BİRLEŞEBİLME/AYRIŞABİLME YETENEĞİ BARO SEÇİMLERİ

~ 29.10.2010, Av. Reha TAŞKESEN ~

Küresel bir konu ile yöresel bir konunun benzer noktalarını görerek sonuç çıkarmak, evrensel gelişmelerin bir arada ve aynı anda gözlemlenmesi, kavranması ve değerlendirilmesi ile olanaklı olmaktadır.

 

            Toplumsal ve kurumsal sorunların anlaşılabilmesi ve çözümlenebilmesi için bazı zamanlar bireyin dışarıdan bu konulara bakabilmesi önemli bir yetenektir ve de olumlu sonuçlar veren bir alışkanlıktır. Denemesinde yarar bulunmaktadır.

 

            Bir sözcük, bir cümle, bir makale, bir görüntü, bir hareket bir anda onyıllar boyunca ayırtına varılamayan bir gerçeğin anlaşılmasına önemli bir katkı sağlayabilir.

 

            Önümüzdeki süreçte ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) arasında küresel ölçekte bir rekabetin gündemde olacağı ve bu rekabetin ekonomik düzlemden siber düzleme, alçak yoğunluklu çatışma düzleminden yüksek yoğunluklu çatışma düzlemine değin değişik boyutlarda yaşanabileceğine dikkat çekilmektedir.

 

            Uluslararası ekonomik ortamın daha çok ABD ve Çin arasındaki siyasi ve ekonomik gelişmelere göre şekilleneceği ve bu anlamda konunun da ekonomik olmaktan daha çok bir stratejik güvenlik sorunu olarak ele alınmasının daha doğru olacağı öngörülmektedir[1].

            Enerji, hammadde ve gıda fiyatlarında yükselme olasılığı bulunmaktadır. Çin dışarıdan aldığı maddelerin bir kısmını deniz yolu ile taşımaktadır. Deniz ulaşım yollarının güvenliğini sağlama konusunda ise yeterli değildir. ABD’nin “Deniz Egemenliği” Çin’i rahatsız etmektedir. Bu nedenle de Çin’in bu sorunu bir ulusal güvenlik sorunu olarak algılaması doğal görülmelidir.

            “Deniz Egemenliği” 15nci yüzyıldan itibaren dünyanın gündeminde olan bir konudur[2]. ABD 20nci yüzyılın başından itibaren deniz gücünü sistemli bir şekilde geliştirmiş ve bugün iki okyanusta aynı anda deniz ulaşım yollarını denetim altında tutabilecek düzeye ulaşmıştır.

            Önümüzdeki süreçte ana güvenlik sorunlarının, hammadde kaynakları zengin bölgeler ile ÇHC arasındaki ulaşım yolları üzerinde yoğunlaşabileceği hususu dikkat çekmektedir.

            Aden Körfezi, Hint Okyanusu ve Güney Çin Denizi bölgelerinde yıllardır cereyan eden “Deniz Korsanlığı” (Piracy, Sea Piracy) faaliyetleri de bu kapsamda değerlendirilmelidir[3].

            Küresel kriz sürecinde Çin’de 30 milyon kişi, çalışan nüfusun %5 kadarı işsiz kalmış ve kırsal kesime dönüş yapmıştır[4]. Tarihsel gelişmeler de dikkate alınarak bir istikrarsızlık ortamına gidişin önlenmesi, yine ÇHC için önemli bir konu olarak gündemde kalmaya devam edecektir.

            Ülkeler sürekli olarak toplanarak, biraraya gelerek küresel sorunları tanımlamaya ve çözüm bulmaya çalışmaktadırlar. Uluslararası kurumlar geliştirilmekte, genişletilmekte ve yeni kurumlar kurulmaktadır[5]. Birleşerek ve bütünleşerek güç kazanma istikametinde bir devinim yaşanmaktadır. Uluslararası arenada yeni tehdit ve risk algılamaları yükseldiği zaman bunlara çözüm arayışları da yoğunluk kazanmaktadır. Nitekim hukuk da bu küresel gelişmelere koşut olarak daha uluslararası/ulusalüstü bir karakter kazanmaktadır.

            Burada dikkat çeken önemli bir nokta da uluslararası ortamda bu ve benzeri küresel sorunlara çözüm arayışlarında birleşme kültürünün baskın olması ve kısa süre içerisinde sonuca gidilebilmesidir. Yukarıda değindiğimiz konuda girişimin başlatılmasından itibaren görüşmelerin üç yıl, yapılanmanın ise iki yıl sürmesi ve beş yıl içerisinde uygulamanın başlamış olmasıdır

            Buraya değin güncel ve küresel bir konu hakkındaki gelişmeler üzerinde durmuş bulunmaktayız. Bütün bu olayların bizlerde yaşattığı çağrışımlar istikametinde Türkiye’nin basit, kısır, üretken olmayan, verimsiz, bıktıran gündemindeki konuları bir kenara koyalım. Bunları başka yazılarımızda ele alalım. Ancak, bizleri yakından ilgilendiren Ankara Barosu ve İstanbul Barosu seçimlerine göz atalım.

            Başkent Barosu olma özelliği taşıyan “Ankara Barosu Seçimi” tamamlanmış ve Av. Metin Feyzioğlu Baro Başkanı seçilmiştir[6]. Ön seçimde yarışan diğer adaylar ve bu adayları destekleyen avukatlar seçim günü büyük bir olgunlukla oylarını ön seçimde birinci olan Demokratik Sol Gurup adayı Av. Metin Feyzioğlu için kullanmışlar ve başkan seçilmesine destek vermişlerdir. Av. Feyzioğlu’na başarı dileklerimizi iletiyoruz.

            Dünya’nın nicelik ve elbette nitelik bakımından da önemli barolarından biri olma özelliğini taşıyan “İstanbul Barosu Seçimi” ise 6-7 Kasım 2010 tarihlerinde yapılacaktır. Sol kesim parçalı bir görünüm vermektedir. İstanbul’da bir ön seçim geleneği bulunmaması nedeniyle de seçime parçalı şekilde gidilmektedir.

            Birleşebilme ve ayrışabilme bir kültürel özelliktir. Ülkeler önemli küresel sorunların çözümü için biraraya gelebilmekte, birleşebilmekte ve ortak hareket edebilmektedirler. Birleşme kültürü öne çıkmaktadır.

 

            Bu noktada İstanbul’da avukatlar da önemli bir sorumluluk üstlenmiş bulunmaktadırlar. Ayrışma için değil birlik olma ve birleşme için hareket etmelidirler. Bu birleşmenin zemini “Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu” olarak öne çıkmaktadır. Başkan adayı olan Av. Ümit Kocasakal ise nitelikleri bakımından İstanbul avukatlarını ve İstanbul Barosu’nu en iyi temsil edecek kişi olarak desteklenmelidir. Kuşkusuz sonuç sandıkta belli olacaktır. Ancak, İstanbul avukatları da önemli bir sınav vereceklerdir. Birleşme ve bütünleşme istikametinde ortaya konulacak istenç ve bu istencin seçim sonucuna olumlu katkısı, geleceğe yönelik olarak atılmış sağlam ve sağlıklı bir adım olacaktır.

 

             “İstanbul Barosu Seçimi” için Av. Ümit Kocasakal’a ve listesinde bulunan yönetime aday değerli avukatlara başarı dileklerimizi sunuyoruz.

 

            Cumhuriyetimizin kuruluşunun 87nci yıldönümünü en içten duygularla kutluyoruz.

 

 

                                                                                               Av. Reha Taşkesen

                                                                                              Ankara, 29.10.2010

 


[1] Yakın zamanda katıldığım bir toplantıda konuşmacı Dr. Philippa Malmgren’in üzerinde durduğu konudur.  Dr. Malmgren Londra merkezli iki finans kuruluşunun kurucu başkanıdır. BBC ve CNBC programlarında görüşlerine başvurulmaktadır. Bankalara ve yatırım kuruluşlarına danışmanlık hizmeti vermektedir. Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations), Chatham Grubu (Chatham House), New York Ekonomi Kulübü (Economic Club of New York) ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri Enstitüsü (Institute for International Strategic Security) üyesidir.

 

[2] Gelecek 100 Yıl (The Next 100 Years), George Friedman, Pegasus Yayınları, İstanbul, 2009, s.47-49, Amerikalı Amiral Alfred Thayer Mahan, “Denizlere egemen olan dünyaya hükmeder…ABD’nin denizleri kontrol altında tutması küresel denizcilik ticaretini de elinde bulundurması anlamına gelmektedir…Genel olarak ABD uluslararası ticaret sistemini şekillendirmektedir.

[3] http://www.guardian.co.uk/world/2009/jan/09/piracy-somalia-us-navy, (9.1.2009)

ABD, 2009 yılı başında Aden Körfezi ve Hint Okyanusu’ndaki deniz korsanlığı faaliyetlerini önlemeye yönelik olarak ABD 5nci Filo Komutanlığı (5th Fleet) tarafından yönetilecek uluslararası deniz gücü oluşturulmasına yönelik bir hareket başlatmıştır. 151nci Görev Kuvveti (151st Task Force) adı verilen deniz gücü  bu maksatla çalışmaya başlamış ve içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu 25 kadar ülke bu faaliyete katılmıştır.

http://www.guardian.co.uk/world/2008/dec/18/piracy-china-navy, (18.12.2008)

ÇHC bölgedeki deniz korsanlığı faaliyetlerini ekonomik çıkarlarına yönelik bir risk olarak algılamış ve 2008 yılı sonundan itibaren bölgede bir deniz gücü konuşlandıracağını açıklamıştır.

http://www.simsl.com/Publications/Articles/ReCAAP0107.asp

Asya’da Deniz Korsanlığı ve Deniz Haydutluğu ile Mücadele için Bölgesel İşbirliği Sözleşmesi (The Regional Cooperation Agreement on Combating Piracy and Armed Robbery Against Ships in Asia-ReCAAP), Endonezya, Malezya ve Singapur’un kıyısı olduğu deniz ve boğazlardan önemli derecede deniz taşımacılığı yapılmaktadır. Malaka Boğazı, Singapur Boğazı ve Güney Çin Denizi bu anlamda olayların en çok yaşandığı bölgeler olarak öne çıkmaktadır. Dünya ticaretinin %30 kadarı ve petrol taşımacılığının %50 kadarı bu su yolları üzerinden devam etmektedir. Deniz Korsanlığı ve Deniz Haydutluğu faaliyetlerinin artması üzerine Japonya’nın 16 bölge ülkesine önerisi ile kurulan anılan güvenlik örgütü 2006 yılında çalışmaya başlamıştır. Halen 14 ülke  sözleşmeyi onaylamıştır. Singapur’da bir Bilgi Paylaşım Merkezi (Information Sharing Centre) kurulmuştur.

[4] Merkezi Haberalma Ajansı, Üç Sanayi Kategorisinde Çalışan Nüfusun Yıllara Dağılımı (CIA Fact Book, Number of Employed Persons at the Year-end, by Three Industries), 2006 yılı içinde gözden geçirilmiş rakamlara göre hesaplama yapılmıştır.

[5] “Deniz Korsanlığı ve Deniz Haydutluğu” konusunu izleyen uluslararası kuruluşlar; Uluslararası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce), Uluslararası Deniz Bürosu (International Maritime Bureau), Deniz Korsanlığı Bilgilendirme Merkezi (Piracy Reporting Centre), Uluslararası Deniz Örgütü (International Maritime Organization), Bilgi Değişim Merkezi (Information Exchange Centre). Konu hakkındaki uluslararası mevzuat; BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (The United Nations Convention on Law of the Sea-UNCLOS), Gemilere Yönelik Deniz Korsanlığı ve Deniz Haydutluğu Suçları Hakkındaki Araştırmalara İlişkin BM Tüzüğü (Code of Practice for the Investigation of the Crimes of Piracy and Armed Robbery Against Ships), Asya’da Deniz Korsanlığı ve Deniz Haydutluğu ile Mücadele için Bölgesel İşbirliği Sözleşmesi (The Regional Cooperation Agreement on Combating Piracy and Armed Robbery Against Ships in Asia-ReCAAP), Asya’da Deniz Korsanlığı ve Deniz Haydutluğu ile Mücadele için Bölgesel İşbirliği Sözleşmesi Uygulama Yönetmeliği (Regulation on Coordination in Implimentation of the ReCAAP).

[6] Ankara Barosu Seçimi 9-10.10.2010 tarihlerinde yapılmıştır. Seçimi Demokratik Sol Gurup adayı Av. Metin Feyzioğlu geçerli sayılan 7720 oyun 4732’sini alarak %61,3 oy oranı ile birinci seçilme başarısını göstermiştir.

Av. Reha TAŞKESEN | Tüm Yazıları
Hits: 2650