Tadında Bırakmak

~ 14.09.2011, Mümtaz SOYSAL ~
BENZERİ başka dillerde de vardır belki ama Türkçenin bu deyimi kadar güzeli yoktur.
Bir kere, bırakacağınız tatlandırılmakta olan bir şey olacak; tam en tatlı aşamasında bırakırsanız iyi olur, bırakmazsanız kötü.
Bugünlerde böyle bir öğüt gerekiyor herkese. Başta, başımızdakiler olmak üzere.
Çünkü, bütün Şarklılar, daha doğrusu Ortadoğulular gibi biz de olanı biteni tadında bırakmayı bilemiyor, tadını kaçıracak bir olay oluncaya kadar abarttıkça abartıp sürdürüyoruz.
Örneğin geminin yola koyuluşunda Ankara’nın yanlışı ve “hesaplı aldırmazlık” diye özetlenebilecek sorumsuzluğu ne kadar büyük olursa olsun, şu Mavi Marmara olayından sonra Sayın Başbakan’ın sert çıkışları İsrail karşısında ezik bölge halklarının hoşuna gittiği kadar bizim insanlarımızın da hoşuna gidiyor.
İsrail’le o halklar kadar sorunumuz olmadığı halde.
Oraya kadar, tamam.
Ama, Başbakan ölçüyü kaçırıp karşımızdakinin de devlet olduğunu, onun halkının da kendi duyarlılıkları bulunduğunu unutup üslubunu gitgide sivrilterek hakarete vardırdıkça, hayli karmaşık bir “bahar” yaşayan Arap toplumlar da bundan tat almaya başladılar. Hele Türkiye Başbakanı’nın, hem de bir Müslüman olarak, kendi yöneticilerince yapılmayanı yapması, tepeden konuşup ağır laflar edebilmesi onları coşturdukça coşturdu. Bundan bizim halktan bir bölümün de tat alıp gurur duymadığını söylemek yanlış olur.
Oraya kadar ve o kadarıyla, bu da tamam.
Ama, artık Başbakan’ın da yandaş medyanın da tadında bırakmaları gerekmez miydi?
Karşıdakilerin duyarlılıklarını, aynı coğrafyada yaşadığımızı, hiç değilse bizim tarihimizde onlarla ilgili kara sayfalar bulunmadığını ve nihayet ülkenin uzak ve geniş çıkarlarını düşünerek...
Ayrıca, ses çıkaramayan görevlilerle partili ve medyalı yandaşlar için, hiç değilse Sayın Başbakan’a hafifçe ceketini çekip kulağına uzanarak “Lütfen tadında bırakın” deme vakti gelmemiş midir? Başımıza bir savaş belası gelmeden.

(Cumhuriyet)

Mümtaz SOYSAL | Tüm Yazıları
Hits: 1523