Görüntüsüz krizin uyurgezer mağdurlarıyız

~ 13.05.2012, Gündüz VASSAF ~

Tükettikçe acizleşiyor, toplumsal eşitsizliğin görüntüsüzlüğünde, aynada kendi yüzümüze çapkın çapkın göz kırpıyoruz.

Zimbabve’nin İngiliz sömürgeciliğine karşı verdiği bağımsızlık savaşı sürerken başkent Harare’de golf kulübü yönetim kurulu üyeleri acil bir toplantıya çağrılır. Gündemde tek madde vardır. Oyun esnasında golf topu bomba çukuruna düştüğünde, oyuncu, ceza puanı almadan topu çukurdan çıkarıp düzlüğe koyabilir mi?
... Aklımda, avcı-toplayıcı, tarım ve sanayi dönemlerinden sonra olduğu gibi, yeniden kabuk değiştirme sancıları yaşanan dünyamızda, olup bitene karşı ibret verici aymazlığımız. 

Geçici bir kriz mi? 
Bugün yaşadıklarımıza, alışılagelmiş geçici bir süreçmiş gibi, ‘ekonomik kriz’ diyorlar. Egemen düzenin oyununun sıradan temsilcileri, yerelliklerinden ve cehaletlerinden, tavuskuşu misali başlarını kuma gömmekte. Başaktörler susmakta. Devlet yöneticileri, medya kartelleri, bankalar, düzen danışmanı akademisyenler, küresel sorunlara duyarsızlıklarından da öte, benden sonra tufan anlayışıyla çıkarlarını korumaya çabalarken demokrasinin kapitalizmi denetleyememesinin krizini de bizlerden gizleme telaşında.
Başarılılar da. 

Finans kapitalin temsilcileri, geçen yıl İtalya ve Yunanistan’da adı konmamış hükümet darbeleriyle meclis dışından adamlarını müstemleke valisi gibi başbakanlığa getirtirken dünya kamuoyunu krize çözüm açıklamalarıyla uyutarak kandırdılar. Karşılarındaki muhalefetse, sistemi esasta kabullenen sağ ve sol uçlarda siyasi partilerle Occupy Wall Street gibi varlığı yokluğu belli olmayan hareketlerle sınırlı.
Yaşadığımız düzende, dünya nüfusunun üçte birinin yoksulluğa terk edilmesinin ötesinde, görüntüsüz bir dünya kriziyle karşı karşıyayız. İşsizliğin arttığını, kapitalist pazar için elzem olan orta sınıfın daraldığını ancak istatistiklerden biliyoruz. Ekonomik eşitsizlik, düzenin garantörü en gelişmiş ülkelerde özellikle son yirmi yılda artarken, örneğin 1974’te ABD’de ailelerin % 1’i ulusal gelirin % 9’una sahipken, 2007’de % 300 yükselerek paylarının % 27’ye ulaşmasına, milyoner sayısının her ülkede hızla çoğalmasına rağmen günlük toplumsal yaşantımızda mağdurların konumunun gözle görülür toplumsal yansıması olmaması tarihimizde yeni. 

Tüketim düşleri 
Her kıtada yüzlerce milyonumuzun tüketim düşleriyle borca müptelalaştırıldığı, yeni çıkan cep telefonlarının reklamlarıyla kandırılıp ‘iyi hissetme’ alışverişiyle egolarımızın pompalandığı, borsayla, beş-on kuruşluk döviz al-sat canbazlığıyla, evlerimizin kaç para edip etmediğiyle oyalandırılarak, belki bu sefer kapitalizmin piyangosunu kazanır kurtulurum tuzağına düşürüldüğümüz bir dünyada yaşıyoruz.
Mağdur halimiz görüntüsüz. Sanatsız. Şairsiz. 

Yaşar Kemal’in, Tolstoy’un romanlarında toprak sahipleriyle köylülerin eşitsizliğini gözümüzün önüne getirebiliyoruz. Fabrikatör patronla sömürülen işçi, 20. yüzyıl edebiyatının, afişlerinin, hele karikatürünün başlıca imajlarından. Sanayi devrimiyle insanın emeğine yabancılaşmasını Şarlo’nun filmlerinden, Amerikan emperyalizminin yayılmacılığının dehşetini, Vietnam’da Napalm bombasından yanarak kaçan kızın, Abu Garib Hapishanesi’nde işkence gören Arapların fotoğraflarından biliyoruz.
Tarihimiz boyunca kitlelere hitap eden her hareketin görselliği, görsel tetikleyicileri, simgeleri olmuş.
Ülkelerin bayrakları, dinlerin haçla hilali, ideolojilerin orak-çekiçle gamalı haçları, siyasi partilerin at, eşek, ampul, ok ve filleri olduğu gibi, gene tarihimiz boyunca adaletsizliğe, eşitsizliğe, savaşa karşı, bilincimizi uyaran, seferberliğimizi tetikleyen sanatımız, şarkılarımız, simgelerimiz olmuş. Evlilikten eğitime, demokrasi anlayışından iktisat sistemine, kurumlarıyla iflas eden, kabuk değiştiren dünyamızda, kendimizi içinde bulduğumuz krizin, gitgelli tepkiler dışında, sanatı, simgesi, sesi henüz yok. Ellerinde havlu, Nazilerin gaz odalarında duşa götürüldüklerine inandırılanların uyurgezerliğinde taksit taksit yaşıyoruz. Başımızda beyzbol şapkamızla, tükettikçe acizleşiyor, toplumsal eşitsizliğin görüntüsüzlüğünde, aynada kendi yüzümüze çapkın çapkın göz kırpıyoruz.
Küresel kriz, küresel duyarlılığımızın simgelerine, sanatına, şiirine gebe.

(Radikal)

Gündüz VASSAF | Tüm Yazıları
Hits: 1426