KİK kikirik oldu!

~ 22.02.2012, Güngör MENGİ ~

Hortum ve hortumlama deyimleri bir zamanlar hayatımızın parçası haline gelmişti.

Kamu ile iş yapanların kurdukları ahlâk yoksunu ilişki köprüleri, siyasetçi ve bürokrasi desteğinde servet transferleri yaratıyordu.

Ahlâk çöktükçe siyaset kirleniyor, iktidar partiler için devlet kasasından eş, dost, yandaş zengin etmenin aracı haline geliyordu.

2002 yılında Kamu İhale Kanunu ve ona bağlı Kamu İhale Kurulu (KİK) devreye sokuldu.

O adımın doğurduğu umut ve heyecanı hatırlıyorum.

Ve şimdi, tüyü bitmedik yetimin hakkını haramzadeye yedirmemek, devletin parasını hırsız müteahhitlerin tasalludundan korumak amacıyla AB normlarına göre kurulan KİK’in içinde yüzdüğü rüşvet rezaletine bakıp üzülüyorum.

Polis biliyorsunuz, kamu ihalelerine fesat karıştırıldığı ve ihale alamayan firmalar lehine rüşvet karşılığı lehte raporlar düzenlendiği iddiasıyla önce uzun bir soruşturma ve izleme yaptı, şimdi de operasyon yürütüyor.

Halen 12 tutuklu var; kaça varacağı da belli değil.

Ama olayın hangi amaca hizmet ettiği sorusu, soruşturmanın dedektiflik hikâyesi kadar heyecanlı olmasa bile ondan daha önemlidir.

Amaç öldürmek mi?

Bu soruşturma ve operasyon KİK’i ahlâksızlıktan temizleyip tekrar etkin hale getirmek için mi yapılıyor yoksa bu rüşvet ve hırsızlıklar “KİK’le olmuyor” iddiasını inandırıcı kılmak amacıyla mı teşhir ediliyor?

KİK bağımsız bir denetim kurumu olarak kuruldu. AKP bağımsız kurumları ve denetlenmeyi sevmiyor. On yılda KİK mevzuatı 50’den çok değişikliğe uğradı.

Çünkü müteahhitler adamına göre değil kamu yararına çalışan rekabet üstünlüğüne göre seçiliyordu.

Tabii iyi olan yöntem budur ama devlet parasının gittiği yeri kontrol etmek isteyen iktidarlar bundan hoşlanmıyor.

On yılda getirilen istisnalar KİK’i bitirdi. Etkinlik ve kapsama alanı bakımından iyice incelip zayıflayan KİK “kikirik”e döndü.

Kurum on aydan beri başsızdır, vekâletle yürütülüyor.

Bu, kamu alımlarında şeffaflığın sağlayacağı yararları ihmal eden bir tutumdur.

Devletin devasa yatırım projelerini bir bir saymaya gerek yok, sadece eğitimde FATİH Projesi kapsamında yapılacak alımların çapı bile KİK gibi bir denetim kurumunun gerekliliğini savunmaya yeter.

Mayın döşemek gibi

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tablet bilgisayarlar ve akıllı tahtalarla yüzünü gösteren FATİH Projesi kapsamında 4 yılda 7-8 milyar dolarlık harcama yapılacağını açıkladı.

Sadece bu projenin namusu ve selâmeti bile KİK’in güvenilir bir etkinliğe kavuşturulması ihtiyacını dayatıyor.

Peki iktidar bunu mu istiyor? Hayır..

FATİH Projesi kapsamında yapılacak yatırım ve harcamaları KİK denetiminden çıkarma hazırlığı var.

Müteahhidi istediği gibi seçme hakkını iktidara veren hüküm, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasa teklifinin içine yerleştirildi.

Başbakan’ın bu işten haberi olmuş mudur?

Hükümetten gelmediği, yani tasarı olmadığı için Başbakan görmeden Meclis Başkanlığı’na verilmiş olabilir mi?

Dileriz öyledir...

Kamu ihalelerindeki denetimi zayıflatan ve devletin parasını eş dost partidaşa yönlendiren oldubittilerin başta avantaj gibi görünse bile sonuçta iktidarlara yıkım getirdiğini unutmamak lâzım.

Eğer iktidar ileride kendi ayağı altında patlayan mayınlardan zarar görecek olursa “bunları kim yerleştirdi” diye kimsenin günahını almasın!

(GazeteVatan)

Güngör MENGİ | Tüm Yazıları
Hits: 1430