Ve hakkında hem ceza soruşturması hem de disiplin soruşturması başlatılır…
 
25- Böylece Eminağaoğlu hakkında, “kendi hakkında açılan soruşturma ve içeriğini basına aktarmak, ayrıca birçok yargıç ve savcı hakkında gizli olarak alınan iletişim tespiti ve dinleme kararlarını kamuoyuna açıklayarak, bu yollarla TCY'nın 285 nci maddesindeki gizliliği ihlal suçunu işlediği iddiasıyla” ek soruşturma açılır ve iddianame düzenlenmesi için dosya Adalet Bakanlığı tarafından Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilir…
 
26- Adalet Bakanlığı bu işlemi yapmadan önce Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz hakkındaki o tarihte mevcut olan disiplin soruşturmasını da Eminağaoğlu’nun bu disiplin soruşturması ile birleştirerek, dosyayı bir bütün halinde, ancak yalnızca “adli yönden” Eminağaoğlu ile ilgili kısım yönünden Sincan Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir…
 
27- Böylece, birleştirilen dosyalar nedeniyle Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz artık Eminağaoğlu ile ilgili soruşturmaya bakamaz duruma getirilmiştir. (Az sonra açıklanacağı üzere birleştirilen bu dosyalar hakkında HSYK tarafından birbirleriyle ilgileri bulunmadığından bahisle daha sonra ayırma kararı verilecektir.)
 
28- Sincan Cumhuriyet Başsavcısı 11.11.2009 tarihinde, Eminağaoğlu hakkındaki soruşturma dosyanı bu içeriği ile (birleşmiş haliyle), gizliliği ihlal suçunu düzenleyen TCY'nın 285 nci maddesi uyarınca iddianame düzenleyerek, dosyayı dağıtıma sokmadan doğrudan Sincan 2. Ağır Ceza mahkemesine gönderir… Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, dosyanın dağıtım dışı doğrudan mahkemeye gelemeyeceği gerekçesi ile dosyayı Savcılığa iade eder… Bu sefer dosya dağıtımla Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesine düşer… Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 08.02.2010 tarihinde, son soruşturmanın açılması koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile son soruşturmanın açılmasına yer olmadığı kararı verir…
 
29- Bu karara, Sincan Cumhuriyet Başsavcısının itirazı üzerine, dosya Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesine gönderilir. Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi 26.2.2010 tarihli kararı ile, “yargıç ve savcılar hakkında alınan iletişim tespiti ve dinleme kararları ile ilgili olarak, Adalet Bakanlığı Müfettişleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunabilmek için, o kararların eklenmesinin doğal olduğunu, kaldı ki Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin iletişim dinleme ve tespitine yönelik talepte bulunmalarının hukuk dışı olduğuna ilişkin Danıştay 5. Dairesinin bu konuda kararı bulunduğunu, Danıştay’ın Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği hükümlerini iptal ettiğini ve dolayısıyla müfettişlerin böyle bir yetkilerinin kalmadığını, bulunmadığını, bu nedenle tüm bu “dinleme kararlarının yok hükmünde” olduğunu, bu nedenle anılan kararların açıklandığı tarihte süreleri de dolmuş olan bu kararların açıklanmasının da "gizliliği ihlal suçunu oluşturmayacağını" ve ayrıca kişinin kendisi hakkındaki soruşturma içeriğini açıklamasının suç olmadığını, yasadaki gizliliği ihlalin amacının da bu olmadığını, aksine gizlilikle amaçlananın, masumiyeti korumak, lekelenmemeyi sağlamak olduğunu, kişinin kamuoyunu doğru bilgilendirmek için hangi konuda soruşturma açıldığını aktarmasının bu suçu oluşturmayacağı” gerekçeleriyle, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığının yapmış olduğu itirazı reddeder ve son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verir…
 
30- Tam bu arada Adalet Bakanlığı bir kez daha ortaya çıkar ve Kırıkkale Ağır Ceza mahkemesinin vermiş olduğu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurur… Bu arada Adalet Bakanlığı, “bu iletişim tespiti ve dinleme kararlarını, kamuoyuna duyurduğu ve Adalet Bakanlığı aleyhine kamuoyunun yanıltıldığı, Bakanlık aleyhine infial yaratıldığı” iddiasıyla Eminağaoğlu hakkında yürüttüğü disiplin soruşturmasını devam ettirmektedir…
 
31- Adalet Bakanlığının “kanun yararına bozma” talebini Yargıtay 4. Ceza Dairesi 20.4.2011 tarihinde kabul eder ve Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin kararını bozar…
 
32- Bu aşamadan sonra dosya, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına, oradan da Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderilir ve Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince bozma kararı doğrultusunda, 27.10.2011 tarihinde verilen son soruşturmanın açılması kararı üzerine dosya Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanlığı'na gönderilir… Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Eminağaoğlu’nun beraatına karar verir.
 
33- Disiplin soruşturmasında ise HSYK 19.7.2011 tarihinde Osman Kaçmaz ve Eminağaoğlu hakkındaki disiplin soruşturmaları arasında hiçbir bağlantı olmadığından, birleştirilen bu dosyaların ayrılmasına karar verir. Böylece geçmişte Adalet Bakanlığının, Osman Kaçmaz'ın bu davaya bakmaması için hukuku dolanma konusunda yapmış olduğu işlemi dolaylı da olsa itiraf edilmiş olur…
 
34- HSYK, içeriği suç oluşturmayan ve de Danıştay kararıyla sabit olan ve yasadışı elde edildiği ve imha edilmesi gereken dinlemeleri “dinlemelerin ceza kovuşturmasında delil olmayacağı, ancak disiplin soruşturmasında delil kabul edileceği” gerekçesiyle yasadışı dinlemeleri kararına gerekçe yapar ve Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında 19.7.2011 tarihinde “yer değiştirme cezasına” hükmeder ve bu kararı 08.02.2012 tarihinde tebliğ eder…Eminağaoğlu bu karara itiraz eder…
 
35- Eminağaoğlu, kendisiyle ilgili bu yasadışı soruşturmaları yürüten Adalet Bakanlığı Müfettişleri Ahmet Can, Mehmet Arı, İbrahim Kır ve Sefer İlker Alp hakkında suç duyurusunda bulunur. Bu konuda Yargıtay soruşturma izni talep eder ancak Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermez. Bunun üzerine Eminağaoğlu idari yargıda dava açar… Bu süreçte Ahmet Can HSYK Teftiş Kurulu Başkanı olur. Mehmet Arı ve İbrahim Kır 2011 yılında Yargıtay üyesi seçilir… Sefer İlker Alp, 2011 yılında Ankara Yargıcı, 2012 yılında Ankara Asliye Hukuk Yargıcı yapılır. Ahmet Can da 2012 de HSYK üyesi seçilir.
 
36- Hükümet, son Anayasa değişikliğiyle Danıştay tarafından iptal edilen Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin “arama, iletişim dinlenmesi vs” konularındaki yönetmelik hükümlerini bu sefer Anayasaya, Yasaya koyarak yasal zemine oturtur. Artık disiplin soruşturmalarında dahi CMK. daki yetkiler kullanılarak her türlü dinleme kararı verilebilecektir.
 
37- Bu Anayasal ve yasal düzenlemelerden sonra, 2011 yılında HSYK, Teftiş Kurulu Yönetmeliğini çıkararak, Danıştay tarafından önceki Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nde mevcut olup iptal edilen hükümlerden fazlasını, bu yeni Yönetmeliğe ekler… Eminağaoğlu, 2011 yılında bu yönetmeliğin de iptali için YARGI-SEN adına dava açar… Ancak bu sefer Danıştay 2011 yılında, HSYK'nın kendisine tanınan yönetmelik çıkarma yetkisini, “HSYK Kararı” şeklinde kullandığını, HSYK'nın ihraç dışındaki kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğunu belirterek bu gerekçeyle açılan bu iptal davasını reddeder… Bu karar temyiz edilir. Dava halen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulundadır. Böylece bu kararla birlikte yönetmelikleri yargıya kapalı tek kurum HSYK olur.
 
38- Bu süreçte sırf Eminağaoğlu hakkında soruşturmalar açılmaz. Benzer suçlamalar nedeniyle süreçte yer alan hemen herkes hakkında soruşturmalar ve davalar açılır.
 
39- HSYK, Eminağaoğlu’nun itiraz ettiği “yer değiştirme cezasını” 2012 yaz kararnamesiyle karara bağlar. Sonuç olarak HSYK, yasadışı elde edilmiş ve imhasına karar verilmiş dinleme kayıtlarına dayanarak “hükmünü” vermiştir.13.06.2012 tarihinde açıklanan kararnameyle Eminağaoğlu, almış olduğu bu ceza nedeniyle Çankırı İline “atanmıştır”…
 
40-Bu süreç henüz bitmedi, devam edecek… Yargıdaki "Tele-Kulakla” mücadele eden bir “Don Kişot”un başına daha neler geleceğini yüzümüz kızarmadan hep birlikte “keyifle” izlemeye devam edeceğiz…
 
Av. Ali Musa SARIÇİMEN
 
 
 
Av. Ali Musa SARIÇİMEN | Tüm Yazıları
Hits: 3502