"Biz bu yalanla mutluyuz Behzat!"

~ 24.01.2012, Can DÜNDAR ~

“Behzat Ç.” yine döktürdü pazar gecesi...
Travesti cinayetlerindeki polis parmağını ortaya seren Behzat, travestilerden aldığı teşekkür karanfilini sevdalısı savcı Esra’ya verdi.
Esra, “Derken karanfil elden ele...” diye mırıldandı.
Biz Edip Cansever’ler de bu küçük mesajdaki karanfili ekrandan alıp yanımızdakine verdik:
“Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte/
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel/
O başkası yok mu, bir yanındakine veriyor/
Derken karanfil elden ele...”
* * *
Behzat eve döndüğünde, ayrıldığı karısı sofra hazırlıyordu.
Kafayı hafif sıyırmış, hâlâ evli olduklarına inanıyordu.
Üstelik evdeki Şule’yi kendi kızı sanıyordu. Şule de bu oyunu bozmuyor, kızıymış gibi davranıyordu.
Behzat “Ne oluyor” diye çıkıştığında Şule, boynunu büktü ve:
“Biz bu yalanla mutluyuz Behzat” dedi.
* * *
Acaba kaç birlikteliğin zehirli çimentosunu deşifre ediyor bu cümle?
Kaç yalana göz yumuşu itiraf ediyor?
Kim bilir kaç mutluluk, yalandan bacaklar üzerinde yürüyor?
* * *
Vatan’da okudunuz mu:
Bir firma, “çıplak gösteren gözlük” vaadiyle ilan vermiş gazeteye...
Yüzlerce kişi para yatırmış.
Gözlükler fason çıkınca sadece bir müşteri kızıp “Çıplak göstermiyor bu” şikâyetiyle polise başvurmuş. Diğerleri?
Belki de şu anda “Biz bu yalanla mutluyuz” diye pembe gözlüklerle etrafı kesiyorlar.
* * *
İngiliz Independent gazetesi, “Türkiye aşırı kendine güvenin kurbanı olabilir. Yunanistan gibi balonu patlayabilir” diyor.
Aldırmıyoruz.
“Ekonomimize bir şey olmaz” yalanıyla mutluyuz çünkü...
İçerde 100 gazeteci varken Hükümet, “İfade özgürlüğünün en ileri olduğu dönemi yaşıyoruz” diyebiliyor.
Marmara gemisinde İsrail komandolarınca öldürülen vatandaşları için özür ve tazminat talep ederken, Uludere’de Türk uçaklarınca öldürülen vatandaşlarını görmezden gelebiliyor.
Fransa’ya tepki efelenmesiyle geri çağırdığı büyükelçiyi, sessizce geri gönderebiliyor.
“Derken gözlük elden ele...”, Hükümet’e sempati artıyor.
Ve anketlerde “Mutlu musunuz?” diye sorulunca halkımız “Mutluyuz” diye haykırıyor:
“Biz mutluyuz, bu yalanlarla...”
* * *
Dizinin son sahnesini anlatarak bitireyim:
Behzat, evdeki mutluluk oyununa katılmak üzere sofraya oturdu.
Yemek niyetine getirilen kuru ekmeği gülümseyerek yedi.
Yerken midesi bulandı.
Ve sofraya kustu.

 

Bakan ne zaman hesap soracak?
Agos gazetesi Milli Eğitim Bakanlığı’nın filtresine takıldı.
Bu haber olunca Türk Telekom, “Bakanlığın kategorilerine göre otomatik olarak engelleniyordu.
Düzelttirdik” açıklamasını yaptı.
“Kişisel web sitelerinin de otomatikman engellendiği”ni hatırlattı.
Bunun doğru olmadığını daha önce yazmıştım.
Evet, benimki dâhil bazı kişisel siteler engelleniyor.
Ama mesela Milli Eğitim Bakanı’nın, Cübbeli Ahmet Hoca’nın, Fetullah Gülen’in kişisel sitelerine erişim serbest...
Bunu yazınca Milli Eğitim Bakanı araştırma sözü vermiş, “Kasıt varsa hesap sorarım” demişti.
Aradan 6 hafta geçti.
Dün akşama kadar okullarda durum hâlâ aynıydı:
Bakana erişmek serbest, bize erişmek yasak.

(Milliyet)

Can DÜNDAR | Tüm Yazıları
Hits: 1771