500 Milyar Dolarlık Pazar ve Sahibinin Sesi Liberaller

~ 04.03.2011, Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU ~

Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yaşanmakta olan sürece ilişkin görüşümü baştan söyleyeyim.

Dünya egemenleri, 500 Milyar Dolarlık bir pazarı yeniden yapılandırıyorlar.

***

İletişim kanallarını tümüyle ellerinde bulunduran ve Dünya’yı bu yolla yönetenlerin, tartışmasız bir gerçekmiş gibi tanımladıkları mevcut durum şu;

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da uzun yıllardan beri eli kanlı diktatörler tarafından yönetilmekte olan ülkelerde halk, özgürlük ve demokrasi aşkıyla ayaklanmakta ve diktatörleri devirmektedir. Gidenlerin yerine demokratik yönetimler gelecek ve halk özgürlüğe kavuşacak.

Büyük bir yalan…

Tunus’ta ne değişti de olaylar durdu?

Mısır’da yönetime el koyan ordu Mübarek’in ordusu değil mi?

Libya’yı fethe kalkışan muhalif aşiretler çok mu demokrat?

Yıllar ilerledikçe El Cezire’nin hipermetrop olması normal mi?

… ve durup dururken Wikileaks bizi neden öptü?

Daha da artırılabilecek bu soruların sahibinin sesi olmadan yanıtlanması halinde, sıcak coğrafyada olan bitenin daha doğru anlaşılabileceği kanısındayım.

***

Üniversite mezunu bir seyyar satıcının kendini yakmasıyla başlayan olaylarda, alevler tüm coğrafyaya yayılmış durumda. Alevler dindiğinde yangın yerinde bugün olduğundan farklı bir görüntü olacağı kesin. Ancak, bazı parametreler hiç değişmeyecek.

Bu coğrafya, emperyalizmin sömürge alanı olmaya devam edecek.

Din, yine halkları yönetme aracı olarak kullanılacak.

Yaşananlardan, gerek emperyalist sermayenin, gerek se dinin güç ve etkinliğinin daha da artacağına dair sonuçlar çıkarmak ta olası.

***

Ekonomistler, bu coğrafyanın ekonomik büyüklüğünün 500 Milyar Dolar/Yıl olduğunu söylüyorlar. Yaşananları anlayabilmek için, arka planda bu pazarın olduğu unutulmamalıdır.

Geçenlerde bir radyoda dinlediğim ekonomi programında duyduğum;

“Bu ülkelerde yaşayan kadınların artık kozmetik dünyasıyla tanışmak ve araba kullanmak istemektedirler.”

anlamındaki sözler neden se hiç şaşırtıcı gelmedi. Berlin duvarının yıkılışı, Çavuşesku’nun sarayının zaptı ve nihayet Saddam heykellerinin yıkılışı ile hafızlarımızda yer alan yakın dönemin benzer olayları ile karşılaştırdığımızda ne kadar da ortak söylemler kullanıldığı kolaylıkla anlaşılıyor.

Tüm olayların ortak yanı, kapitalizmin reklam filmini derhal vizyona koyan sahibinin sesi liberaller. Hiçbir pazarlama fırsatını kaçırmadan ve tam bir bağlılıkla…

Türkiye’de Başbakan’ın önünde pankart açan terörist, Libya’da ülkeyi ateşe veren özgürlük savaşçısı.

Türkiye’de her üniformalı darbeci, Mısır’da ordu demokrasi kahramanı.

28 Şubat ve 27 Nisan “mağduru” Abdullah Gül, “demokratik darbe”yle yönetime el koyan orduyu tebrik etmek için Mısır’a kadar gitmesi şaşırtıcı mı?

Taksim yasak hemşerim, sizi Tahrir’e alalım.

***

Kabul etmek gerekir ki, “daha çok tüketim” formülü ile işleyen kapitalist sistem, her tıkanma noktasında yeni pazarlar dizayn ederek kendi çıkmazını aşmayı bir şekilde başardı.

20. yüzyıl tarihi, içine düştüğü ekonomik krizleri aşmak için hep insan kanı döken vahşi kapitalizmin tarihidir bir bakıma.

İki büyük dünya savaşı, Sovyet bloğunun çözülmesi ve içinden geçmekte olduğumuz süreç, arka planda hep aynı fon müziği çalınarak kotarılmıştır emperyalist güçler tarafından.

“ye ye

iç iç

tüket tüket”

***

500 milyarlık bir lokma kapitalizmin açlığını ne kadar bastırır ve ne zaman yeni bir krize girer bilmiyorum. Ancak, 1.500 Milyar Dolar/Yıl büyüklüğündeki Çin pazarının önemli bir rezerv olduğunu sanıyorum.

Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 3041