Hukuk Gündemi 4

~ 11.03.2012, Av. İ. Güneş GÜRSELER ~

SON GÜNLERİN HUKUK GÜNDEMİNDEN BAŞLIKLAR:

Savcı Eminağaoğlu İçin Hapis İstedi
Erzurum'dan Turgut Kazan'a görevsizlik çıktı
Balyoz Hakimi: İmzasız mektuptan delil olmaz
Perinçek savundukça ceza aldı
12 Eylül davası asıl şimdi başlıyor
SiviltoplumörgütlerindenMadımakçağrısı:Budavadüşmemeli
'AİHM kararları esas alınırsa vicdani ret uygulanabilir'
AvrupaParlamentosu’nun"laikordu"uyarısı
Cezaevlerinde 18 yaş altı erkek ergenlerde tecavüz sayısı arttı

Savcı Eminağaoğlu İçin Hapis İstedi
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, İstanbul 34 Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, İstanbul 34.Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ÖmerFarukEminağaoğlu hakkında hapis cezası istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, İstanbul 34 Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, İstanbul 34. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında hapis cezası istedi.

İstanbul 34. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı Eminağaoğlu'nun, yargıç ve savcılar hakkındaki dinleme kararlarını açıklayarak gizliliği ihlal suçundan yargılandığı davaya Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nde devam edildi. Davanın bugünkü duruşmasına Eminağaoğlu avukatı Ahmet Akgün, YARSAV Başkanı Murat Aslan ve YARSAV üyeleri ile çok sayıda yargı mensubu katıldı. Davanın bugünkü duruşmasında Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını yazılı olarak heyete sundu. Bunun üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin heyetinde bulunan bir üye savcıdan mütalaasını okumasını istedi ancak Başkan Sabri Eyüp Yağcı, mütalaanın okunması talebini kabul etmedi. Yağcı, savcının mütalaasının heyet tarafından daha sonra inceleyeceğini söyleyerek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

-SAVCI MÜTALAASINI SUNDU-

Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı, esas hakkındaki mütalaasında Eminağaoğlu'nun Türk Ceza Kanunu'nun "gizliliğin ihlal" başlığındaki 285. maddenin 1. ve 3. fıkraları ile "zincirleme suç" başlığındaki 43. maddeden cezalandırılmasını istedi. Daire'nin daha önce aynı davadan beraat eden Eminağaoğlu hakkındaki nihai kararını bir sonraki duruşmada açıklaması bekleniyor.

-DAVanIN GEÇMİŞİ-

Adalet Bakanlığı 2009 yılında Eminağaoğlu, hakkında soruşturma açtı. Eminağaoğlu hakkındaki soruşturmayı basın toplantısı ile duyurdu. Adalet Başmüfettişleri soruşturmanın kısıtlanması konusunda İstanbul'daki özel yetkili mahkemesinden karar aldığı için Eminağaoğlu, "soruşturmanın gizliliğini ihlal"den suçlandı. Açılan soruşturma ve içeriğini basına aktarmakla suçlanan Eminağaoğlu hakkında ayrıca bazı yargıç ve savcı hakkındaki gizli olarak alınan iletişim tespiti ve dinleme kararlarını kamuoyuna açıklayarak, bu yollarla TCY'nın 285. maddesindeki "gizliliği ihlal" suçunu işlediği gerekçesiyle ek soruşturma açıldı. İddianame düzenlenmesi için dosya Adalet Bakanlığı tarafından Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Eminağaoğlu hakkında son soruşturmanın açılması koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle son soruşturmanın açılmasına yer olmadığı kararı verdi. Karar itiraz edilence Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi, Eminağaoğlu'nun kendisi hakkındaki soruşturma içeriğini açıklamasının suç olmadığı gerekçesiyle itirazı reddetti. Adalet Bakanlığı ise Kırıkkale Ağır Ceza mahkemesinin vermiş olduğu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurdu. Suçlamaya ilişkin Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma talebinin kabul edilmesinin ardından yargılama yeniden başladı. - Ankara
http://www.haberler.com/savci-eminagaoglu-icin-hapis-istedi-3430662-haberi/


------------------------------------------------
06 Mart 2012 - 17:31

Erzurum'dan Turgut Kazan'a görevsizlik çıktı


Erzurum 2. Ağrı Ceza Mahkemesi’nde Avukat Turgut Kazan hakkında "yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve kamu görevlisini hedef göstermek" iddiasıyla açılan davadan görevsizlik kararı çıktı.
Savunmasını üstlendiği eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında yazılan mektuba savcılığın işlem yapmamasını eleştirdiği için hakkında "3 yıl hapis ve meslekten men" cezası istemiyle dava açılan İstanbul Barosu eski başkanlarından Avukat Turgut Kazan, Erzurum’da ikinci kez hakim karşısına çıktı.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Turgut Kazan, avukatları ve çok sayıda Baro Başkanı katıldı. Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcılık, dosya için görevsizlik kararı verilmesini istedi. Erzurum 2. Ağrı Ceza Mahkemesi de "görevli memura görevinden hakaret ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının" Turgut Kazan’ın görevinden doğan veya görevi sırasında işlediği suç kapsamında bulunmadığına dikkat çekerek, görevsizlik kararı verdi. Dosya 2. Asliye Nöbetçi Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi.

-KAZAN’IN YARGILANMASINA DAYANAK GÖSTERİLEN OLAY-
Cemaatlere yönelik soruşturmaların ardından tutuklanan eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’e Buca Cezaevi’nden bir tutuklu mektup gönderdi. Mektupta, Risale-i Nur Dershanesi toplantılarına katıldığı bir gün, Savcı Osman Şanal, bazı emniyet yetkilileri, iki profesör ve Erzurum’da cemaat liderliği yapan 3-4 kişinin gece saat 02.30’a kadar toplantı yaptığını anlatıp, toplantıya katılanların "Cihaner’in işi bitti" dediğini ileri sürdü.
Turgut Kazan da bu mektubu o dönemde mahkemeye sunarak, bu iddialarla ilgili gerekli araştırmanın yapılmasını istedi. İki ay boyunca hiçbir işlem yapılmaması üzerine duruşma sırasında Kazan, bu tutumu eleştirdi. Kazan’ın bu eleştirisi "terör eylemi sayılarak" Erzurum Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
----------------------------------------------
Balyoz Hakimi: İmzasız mektuptan delil olmaz
Administrator tarafından yazıldı. Cumartesi, 10 Mart 2012 02:58
Balyoz davası Hakimi Ömer Diken: İMZASIZ MEKTUPTAN DELİL OLMAZ

Balyoz davasından tutuklu bulunan Albay Mustafa Önsel, geçen hafta mahkemeye gelen isimsiz mektupta kendisi hakkında iddialar olduğunu belirterek, söz almak istedi. Mahkeme Başkanı Ömer Diken ise “İsimsiz olan bu mektubun hiçbir hukuki niteliği yok” diyerek gerek olmadığını bildirdi
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesinde oluşturulan salonda yapılan 85.duruşmaya, emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan, emekli Oramiral Özden Örnek ile MHP’den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan’ın da aralarında bulunduğu 169 tutuklu sanık ile tutuksuz yargılanan 9 sanık katıldı. Duruşmayı, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit de izledi.

Duruşmada, söz alan tutuklu Albay Mustafa Önsel, geçen hafta mahkemeye gelen bir mektupta kendisi hakkında beyanların yer aldığını belirterek, bununla ilgili konuşmak istediğini söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Ömer Diken ‘’İsimsiz olan bu mektubun hiçbir hukuki niteliği yok. Kendinizi savunma yapmak zorunda hissetmeyin. Bir deli, bir kuyuya taş atmış.
http://www.aydinlikgazete.com/index.php?option=com_content&view=article&id=9506:balyoz-hakimi-mzasz-mektuptan-delil-olmaz&catid=35:joomla&Itemid=95
10 Mart 2012
Perinçek savundukça ceza aldı
Perinçek, Ergenekon davasında söylediği sözler nedeniyle 23 yıla mahkûm oldu
reklam
Doğu Perinçek, tutuklu yargılandığı Birinci Ergenekon davasının duruşmalarındaki sözleri nedeniyle toplam 23 yıl hapse ve 2 bin lira da para cezasına çarptırıldı. Perinçek hakkında duruşmalardaki sözleri nedeniyle devam eden 4 davadan da toplam 20 yıl hapis cezası isteniyor. Böylece Perinçek, neredeyse Ergenekon davasında hakkında istenilen cezalara yaklaşan sürelerle hapse mahkûm edildi.

İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, tutuklu yargılandığı Birinci Ergenekon davasının duruşmalarındaki sözleri nedeniyle toplam 23 yıl hapse ve 2 bin lira da para cezasına çarptırıldı. Perinçek hakkında duruşmalardaki sözleri nedeniyle devam eden 4 davadan da toplam 20 yıl hapis cezası isteniyor. Böylece Perinçek, neredeyse Ergenekon davasında hakkında istenilen cezalara yaklaşan sürelerle hapse mahkûm edildi. Gizli tanık Kıskaç’ın ifadesinin dinlendiği duruşmadaki sözleri nedeniyle Perinçek’e 16 duruşmadan men cezası verildi. Ayda yaklaşık 4 oturum gerçekleştirilebilen davada Perinçek’in yeniden mahkeme huzuruna çıkması haziran ayını bulacak.

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 21 Mart 2008 tarihindeki Ergenekon operasyonunda gözaltına alındı ve 24 Mart 2008 tarihinde tutuklandı. 20 Ekim 2008 tarihinde ilk duruşması yapılan davada Perinçek, savunmasını Ocak 2009’da yaptı. Perinçek 2 hafta sonra tutuklulukta 4. yılını dolduracak.

Doğu Perinçek, savunma kapsamında taleplerini dile getirirken ya da bir konuda itiraz ederken sarf ettiği sözleri nedeniyle mahkeme Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na çok sayıda suç duyurusunda bulundu.

12 dava karara bağlandı

Mahkemenin Perinçek hakkında yaptığı suç duyuruları üzerine toplam 15 dava açıldı. Perinçek hakkındaki bazı dosyalar ise savcılıkta soruşturma aşamasında bulunuyor. Bugüne kadar 12’si sonuçlanan davaların ikisi Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi, 10’u ise Silivri 2. Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Perinçek’in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile ilgili aynı cümlede geçen iddiaları konusunda farklı kararlar aldı. Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi “Çünkü buranın esas hâkimi Tayyip Erdoğan ve siz bir örgüt üyesisiniz. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Hüseyin Özese (Hâkim), Sami Haşıloğlu (Hâkim) bir örgüt üyesi” sözleri nedeniyle Perinçek’i “mahkeme heyeti bakımından” 2 yıl, 2 ay, 7 gün hapis cezasına çarptırırken Başbakan Erdoğan bakımından beraat kararı verdi. Perinçek’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaki sözlerine ilişkin dosya ayrıldı. Halen Silivri Asliye Ceza Mahkemesi tarafından bakılan Cumhurbaşkanı Gül’e ilişkin davada Perinçek 4 yıl 8 ay hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

20 yıl daha isteniyor

Doğu Perinçek hakkında duruşmalardaki savunmaları nedeniyle açılan ve halen devam etmekle olan 4 ceza davasında da toplam 20 yıl 5 ay hapis cezası isteniyor. Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde birinde 4 yıl 1 aya kadar hapis, diğerinde ise toplam 7 yıl hapis cezası istenen iki dava görülüyor. Silivri Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili iki davanın her birinde Perinçek hakkında 4 yıl sekiz aya kadar hapis cezası isteniyor.

Duruşmalardan yasaklı avukat

Doğu Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey “Doğu Perinçek hakkında Ergenekon davasında iki kez müebbet hapis cezası istenmektedir. ‘Hakaret’ iddialarıyla hükmedilen cezalar ve devam eden dava ve soruşturmalar nedeniyle verilmesi muhtemel cezalar birlikte değerlendirildiğinde neredeyse asıl davada istenen cezanın fiilen yatılması gereken süreye denk gelmektedir” değerlendirmesini yaptı.

Ancak Avukat Hasan Basri Özbey’in de “son savunma aşamasına kadar duruşmalardan men” cezası bulunuyor.

CUMHURİYET
www.gercekgundem.com/?p=443407
--------------------------------------------------------
Perinçek'e 2 yıl daha ceza-(TAMAMI)
Administrator tarafından yazıldı. Pazar, 26 Şubat 2012 04:38
Perinçek’e 2 yıl cezaya yurt çapında protesto...
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’e savunması nedeniyle 2 yıl 2 ay ceza verilmesi dün yurt çapında gösterilerle protesto edildi

İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’e savunması nedeniyle 2 yıl 2 ay 7 gün ceza verilmesine yurt çapında tepkiler geldi. İstanbul, Ankara, İzmir ve Hatay’da İşçi Partisi üyelerinin geniş katılmıyla basın açıklamaları gerçekleşti. İP İstanbul İl Örgütü üyeleri, İl binası önünde toplanarak Taksim Galatasaray Lisesi önüne yürüyerek, “Perinçek çıkacak hesap soracak”, “Vicdanlar isyanda Perinçek’e özgürlük” sloganları attı. Grup adına basın açıklaması yapan İP İstanbul İl Başkanı Osman Bilge Kuruca, Perinçek’in Ergenekon davasında yaptığı savunmalardan aldığı cezaların toplamının 20 yıl olduğunu belirterek, “Art arda gelen bu cezalar, neredeyse bütün yargının, Özel Görevli Mahkemeler haline getirildiğini, savunma hakkının kalmadığını bir kere daha göstermiştir”dedi.
Alver: Duruşmalarda Türkiye’yi savundu
Ankara’daki eylemde konuşan İP Ankara İl Başkanı Teoman Alver ise, Doğu Perinçek’in Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu 4 yıl boyunca tüm duruşmalarda aynı zamanda Türkiye’yi savunduğunu söyledi.
Alver, “Genel Başkanımız, Ergenekon tertibinin Türkiye’yi hedef alan bir Amerikan projesi olduğunu saptamış ve savunmasını buna göre yapmıştır” diye konuştu.
Adalet Bakanlığı’na telgraf çektiler

İzmir ve Hatay’daki İşçi Partililer “Perinçek’in savunmalarında söylediği her sözü aynen tekrarlıyor ve altına imzamızı atıyoruz” diyerek Adalet Bakanlığı’na faks ve telgraf çektiler.
‘Cezalar ‘yeni’ HSYK’nın atadığı hâkimlerden’
İzmir’de gerçekleştirilen protestoda açıklama yapan İP İzmir İl Başkanı Tugay Şen, Perinçek’e verilen ceza kararlarının altında, yeni HSYK tarafından atanan yargıçların imzasının olduğuna dikkat çekti.
Savunmayatoplamda20yılhapiscezası

Ergenekon davasında yaptığı savunmalar nedeniyle hakkında açılan ayrı ayrı davalarda toplam 20 yıl hapis cezasına çarptırılan Perinçek, “Hakkımda mahkumiyet kararı verilse dahi ben bu sözlerin doğru olduğuna inandığım için dile getiririm” dedi

İstanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 26 Mart 2010 tarihli 1. Ergenekon davasının 141. celsesinde mahkeme heyetine hakaret ettiği gerekçesiyle İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkında açılan dava karara bağlandı. Silivri 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, mahkeme Perinçek hakkında duruşmalarda sarf ettiği sözleri suç unsuru sayarak 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezasına hükmetti.
‘Usuli eksiklikleri dile getirdim’
Perinçek savunmasında hakkındaki suçlamayı reddederek, “‘Hâkim misiniz’ diye hâkimlere soru sorarak kendilerine hakaret ettiğim iddia ediliyor oysa ben burada usuli eksiklikleri dile getirerek ‘Usul kanunu biliyor musunuz?’ ‘Siz hâkim misiniz?’ şeklinde bir soru yöneltiyorum, bunun hiçbir yerinde hakaret unsuru yoktur, kaldı ki kamuoyunca bilinen birçok kişi tarafından da benim sözlerimden daha ileri boyutta doğrudan yargılama yapan mahkemeyi hedef alan ‘çadır tiyatrosu, mahkeme değilsiniz’ şeklinde sözler söylenmiştir, yazılı ve görsel basında bunlar dile getirilmiştir” dedi.
‘Amerikan kılıcı, Amerika’nın dayatması’
“Arkanızda Amerikan kılıcı var” sözü ile ilgili olarak ise Perinçek, “Buradaki kılıç devletin gücünü gösterir, Amerikan kılıcı tabirim de Amerika’nın dayatması ve etkisini ifade etmek için söylenmiş bir sözdür, bahse konu Ergenekon adı verilen soruşturma ile ilgili olarak soruşturmanın bizzat Amerika tarafından başlatıldığı ve yürütüldüğüne dair birçok beyan ve belge mevcuttur” diye konuştu. Perinçek, “Türk ordusu sizin ordunuz değil, düşmansınız” sözünü de, “Ergenekon sürecinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik yapılmış bir operasyon olduğu açıktır” şeklinde savundu.
‘Kıskaç’a niye müdahale etmediniz?’
Perinçek, 26 Ocak 2012 tarihli duruşmada dinlenen gizli tanık “Kıskaç”ın beyanlarına da dikkat çekerek, “Gizli tanık ‘Kıskaç’ın doğrudan okuduğu bir metin ile TSK’ya yönelik sürekli yıpratma amacı taşıyan bize yüklenen eylemlerle hiçbir ilgisi olmayan sözleri vardır, mahkeme bu sözler söylendiği sırada şahsa müdahale dahi etmemiştir, yargılama ile hiçbir ilgisi olmadığı halde iki saat boyunca bu şekilde beyanlarda bulunmuştur. Tüm bunlar yapıldığı için benim bahse konu sözleri dile getirmemem düşünülemez, hakkımda mahkumiyet kararı verilse dahi ben bu sözlerin doğru olduğuna inandığım için dile getiririm. Sözlerim de kendimin de bir hâkim çocuğu olmam da göz önüne alındığında hâkimlik mesleğine duyduğum saygı nedeniyle kesinlikle hâkimlik görevini yapan kişilere karşı herhangi bir hakaret kastı yoktur” diye konuştu.
Mahkeme Perinçek hakkında, “kamu görevlisine hakaret” gerekçesiyle 2 yıl 2 ay 7 gün olmak üzere hapis cezasına karar verdi. Bu ceza ile birlikte Doğu Perinçek’in Ergenekon davasında yaptığı savunmalardan aldığı hapis cezalarının toplamı 20 yılı buldu.
Aytekin: Savunma bütündür, bölünemez
Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Nuri Aytekin konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Savunma sırasında kullanılan ifadelerden dolayı verilen hapis cezalarının toplamı 20 yılı bulmuştur. Hakaret içerdiği iddia edilen sözlerin tamamı tutuklu olarak yargılandığı dava kapsamındaki savunmasına ilişkindir. Savunma bir bütündür ve bölünemez. Bu nedenle mahkeme heyetine veya savcılara yönelik olarak farklı zamanlarda sarf edilen sözler, tek bir fiil olarak kabul edilmeli ve yargılama birleştirilerek tek bir karar verilmelidir. Kanun’da zincirleme suç olarak adlandırılan suçun özel şekline göre; bir kimsenin değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçu birden fazla işlemesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Yargılamanın bütünlüğü göz önünde bulundurulduğunda, Sayın Doğu Perinçek hakkında her bir eylemi nedeniyle ve mahkeme heyetindeki kişi sayısınca katlanmış olarak ayrı ayrı hapis cezasına hükmedilmesi kanuna açık aykırılıktır. Muhtelif Yargıtay kararlarında da her bir eylemi nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılma hukuka aykırı olarak kabul edilmektedir.”
http://www.aydinlikgazete.com/index.php?option=com_content&view=article&id=9124:perinceke-2-yl-daha-ceza&catid=35:joomla&Itemid=95
--------------------------------------------------------------------------------
12 Eylül davası asıl şimdi başlıyor
2012-03-10 05:52:16 1 yorum
12 Eylül davası başta Erdal Eren’i yaşını büyütüp asanlar olmak üzere, hakkında şikayet olan tüm görevliler için 47 ilin savcısına ‘Soruşturma açın’ yazısı gitti
T24- 12 Eylül davası Evren ve Şahinkaya’yla sınırlı kalmıyor. Başta Erdal Eren’i yaşını büyütüp asanlar olmak üzere, hakkında şikayet olan tüm görevliler için 47 ilin savcısına ‘Soruşturma açın’ yazısı gitti.

Vatan'dan Kemal Göktaş'ın haberine göre, Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, Ankara Başsavcılığı’na Gürkan Mumgan, Nurettin Öztürk’ün gözaltında kaybedilmesi, Erdal Eren’in asılması ile 39 müştekinin işkence iddialarının soruşturulması için “görevsizlik” kararını gönderdi.
12 Eylül soruşturması için savcılığa gelen suç duyurularıyla ilgili Ankara ile birlikte 47 il başsavcılığına 12 Eylül dönemindeki işkence ve yaşam hakkı ihlalleri ile ilgili soruşturma açılması için görevsizlik kararı gönderen Savcı Çetin’in dün gün ışığına çıkan görevsizlik kararında çarpıcı değerlendirmelerin yer aldığı ortaya çıktı.
Çetin’in Ankara Başsavcılığı’na gönderdiği kararında “kamu görevlilerinin faili olduğu yaşama hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele suçlamalarında hiçbir durumda zaman aşımı uygulanamaz; söz konusu kişilerle ilgili af düzenlemesi yapılamaz” denildi.
9 AİHM içtihadı
AİHM’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkı ve işkence yasağını düzenleyen maddelerini ihlal eden kamu görevlileri ile ilgili soruşturmalarda af ve zaman aşımının söz konusu olmayacağını belirten 8’i Türkiye, 1’i de İtalya devleti aleyhine açılan 9 davada verdiği kararları emsal gösterdi.
1982 ve 1961 anayasaları
1982 Anayasası’nın 90. maddesi ile 12 Eylül döneminde yürürlükte olan 1961 Anayasası’nın 65. maddesi hükümlerine göre, uluslararası sözleşmelerin Türkiye Cumhuriyeti açısından kanun hükmünde ve bağlayıcı olduğu hatırlatılan kararda “1954’te yürürlüğe konulan AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) koruduğu hak ve özgürlükler AİHM’nin anladığı anlamda anlaşılmalıdır. Dolayısıyla, AİHM’nin etkin soruşturma yapılması hususu ile sözleşmenin 2. ve 3. madde ihlallerine ilişkin yerleşmiş içtihatları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bağlamaktadır. Yani, AİHS’de korunan temel hak ve hürriyetlere ilişkin hükümler, iç hukukta doğrudan uygulanma özelliğine sahip hukuk normları olup, ulusal yargıç, Sözleşme’nin bu hükümlerini AİHM’nin anladığı anlamda anlamalı ve uygulamalıdır” denildi.
Anayasa’nın 90. maddesine göre AİHS’nin iç hukuktaki yasaların üzerinde olduğu ve yasalarımızdaki zamanaşımına ilişkin hükümlerin de buna dahil olduğu kaydedilen kararda “Dolayısıyla, soruşturma konusu olayda zaman aşımına ilişkin iç hukukumuzdaki yasa hükümleri değil, doğrudan AİHS’nin yaşama hakkı ve işkence yasağına ilişkin 2. ve 3. maddeleri AİHM’nin anladığı anlamda uygulanarak kovuşturma yapılması gerekmektedir” vurgusu yapıldı.
Anayasa ve AİHS
Savcı Çetin, Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nin AİHM’de Türkiye aleyhine açtığı davada verilen karara göre anayasal ve yasal düzenlemelerin AİHS’ye uygun olması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
“Uluslararası hukuk, Türkiye Cumhuriyeti devletine, AİHS’nin 2. ve 3. maddelerinin ihlali durumunda, eğer kamu görevlileri suçlanmakta ise, sanıkları zamanaşımı ve aftan yararlandırmadan yargılama yükümlülüğü yüklemiştir. 1982 ve 1961 Anayasalarındaki düzenlemeler, AİHS, AİHM’nin yerleşmiş içtihatları kamu görevlilerinin faili olduğu yaşama hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele suçlamalarında hiçbir durumda zamanaşımı uygulanamaz; söz konusu kişilerle ilgili af düzenlemesi yapılamaz.”
Çetin mahkemelerin bu türden suçlamalarla ilgili sanıkları yargılarken zamanaşımı kuralını işletmeyerek makul sürede yargılamayı tamamlamaları ve suçları sabit olanları cezalandırması gerektiğini vurguladı.
Karanlıkta kalan dosyalar
Savcılıklar ve mahkemelerin de Çetin’in belirttiği görüş doğrultusunda karar vermeleri halinde sadece 12 Eylül dönemi değil, Cumhuriyet tarihi boyunca failleri kamu görevlileri olan işkence, öldürme ve kaybetme suçlarıyla ilgili soruşturmalar ve davalar açılabilecek. Buna göre 1 Mayıs 1977 Taksim olayı ile 12 Eylül 1980 öncesi yaşanan Maraş, Çorum ve Malatya katliamlarının yanısıra Güneydoğu’daki yargısız infazlar gibi çok sayıda önemli olaya karışan hayattaki kamu görevlileri de yargılanabilecek. Bu karar, failleri hayatta olmayan Dersim katliamında ise soruşturma açılmasını sağlayabilecek ve tazminat taleplerinde etkili olabilecek.
Karardaki yorum, zaman aşımı tartışmalarının yaşandığı Sivas katliamı davasında da etkili olabilir.
‘Erdal Eren hukuka aykırı ceza infazı’
Savcı Çetin, görevsizlik kararında dönemin kamu görevlileri ile ilgili “işkence ve kötü muamele, gözaltında veya cezaevinde kaybolma iddiası, işkence sonucu adam öldürme” suçlarının yanı sıra 17 yaşında olduğu halde kemik yaşının 18’den büyük olduğu iddiası ile Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından idam cezası verilerek asılan Erdal Eren’le ilgili olarak da “hukuka aykırı cezanın infazı” suçundan soruşturma açılmasını istedi.
ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in öldürülmesini protesto gösterisinde gözaltına alınan 1964 doğumlu Erdal Eren, gösteride çıkan çatışmada er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Eren sadece bir ay süren dava sonunda, idama mahkum edildi. Erin ölümüne neden olan kurşunun G-3 piyade tüfeğinden çıktığına dair otopsi raporları dikkate alınmadı. MGK tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980’de infaz edildi.
Darbe davası 4 Nisan’da başlıyor
Darbenin 30. yılında, 12 Eylül 2010’da kabul edilen anayasa değişiklikleri ile darbe dönemi yöneticilerini koruyan geçici 15. maddenin kaldırılmasından sonra savcılıklara 12 Eylül mağdurlarından suç duyurusu yağmıştı. Özel yetkili savcılık dosyayı önce adli başsavcılığa göndermiş ancak başsavcılığın da görevsizlik kararı vermesi üzerine Türkiye çapındaki bütün dosyalar Ankara özel yetkili savcılığında toplanmıştı.
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, devlet görevlileri tarafından işlenen işkence, gözaltında kayıp ve yargısız infaz suçları için de görevsizlik kararı vermiş, 12 Eylül darbesini yapan Milli Güvenlik Konseyi’nin hayatta olan üyeleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında ise “anayasal düzeni zorla değiştirme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açmıştı.
İddianame Özel Yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilmişti. Duruşma tarihini 4 Nisan olarak belirleyen mahkeme, Evren ve Şahinkaya’ya yurtdışı çıkış yasağı koymuştu. Evren ve Şahinkaya’nın işlediği suçu görev alanında gören Savcı Çetin, suç duyurularındaki işkence, yargısız infaz ve gözaltında kaybetme iddiaları ile ilgili olarak görevsizlik kararı vererek dosyaları suçun işlendiği 47 ilin başsavcılığına göndermişti.
http://t24.com.tr/haber/12-eylul-davasi-asil-simdi-basliyor/198961
--------------------------------------------------------------------------
Sivil toplum örgütlerinden Madımak çağrısı: Bu dava düşmemeli
2012-03-10 09:37:28 0 yorum
Sivas katliamı davasının düşmesine 3 gün kalırken, sivil toplum örgütlerinden mahkemeye son kez çağrı yaptı

T24 - Sivas katliamı davasının duruşmasına 3 gün kalırken çok sayıda sivil toplum örgütü, Madımak Oteli’nde 35 kişinin yakılmasının insanlığa karşı olduğunu belirterek, davanın zamanaşımı nedeniyle düşmemesi gerektiğini vurguladı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Sekreteri Cemal Şahin, mahkemeyi insanlık suçu karşısında uluslararası hukuku uygulamaya davet etti.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; PSAKD’nin öncülüğünde Emek ve Demokrasi Güçleri, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle düşürülmek istenen Sivas davası için Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Madımak’ta yakınlarını kaybeden ailelerinin yanı sıra; CHP, BDP, Emek Partisi, EDP, TKP, ÖDP, KESK, Genel İş, TTB, İHD, TMMOB, ABF ve Halkevleri’nin arasında bulunduğu parti ve sivil toplum örgütleri katıldı. PSAKD Genel Sekreteri Şahin, gelişmiş demokratik ülkelerde, insanlık suçu işleyenlere zamanaşımı olmadığını belirterek şunları kaydetti: “Çünkü bilirler ki, insanlığa karşı yapılacak en büyük kötülük, insanın yaşam hakkının elinden alınmasıdır. Şurası bilinmelidir ki; adalet herkese gereklidir. Adalet yerini bulmazsa zulüm yapanlar, haksızlık yapanlar, katiller, caniler zamanaşımı sayesinde ceza almaktan kurtulurlarsa, bu durum ülkeyi karanlığa sürükleyecektir.” Şahin, katliamı yapan örgütler ortaya çıkarılmadıkça, yeni katliamların kaçınılmaz olduğunu belirtti. Şahin, “Mahkemeyi, insanlık suçu karşısında, uluslararası hukuku uygulamaya davet ediyoruz. Alınacak karar insanlık için, adalet için onurlu bir adım olmalıdır” dedi.
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, hukuk ve insanlık adına vahim bir durum ile karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Türkdoğan, “Doğrudan doğruya Türk yargı makamlarını bağlayan AİHM hükümleri var. İstenirse 13 Mart’taki duruşmada mahkeme AİHS’ye dayanarak zamanaşımı talebini reddedebilir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Alevilerin 1400 yıldır asimile edilmeye çalışıldığını kaydetti. Çorum’da, Maraş ve Sivas’ta yaşananların Adıyaman’da tezgâhlanmaya çalışıldığına işaret eden Akkaya, bunlara örgütlü olarak “dur” denilmesi gerektiğini vurguladı.
Sivas’ta yakılan canlardan Seher Gül Ateş’in amcası, davanın avukatlarından Süleyman Ateş de, Adıyaman’da Alevilerin evlerinin işaretlendiğini, İçişleri Bakanı’nın “bu çocuk işi” dediğini aktarırken, “Bu sanıklar serbest kalırsa yarın gidip Adıyaman’da veya diğer yerlerde aynı olaylara katılmayacaklarının garantisini kim verebilir? Sivas olaylarının arkasında devlet yöneticilerinin desteği var” dedi.
Madımak’ta yakılan Gülsüm Karababa’nın kardeşi Hüseyin Karababa, Sivas’taki olaylarda bir vatandaşı ölen Hollanda Büyükelçiliği’nden hiçbir yetkilinin basın toplantısına katılmamasına tepki gösterdi.
http://t24.com.tr/haber/sivil-toplum-orgutlerinden-madimak-cagrisi-bu-dava-dusmemeli/198970
------------------------------------
HSYK Başkanvekili Okur: Bu saatten sonra Madımak için yapılacak bir şey yok
2012-03-09 16:36:30 3 yorum
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili İbrahim Okur, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç'ın sorularını yanıtladı.

T24 - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili İbrahim Okur, Sivas katliamı davasında sona yaklaşıldığını işaret etti ve zamanaşımının modern cezada kullanılan bir uygulama olduğunu vurguladı.Okur, ''bu saatten sonra yapılacak fazla bir şey yok'' dedi.

Sivas katliamının sanıkları hakkındaki yargılamanın zamanaşımına uğramasına 4 gün kala yargının nasıl davranacağı sorusuna Okur, şöyle yanıt verdi:

“Sivas davasında 5 sanık hakkında zamanaşımı doluyor. 4 sanık hiç yakalanmamış, diğer sanık serbest bırakılmış. Sivas davasında sözkonusu sanıklarla ilgili zamanaşımının sonuna gelindiği görülüyor. Zamanaşımı da tüm modern ceza hukununda olan bir uygulama. Mahkeme takdir hakkını kullanabilir. Aslında bu davada zamanaşımı uzamış. Bu sanıklar asli fail değil, onlara cezalandırılmış. Bu saatten sonra yapılacak fazla bir şey yok."

http://t24.com.tr/haber/hsyk-baskanvekili-okur-bu-saatten-sonra-madimak-icin-yapilacak-bir-sey-yok/198930
----------------------------------------------------------------------------------
'AİHM kararları esas alınırsa vicdani ret uygulanabilir'
2012-03-10 08:28:18 0 yorum
Malatya Askeri Mahkemesi 'vicdani ret' hakkının uygulanabilmesi yolunda önemli bir karara imza attı

T24 - Malatya Askeri Mahkemesi ‘vicdani ret’le ilgili görülen davanın gerekçeli kararında 'AİHM kararları esas alınırsa vicdani ret iç hukukta da uygulanabilir' ifadelerini kullandı.

Malatya Askeri Mahkemesi 'vicdani ret' hakkının uygulanabilmesi yolunda önemli bir karara imza attı.
Mahkemenin vicdani ret ile ilgili görülen bir davanın gerekçeli kararında 'vicdani ret konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının esas alınması gerektiği' ifade edildi.
Muhammet Serdar Delice isimli şahıs Malatya’da vatani görevini yaptığı sırada 5 aylık askerken firar ettiği gerekçesiyle tutuklandı. 10 aylık hapis cezasına çarptırılan Delice, cezasının üçüncü ayında tahliye edildi.
Konuyla ilgili görülen davada vicdani retçi olduğunu açıklayan Delice’nin bu yöndeki başvurusu reddedildi.
Ancak askeri mahkeme, davayla ilgili gerekçeli kararında sürpriz ifadeler kullandı.
Vicdani ret konusunda, AİHM kararlarının esas alınmasının gerektiği belirtilen açıklamada, “Vicdani ret hakkı, AİHM kararı esas alınırsa iç hukukta uygulanabilir" denildi.
Kararın vicdani ret davaları için emsal niteliği taşıyabileceği belirtildi.
http://t24.com.tr/haber/aihm-kararlari-esas-alinirsa-vicdani-ret-uygulanabilir/198967
Avrupa Parlamentosu’nun "laik ordu" uyarısı
2012-03-10 10:27:00 0 yorum
Avrupa Parlamentosu’nun ilk defa bir raporunda "laik ordunun" garanti altına alınması gerektiğini yazması dikkat çekti

T24 - Asker-sivil ilişkisini Türkiye’yle ilgili her raporunda masaya yatıran Avrupa Parlamentosu (AP), geleneksel olarak yaptığı vurguların dışına çıkarak ordunun yapısına da değindi. 1 Mart’ta AP Dışişleri Komisyonu’nda oylanan Türkiye raporunun, 29 Mart’ta Genel Kurul onayına sunulacak son halinde, “ordunun laik bütünlüğünün ve operasyonel yeteneğinin” garanti altına alınması gerektiğinin altı çizildi.
İlk olma özelliği taşıyan vurgu, AP’deki Muhafazakarlar ve Reformistler Grubu’nun Başkan Yardımcısı İngiliz parlamenter Geoffrey Van Orden’ın önerisinin diğer gruplardan kabul görmesi üzerine metne dahil edildi. Raporun, Türkiye’deki asker-sivil ilişkilerinin değerlendirildiği ve sivillerin askerler üzerindeki kontrolünün artırılmasına yönelik adımlardan duyulan memnuniyetin dile getirildiği paragrafın sonuna eklen cümlede, “AP, Türkiye’nin NATO üyeliğinin önemi de göz önünde tutularak, silahlı kuvvetlerin süre gelen laik bütünlüğünün ve operasyonel kabiliyetinin garantiye alınmasının gereğini vurgular” ifadeleri kullanıldı.

‘Cadı Avı’ mesajı

AP metnine bu tür bir vurgu yerleştirilmesinde son dönemde gündemde olan davalar bağlamında yargının Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili tasarruflarının etkili olduğu belirtiliyor. AP kaynakları, bu ifadenin yargı tarafından atılan adımların bir tür “cadı avına” dönüşmemesi gerektiği mesajı olarak da algılanabileceğinin altını çiziyor. Ankara’dan “güçlü bir telkin” olmaması durumunda, AP’deki siyasi grupların genel desteğiyle metne giren bu ifadeyle ilgili bir değişiklik önergesinin Genel Kurul gündemine gelmesi beklenmiyor.
http://t24.com.tr/haber/avrupa-parlamaentosundan-ilk-defa-lail-ordu-uyarisi/198975
Cezaevlerinde 18 yaş altı erkek ergenlerde tecavüz sayısı arttı
2012-03-10 09:15:40 0 yorum
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Olguları Değerlendirme Kurulu'nun, cezaevlerindeki çocuk mahkumlarla ilgili olarak Adalet Bakanlığı'na sunduğu rapor şoke edici nitelikte

T24 - Çukurova Üniversitesi'nin cezaevlerindeki çocuk mahkumlarla ilgili kurul raporu utanç verici gerçeği ortaya çıkardı. Uzmanlara göre, 18 yaş altı erkek ergenlerde tecavüz sayısında artış var. Koğuşlar, profesyonel istismarcı yetiştirmeye yol açıyor.
Ercan Öztürk'ün Akşam gazetesindeki haberine göre; Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Olguları Değerlendirme Kurulu'nun, cezaevlerindeki çocuk mahkumlarla ilgili olarak 12 Kasım 2010 tarihinde Adalet Bakanlığı'na sunduğu rapor şoke edici nitelikte. Uzmanların yaptığı muayene ve incelemeler, cezaevlerinde 18 yaş altı erkek ergenlerde tecavüz olaylarındaki artışı ortaya koydu.
Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan 7 uzmanın katıldığı ve 1997'den bu yana çalışmalarını sürdüren Adli Olguları Değerlendirme Kurulu, Pozantı'da yaşanan skandalı sanki çok önceden duyurmuş... Cinsel İstismar Kurulu 15 ay önce hazırladığı raporda, 4 haftada ortalama 70 dosya incelendiğini belirterek, özetle şu görüşlere yer verdi:

ERGEN TECAVÜZÜ ARTTI: Son zamanlarda özellikle cinsel istismar suçundan hüküm giymiş ve aynı koğuşta kalan 18 yaş altı erkek ergenlerde tecavüz olguları sayısında artış olduğu gözlenmektedir. Cinsel saldırı suçu nedeniyle tutuklu olan çocuk ve gençlerin bir arada bulunmaları; suçun niteliği, eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıklar ve sosyal nedenlerden dolayı yeni suçlu ve kurbanların ortaya çıkmasına neden oluyor.

BİRBİRİNİ ÖRNEK ALIYORLAR: Son bir yıl içerisinde, cinsel istismar suçundan dolayı tutuklu bulunan yaklaşık 10 çocuk, cezaevinde yine kendileri gibi cinsel istismar suçundan hükümlü akranları tarafından fiziksel istismar, cinsel istismara uğramıştır.

YÖNETİME BİLDİRMİYORLAR: Gençlerden alınan öykülere göre istismarlar, görevlilere bildirilmemiştir. Cezaevi görevlileri tarafından tespit edilemeyen, sürekli ve tekrarlayıcı nitelikte bu olayların devam ettiği belirtilmektedir. Gençler içinde bulundukları 'Ergenlik Dönemi' etkisiyle birbirlerini model alma ve kitlesel hareket etme açısından ciddi risk taşımaktadırlar.

PROFESYONEL İSTİSMARCI: Koğuş sistemi içinde kontrol edilme ve denetim kurulması güç. İstismar suçundan hüküm giymiş ergenlerin bir arada bulundurulmamaları, bu gençler için iyileştirme, suç tekrarını önleme ve suçlu genci koruma niteliğinden daha çok 'Profesyonel İstismarcı' yetiştirmeye elverişli görünüyor.

SALDIRILAR İLK GÜN OLUYOR: Özellikle istismar suçundan dolayı cezaevine girildiğinde, ilk günler 'cinsel saldırı' için daha fazla risk taşıyor.

Tuvalet, banyo, lavabo sürekli izlenmeli

Çukurova Tıp Fakültesi Adli Olguları Değerlendirme Kurulu, raporunda muayene ve gözlemlerini sıraladıktan sonra Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne önerilerini de iletti. İşte o öneriler:
- Cinsel istismar suçundan hükümlü ergenlerin aynı fiziksel şartlarda bulundurulmamaları,
- Özellikle şiddet eğilimli ve yıkıcı davranım bozuklukları olan ergenlerin ruhsal takip ve tedavilerinin düzenli şekilde sağlanması,
- Cezaevi görevlilerinin iletişim becerileri ve cinsel istismar konularında düzenli olarak eğitilmeleri,
- Cezaevi psikologlarının hükümlü ergenlerle daha sık iletişim kurmaları,
- Cezaevlerinde ortak kullanım alanları, koridor, tuvalet-banyo girişi ve lavabo bölümlerinin düzenli izlenmesi,
- Özellikle istismar suçundan dolayı cezaevine ilk girildiği günlerde 'Cinsel saldırı' için daha fazla risk taşıdığının bilinmesi ve buna yönelik önlemlerin alınması gerektiği kanaatinin gereği bilgilerinize arz olunur.

Uzmanlar imzaladı

Raporda, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Olguları Değerlendirme Kurulu üyelerinin imzaları bulunuyor.

İşte o imzalar:
Prof. Dr. Medih Çeliktaş (Hastane Başhekim Vekili)
Prof. Dr. Necmi Çekin (Adli Tıp Anabilim Dalı Öğr. Üyesi)
Prof. Dr. Ayşe Avcı (Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğr. Üyesi)
Prof. Dr. Nurdan Evliyoğlu (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğr. Üyesi)
Yard. Doç Dr. Ayşegül Yolga Tahiroğlu (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı)
Uzm. Dr. Gonca Çelik (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı)
Dr. Belgin Yoruldu (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi)
Psikolog Sunay Fırat (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı)

Pozantı'da ne olmuştu?

Tecavüz, taciz ve işkence iddiaları, Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevi'nde de gündeme gelmişti. İddiaların ardından Adalet Bakanlığı, çocukları farklı cezaevlerine nakletmişti. Pozantı ile ilgili korkunç gerçek AKŞAM'da geniş biçimde yer almıştı.

http://t24.com.tr/haber/cezaevlerinde-18-yas-alti-erkek-ergenlerde-tecavuz-sayisi-artti/198969
----------------------------------------------------------

 

Av. İ. Güneş GÜRSELER | Tüm Yazıları
Hits: 13540