11 Eylül Kimin Hikâyesidir?

~ 14.09.2011, Güray ÖZ ~
Her şeyden ve herkesten önce Colin Powell’ın yalan hikâyesidir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ünlü toplantı salonununda, canlı yayında elinde minicik bir tüple yalan söyleyen ve Irak işgal edildikten, Bağdat yakılıp yıkıldıktan, yüz binlerce insan katledildikten sonra “Hepsi yalandı beni CIA kandırdı” diyen siyah Amerikalının hikâyesidir. Bir ülkenin tüm dünyaya yalan söyleyerek nasıl işgal edilebileceğinin hikâyesidir. O yalanı yutan tüm dünyanın hikâyesidir.
Sonra şimdi, bugün ve belki yarın aynı yalanı bir kere daha ve susuz yutabileceğini, yutturabileceğini gevrek kahkahalarla yazıp çizenlerin hikâyesidir.
Biliyorum bunları söyleyince arkadan gelecek soru, “ne yani El Kaide yalan mı, İkiz Kuleler’e o uçaklar çarpmadı mı, bunların hepsi Amerikan komplosu mu” sorusudur.
Aslında yanıtı da basittir. Tek cümleliktir. Böyle sorulara yanıt verebilmek için Agatha Christie gibi düşünmek, “kime yaradı” sorusunu sormak gerekir. Katili bulmak istiyorsanız, cesedi, silahı ve cinayetin kime yaradığını bulacaksınız. Ama bir ipucu daha hep vardır. Birdenbire ortadan kaybolan, izi silinmek istenen ilişkilere bakacaksınız. Gerçeği bulmak istiyorsanız kuşkusuz.
Hangi ilişkilere bakacaksınız peki?
***
Pek kalabalık ailesinin izi bir günde Boston’dan siliniveren, internet sitesindeki ortaklık belgeleri İkiz Kuleler gibi hızla yok ediliveren Usame bin Ladin ile Bush ailesinin ilişkilerine bakacaksınız. Ben bakmıştım. Carlyl Group sitesi hızla çökmüş, yine de izlerin tümü silinememişti.
Bakmayacak mısınız?
O zaman bugün olup bitenlerle ilgili ahkâm kesmeye de niyetlenmeyecek, başa gelen çekilir diyeceksiniz. Tunus, Mısır, Libya, Suriye... diye sayıklamaya devam edebilir, olup bitenleri 11 Eylül’den sonra yalnız kendi ülkelerinde değil, tüm dünyada koyu bir zorbalığın, faşizmin kitabını yazanların bu ülkelere “demokrasi” getirmek için tatlı, güzel, iyi niyetli bombalar yağdırdıklarını düşünebilirsiniz.
Ama zaten bu ülkeleri diktatörler yönetiyordu tesellisi size yeter de artar bile.
***
Ne kapitalizm üzerine düşünmeniz gerekir o zaman; ne dünyanın gittikçe azalan yeraltı zenginlikleri, ne de büyük ülkelerin stratejik hesapları umurunuzda olur. Yaşadığınız, yaşayabildiğiniz kadar yaşar gidersiniz; Aziz Nesin’in kendini kanıtlamak isteyen “Yaşar Yaşamaz”ı kadar da anlamınız olmaz şu ölümlü kalımlı, şu yaşanası, şu her geçen gün biraz daha yaşanmaz hale getirdikleri ve günahlarını bir türlü itiraf etmedikleri dünyamızda...
***
12 Eylül’de senin başına gelenle,11 Eylül’de dünyanın başına gelen aynıdır. Bundan sonra başına geleceklerle hesaplaşmak istiyorsan, 11 Eylül’ü, 12 Eylül’ü ve şimdi başında esen fırtınayı anlamaya çalışmaktan başka çaren yok senin.
Hani kara kaplı kitabın yazdığı gibi...
“Quid rites de te fabula narratur!” Gülme, burada anlatılan senin hikâyendir.

(Cumhuriyet)

Güray ÖZ | Tüm Yazıları
Hits: 2118