Düşünebiliyor musunuz?

~ 01.09.2011, Ali SİRMEN ~
Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, internet ortamına düşmüş olan bantlarla ilgili açıklama yaptı.
Çok da iyi etti.
Sayın Koşaner şunları söylüyor:
- Ses bantları bana ait, itiraf değil, özeleştiri.
Önce bir noktayı belirtelim: Sayın Koşaner’in bantların kendisine ait olduğunu söylemesi, bunların elde edilme ve yayımlanmasının suç olmasını engellemiyor.
Yine aynı şekilde bunların yasal olmayan biçimde elde edilmiş olmaları da Işık Koşaner’in bu konuda bir açıklama yapması gerekliliğini ortadan kaldırmıyordu.
Burada yalnızca etik ve demokratik şu soru geliyor gündeme:
- Bu bantların kayda alınış ve yayımlanışları yasadışı olduğuna göre, biz basın olarak ne yapacağız? En doğrusu görmezden gelmek değil mi?
Burada tam bir ikilem söz konusu; dikkate alırsak yasadışı dinlemeyi meşrulaştıracağız, almaz isek buna dayanarak yapılan saldırıları görmezden geleceğiz.
İkisi de sakıncalı olan bu durumda, toplumsal zararın hangi ahvalde daha büyük olacağına bakarak karar vermemiz gerekir.
Bu ilkeden hareketle konuyu görmezden gelmenin zararının daha büyük olacağını düşünerek olaya eğilmeliyiz.
***
Şu noktaları belirtmek isterim:
1- Koşaner’in dile getirdiği bozukluklar, aksaklıklar karşısında şaşırıp, “Vaaay meğerse orduda da neler varmış, neler oluyormuş” demek büyük gaflettir.
Ne sanıyordunuz yani?
Bozukluk her yanı sarınca, ordu pirüpak, her şeyden masun mu kalacaktı, bileşik kaplar ilkesi burada geçerli olmayacak mıydı?
TSK toplumun tümüyle dışında, ona yabancı bir organizma mıdır?
2 - En yüksek komutanın da dile getirdiği bu eleştiriler, orduda, daha geç kalmadan düzeltilmesi gereken bazı aksaklıklar olduğunu göstermiştir.
3- Bu düzeltmenin, hatta reformun savsaklanmasının ne gibi yaşamsal tehlikelere yol açtığının acı örneklerini tarihimizde görmek mümkündür.
4 - Yine tarihimiz göstermiştir ki, başka ülkelerde olduğu gibi bizde de reformlar ve yenilikler ordudan başlayarak, hayata geçmektedir.
5 - Sayın Koşaner’in de belirttiği gibi, bu başkalarının da önünde dile getirilmiş bir özeleştiridir.
En yüksek komutan aksaklıkları açık yüreklilikle eleştirdiyse, bu içtenlikli bir düzeltme iradesinin kanıtıdır.
6 - Aynı zamanda Türkiye’nin tarihinde felaketler, ya ordunun siyasete ya da siyasetin orduya karışmasından doğmuştur.
Demek ki, bu reformu yaparken, bu iki yanlışın ikisine de düşmemek gerekir.
***
Türkiye’de şimdiye dek ordunun siyasete karışması büyük hata olmuştur.
Aynı hatayı tersine çevirerek, reform adı altında altında orduya siyaset bulaştırılması da aynı derecede büyük zararlar doğuracaktır.
Şu gerçeği kabul etmemiz gerekir: Türkiye demokrasisi hem asker hem sivil vesayeti altında inlediği için hastadır ve bu durum yüzünden hastalık hem askeri hem sivili sarmıştır.
Şimdi herkes kendini bir yana bırakarak karşısındakini düzeltmek yerine kendine dönüp, öz eksikliğine bakmalıdır.
Burada çok önemli bir noktayı daha gözden uzak tutmayalım:
TSK’nin en üst komutanı, aksaklıkları, dudak uçuklatacak örneklerle ve de açık yüreklilikle dile getirmektedir.
Salt bu davranış bile, içten düzelme isteğinin kanıtıdır.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup bir düşünelim:
Hiç politikacılarımızın ya da onların sivil desteklerinin büyük yıkımlara yol açmış kendi hatalarını böylesine bir açık yüreklilikle dile getirdiklerine tanık olduk mu?
Ben olmadım, olan varsa örnekleriyle açıklasın da, hepimiz öğrenelim!
Siz hiç kendi mayınladığı yeri unutup, kendi mayınına basan politikacının sonra bunu dile getirdiğini duydunuz mu?
İyi ya da kötü, eleştirilecek çok, ama çok fazla yanı olan ordu kendini eleştiriyor.
Sivil politikacılarımızın aynı şeye tevessül edebileceklerini düşünebiliyor musunuz?

(Cumhuriyet)

Ali SİRMEN | Tüm Yazıları
Hits: 1814