Kalkınmadan Olmaz

~ 11.05.2012, Ercan YEŞİLYURT ~

Siyasilerin her gün yaptıkları boş konuşmalardan kurtulmanın yolu ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasıdır. Türkiyeyi uyguladıkları ekonomi politikalarıyla bugünlere getirenler, o kadar pişkinler ki, bağırıp çağırıp başkalarına çamur atarak, sola küfrederek edepsizlik yapıp haklı çıkmaya çalışıyorlar. 1 Mayıs akşamı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dedi ki, Cari açığımız yüksek, dişimizi sıkacağız çaremiz yok, bir de piyasaya müdahale etmek zorundayız. Bir şey daha söyledi: Doğuya ve Güneydoğu’ya yatırım için, özel sektöre büyük teşvikler getirdik. Bunu söyleyen 10 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın Maliye Bakanı olunca canım sıkıldı tabii. 24 Ocak 1980den beri bu ekonomik politikayı uygulayanlar bunlar değilmiş gibi o kadar rahat konuşuyordu ki. Bu politikaların yanlış olduğunu söyleyenlere etmedikleri kötülük kalmadı bunların. Kendilerine birde muhafazakâr deyip, bu yapıyı hep muhafaza ettiler.

Bunlar her şeyin tersini yapıyorlar, tabii cehaletlerinden olsa gerek, başkalarını salak sandıkları için bir de kurnazlık yapıyorlar. Kamunun çalıştırdığı tiyatroları özelleştirmeye kalkıyorlar. Tiyatroları özelleştireceklerine yaklaşık 10 bin kişinin çalıştığı TRTyi özelleştirmiyorlar. Kamuya en büyük yüklerden birisi TRT. İktidarın borazanı olmuş, özerkliğini kaybettiği 12 Mart 1971den beri. 1971de Musa Öğün Paşa sonra sağcıların, MClerin duayeni Nevzat Yalçıntaşla kurulan yapıyla bugünlere kadar sağ iktidarlarca kullanıldı. O zamanlar bir tek TRT vardı, şimdi bir sürü ulusal kanal var her çeşidinden. Hadi kimsenin izlemediği, bütçeye büyük yük getiren bu kurumu özelleştirin bakalım. Hazır iktidarın kalkınmamız konusundaki temel görüşü de özel sektörden yanayken.

Eskiden beri bu görüş şudur; kalkınmanın temel unsurları, yani sanayileşme ihracat, ithalat büyük işler girişimci denilen bir sınıf eliyle yürütülecektir. Ayrıca kalkınma konusunda yabancılarla işbirliği yapılacak, bunlardan bol kredi alınacak ve yabancı kapitalistlerin yurdumuza yapacakları yatırımlardan yararlanılacak. Bunların yapacakları ihracat ile ülkenin döviz kaynakları takviye edilecektir. Bütün sağ iktidarların kalkınma konusundaki temel görüşleri böyle idi.

Türkiye gibi çok hızla değişen, kontrolsüz, plansız dev bir şehirleşme yaşayan, özel sektöre öncelik veren iktidarların halktan gelen talepleri karşılaması mümkün olamamıştır.

Doğu’da, güneydoğu’da insanlar başka bir ülkenin vatandaşıymış gibi kaderine terk edilmiş, yoksulluğun, cehaletin, dinin etkisine bırakılmıştı. Soldan gelen bütün uyarılara rağmen insanların kaderi, oradaki ağalarla işbirliği yapan sağ iktidarlarca görmezlikten gelinmiştir. İşte bugünlere oralardan, o kafalarla gelindi. Kapalı yaşayan toplumlar, iletişimin, teknolojinin gücüyle ve etkisiyle, kabuklarını kırıp dünyayı görmeye başladılar. Bunun kaderleri olmadığını fark ettiler. Dünyadaki bütün isyanlar, toplumsal patlamalar böyle oldu. İnsanlar artık azla yetinmiyorlar, kadere de inanmıyorlar, sürekli arayış halindeler. Nereden, kimden gelirse gelsin, bedeli ne olursa olsun her şeyi denemekten kaçınmıyorlar. Hâlâ ısrar ediyor siyasiler, özel sektörle Doğu’yu, Güneydoğu’yu, hatta Anadoluyu kalkındırmaya. Maliye Bakanı teşvik vereceklerini söylüyor. Bu kadar olaya, ölüme rağmen piyasa ekonomisine iman etmişler, piyasaya ayetgibi bakıyorlar.

Kalkınmanın kamu öncülüğünde, planlamayla, israftan kaçınarak, hayatı kayıt altına alarak yapılacağına akıl erdiremiyorlar. Biz nerede yanlış yaptık diye hiç düşünmüyorlar ya da ülkeye ve insanımıza ihanet ediyorlar. Bunun başka bir adı yoktur. Yazık ülkemiz insanlarına... İşte olmuyor, çözemiyorsunuz, verin solculara yetkiyi Kürt sorunu çözülsün, hiç değilse...

(Cumhuriyet)

Ercan YEŞİLYURT | Tüm Yazıları
Hits: 1624