Bir polisin panoramik anatomisi

~ 26.01.2012, Mehveş Evin ~

Kadın cinayetlerinde ‘iki aktör’ olduğunu açıkça savunan emniyetçiler oldukça, akan kan durmayacak! Emekli polis müdürünün yazısı, hem ayrımcı, hem ırkçı, hem de cinayete teşvik ediyor

 Memlekette kadın doğrama, bir hobiye dönüşmüş durumda. Nedenleri üzerine fazla kafa patlatmaya gerek yok.  Milliyet’in dün manşetten verdiği ‘Türk erkeği Hans değil ki’ haberi, her şeyi gayet güzel  anlatıyor.
Haber, emekli polis müdürü Hasan Yağar’ın ‘kadın cinayetlerinin panoramik anatomisi’ başlıklı fevkalade (!) bilimsel analizini (!) aktarıyor. Atatürk ilke ve inkilapları doktorası sayesinde ‘doktor’ sıfatını da taşıyan bu polis, kadınları ölüme sürükleyen iklimin, kafa yapısının bizatihi temsilcisi.
Ne diyor muhteşem doktor-polis-toplumbilimci bey? “Tabii ki kadınımız erkek karşısında fiziki gücü sebebiyle mağdur durumdadır ama dili ve hareketleri bakımından aynını söylemek maalesef mümkün değildir. Cinayetlerin günahı sadece erkeğe yüklenemez.”
Keşke kadın konuşmasa!
Bu ülkenin emniyeti, yargısı, politikacısı, medyası farklı düşünüyor olsaydı zaten günde ortalama üç kadın, erkeklerin elinde can vermezdi!
Bir insanın pardon, kadının!- canını alma gerekçesi olarak ‘dili ve hareketleri‘ni göstermek, bugün hangi medeniyette kabul görür, sorarım size?
Yağar’ın yazısında savunduğu görüşler, kadına karşı ayrımcılık yapmakla kalmıyor. Irkçılık, nefret söylemi, cinayete teşvik, hepsi var! Tabii cehalet de dizboyu.
Güzelim Anadolu klişesi
- Yağar, cinayetleri ‘milli gelenek, görenek ve dini anlayışımız’a bağlıyor. Bildiniz, ‘namus’  meselesi! Peki hangi gelenek,  görenek veya dini anlayışta bir insanın canını almak  yüreklendirilir?
- Toplumbilimciliğe soyunan polis, cinayetlerin hepsinin ‘mega kent’lerde işlendiğini söyleyerek ‘suçu’ modern yaşama atıyor. Efendim, güzelim Anadolu’muzda böyle olaylar var mıymış? ‘Namus cinayet’lerini, çocuk istismarını, intiharları, mülki amir-kent eşrafının toplu tecavüzlerini bir çırpıda silmiş, atmış, belli... Göç alan kentlerde bu cinayetler daha fazla, çünkü hem daha görünür, hem de Anadolu’yu bitiren politikalarla nüfus kentlere kaydı. 
- “Cinayetlerde en az iki aktör var” diyen bu zihniyete göre kadın, şehre gelir ve hafifmeşrep olur. Eh, hak etmiştir gebertilmeyi!
Suç işliyor
- Batı toplumlarından örnek veren bu zat, ‘Hans’ örneğiyle bütün Alman erkeklerini grup seksçi olarak genelliyor. Farkında değil herhalde, ama yaptığı yabancı düşmanlığıdır, ayrımcılık ve ırkçılığa girer.
- Bu zata göre ‘masum’ erkek, ‘yadırgadığı’ kadın hareketleri üzerine, boşandığı eşi dahil, ‘çocuklarının annesi’ni katletmekten başka çare bulamıyor...
Hasan Yağar gibileri polis oldukça, yargı mensubu oldukça hiçbir kadın bu ülkede emniyette olamaz. 


ERGENEKON YERiNE FiŞEKÇi!

- Bugünlerde hangi ortama girsem, bir numaralı konu Orhan Pamuk oluyor. Ve elbette, Karolin Fişekçi. Erkekler, müstehzi bir gülümsemeyle, kadınlarsa acımayla karışık bir isyanla ‘Olay nasıl bu noktaya geldi’yi konuşuyor.
- İki insanın arasında olanlar beni hiç ilgilendirmiyor. Ancak her gün basına yansıyan haberlere kayıtsız kalmak mümkün değil. Hele Pamuk’un talihsiz noter ihtarnamesinden sonra...
- Sanırım Orhan Pamuk’un iyi bir iletişimciyle çalışmasının zamanı geldi. Yoksa ya Reha Muhtar’ı dinlemek zorunda kalacak, ya da bu tatsız durumdan kurtulmak için gezegen değiştirecek.
-Acaba Karolin Fişekçi, bir Ergenekon projesi olabilir mi? Ne de olsa Pamuk, 301’den, hasımlarından, ultra milliyetçilerden çekmediğini bu hanımdan çekti!

 

Mehveş Evin | Tüm Yazıları
Hits: 1541