Bürokrasiyi yıkan mübaşir

~ 12.04.2012, Hasan PULUR ~

Gazetelerin sütunları arasında kaybolup giden küçük haberler arasında birinci sayfadaki manşetten çok daha değerli ve önemli haberler vardır.
Geçen gün iç sayfalarda böyle bir haber vardı, koca koca başlıkların arasında kaybolmuş gibiydi, DHA muhabiri Soner Kocaer’in Antalya haberi, başlıkta iyi oturmuş:
“Kafasına göre evrak yırtan mübaşir, yakayı ele verdi.”
* * *
Bakmışlar, mübaşir dosyaya belgeleri koymuyor, gönderilmesi gereken tebligatları göndermiyor ya da yırtıp çöpe atıyor.
“Sen ne yapıyorsun yahu?” demişler.
Herhalde “boşverin yahu” demiştir.
“Bunların çoğu gereksiz, hiçbir işe yaramazlar, dosyayı dolduruyorlar.”
Olur mu öyle şey?
* * *
Evet olmaz ama bunca yılın mübaşiri de tecrübesini konuşturuyor, hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme, gizleme iddiasıyla dava açılmış, mahkemeye verilmiş, tutuksuz yargılanacak...
* * *
Bürokrasi üzerine bundan daha iyi kara mizah olamaz.
Herhalde mübaşiri sorguya çekenler de bunun böyle olduğunu biliyorlar ama...
* * *
Aklımıza bir Yargıtay kararı geldi...
Vatandaşa miras kalır, yalnız bir pürüz vardır, taşınmazın iki belgede hane numaraları farklıdır.
Her şey apaçık ortadadır ama “bürokrasi” direnmektedir. Vatandaş mahkemeye başvurur, yerel mahkeme de aleyhinde karar verir, dosya temyize, Yargıtay’a gider.
Yargıtay önce bir durum tespiti yapar:
“Mahkeme dahi, idari makamların düştükleri yanılgıyı tekrarlamış, vatandaş öyle değil, böyle bir dava açmalısın demek suretiyle davayı reddetmiştir.
Mahkeme son mercidir. Vatandaşın gideceği başka yer kalmamıştır. Sıkıntıda olan davacının ne istediği bellidir, tapu sicilindeki hane numarası ile nüfus kaydındaki hane numarasının birbirini tutmamasından ötürü intikal işlemi yapılamadığına göre, mahkemede geniş bir soruşturma yapılarak taşınmazın gerçek malikinin kim olduğu, davacının mirasçısı olduğu saptandığı takdirde, idarenin aşamadığı şekilci set ve engeller yıkılmak suretiyle usandırıcı durumun tatlı ve olumlu bir sonuca bağlanması olanağı varken, katı bir anlayış ve takdire bağlı kalınarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”
* * *
Evet, 14 yıl önce Türkiye’de böyle hâkimler vardı hiç kuşkusuz, yine de vardır.
Lakin bir ceza davasında katil var, örgüt yok, diyen savcı ve hâkimler de var.

(Milliyet)

Hasan PULUR | Tüm Yazıları
Hits: 1561